Bu sıralar aceleden bölümleri düzenlemeden atıyorum. Sonradan üzerlerinden geçeceğim. İyi okumalar 😇
belkis7533 senin için ultra hızlı bir bölüm 😋 biraz durağan gelebilir ama çok güzel bölümler yolda 🥳
***
Kızları sağ salim yolcu ettikten sonra Annalise yapayalnız kalmış gibi hissetmişti. Vanessa her daim derin bir uykudaydı. Kadıncağız sanki aylardır uyumamış gibi uyuyordu ve açıkçası Annalise bu durumun ne kadar normal olabileceği konusunda kuşkuluydu. Ancak doktor bunun tamamen normal olduğunu ve her kadının gebeliğinin aynı geçmeyeceğini söylemişti. Bu durumda buna inanmaktan başka çaresi yoktu.
Bayan Colemann her türlü ihtiyaçlarını giderebilmeleri için bir hizmetçiyi yalnızca Annalise ve Vanessa'ya tahsis etmişti. En azından Vanessa ile ilgilenecek birinin daha olması güzeldi. Böyle olmasa Annalise gün boyu odadan asla çıkamazdı ve bu da hiç hoş olmazdı. Ah, odadan çıkmak için farklı durumlar gelişmiş olması da cabası idi.
O öğleden sonra Gregory bizzat malikaneye, Annalise'ı görmeye gelmişti. Kahya O'nu malikanenin misafir salonuna almıştı. Annalise ise heyecanla üzerine çeki düzen verip merdivenleri hızlıca inerek soluğu salonda almıştı.
"Lord Hawkins!" Derken Gregory Annalise'ı görmesi ile ayağa kalktı.
"Bayan Quinn," derken gülümsedi.
Annalise krem rengi avangart koltuklardan birine otururken Gregory'nin de oturması için eliyle işaret etti. Bu sırada Gregory renkli çiçeklerden oluşmuş güzel bir buketi önündeki sehpaya koyarak oturdu.
"Bu ne büyük sürpriz."
"Arkadaşınızın başına gelenleri duydum. Ve tabii uzun bir süre daha Başkent'te kalacağınızı da. Bu da bana aramızda geçen bir konuşmayı hatırlattı ve hala aynı fikirde olup olmadığınızı sormaya geldim."
Annalise bir anda operada daha fazla vakitleri olsaydı birbirlerini tanımak isteyebileceklerini konuştuklarını hatırlarken yanaklarına hücum eden kanın verdiği sıcaklığı hissetti. Adam çat diye lafa girivermişti.
"Ah, şey, bunu bu kadar kısa zamanda nereden duyduğunuzu merak ettim doğrusu." Derken konunun biraz farklı yöne kaymasını arzu etti.
"Kulağım deliktir diyelim." Dedi Gregory gizemli bir şekilde dudaklarını mühürlerken.
Ah elbette içerideki onlarca hizmetçiden birine minik bir bahşiş vererek her ayrıntıyı öğreniyor olması işten bile değildi. Colemann ailesinin Başkentteki nüfuzunu düşününce her hizmetçinin ayrı bir casus olma ihtimali çok da uzak değildi.
"Çiçekler benim için mi?" dedi Annalise tekrar konuyu uzaklaştırmak isterken. Ama belki de kendisine getirilmiş bu harika buket konudan pek de uzaklaşamamalarını sağlayabilirdi.
"Evet, sizin için en güzelleri değil belki de ama.."
Annalise gülümsedi. Tanrı aşkına, hayatında sayamadığı kadar çiçek almıştı ama neden şimdi salak salak güldüğüne emin değildi. Aksine bundan sıkılmış olmalı değil miydi?
"Teşekkür ederim."
"Arkadaşınızın durumu iyidir umarım."
"Evet, bütün gün uyuması dışında şimdilik bir sorun görünmüyor. Doktor her daim yatması gerektiğini söyledi. Bu yüzden de yolculuğa çıkamadık."
"Bu ne kadar bir süre? Arkadaşınızın tez zamanda ayaklanmasını dilesem de kendi adıma burada biraz daha uzun kalmanızı isteme bencilliğinde bulunmaktan utanmalı mıyım bilemedim." derken güldü Gregory.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Kuşu
RomanceDaniel Kane Colemann senelerdir görmediği memleketine ordudaki görevini ve kırık kalbini de yanına alarak dönmüştür. Annalise Kate Quinn aldığı evlilik tekliflerinden bıkmış ancak halen kalbini ısıtan biri ile karşılaşmamıştır. İkisinin bir yalanla...