Bölümü bilerek 23.48'de atmak istedim sebebini bölümde öğreneceksiniz ;)
Perdenin Ardındakiler - Her Gece
Yaşadığım şokun etkisi geride bıraktığımız onlarca dakikanın ardından bile hala üzerimdeydi. Çok sevdiğim bir insanın ona hiç konduramadığım bir şeyi yapıyor olması beni derinden etkilemişti. Aklıma gelmiş olsa bile inatla reddetmiştim çünkü Soner'in bile bile kendisine zarar veren bir şeyi kullanacağına ihtimal vermek istememiştim.
Kimse buna ihtimal vermek istemezdi. Sevdiğin kişinin kendini böyle kötü bir yoldan her geçen gün yavaş yavaş zehirlemesi... Beni üzen, yıpratan, kahreden buydu.
Evet, uyuşturucu kötü bir şeydi ama Soner'i dinlemeden onu yargılamak istemiyordum. Onu dinlemek ise... Şu an yapabileceğim bir şey miydi bilmiyordum. Dilime kilit vurulmuştu da ben ağzımı açıp konuşamıyordum sanki. Bu kötülüğü kendisine yapan Soner iken öğrendiğinde mahvolan kişi bendim, bu işte büyük bir adaletsizlik vardı.
Çenemi kendime doğru çektiğim dizime yaslarken kollarımı bacaklarımın etrafına sarmıştım ve sırtım Soner'in yatağına yaslıydı. Yere oturmuştum çünkü ilk öğrendiğimde sindirebilmek için bir yere çökmem gerekmişti. Şimdi ne kadar süredir bu pozisyonda olduğumu bilmiyordum. Odanın içinde koca bir sessizlik hâkimdi, biraz önceki neşemden, mutluluğumdan eser yoktu.
Soner biraz ilerimdeydi. Benimle beraber o da komodinin yanına çökmüş kalmıştı. Hareket etmiyordu, tek kelime etmiyordu, benimle beraber oturmuş sessizliğime eşlik ediyordu. Elaları her zamanki benim üzerimdeydi ancak bu sefer dönüp ona karşılık veremiyordum.
Derince bir nefes aldığımda çıkan ses, sessizliğe bürünmüş odadaki tek canlılık belirtisiydi. Sırtı duvara yaslı olan Soner'den çıt çıkmıyordu. Bir dizini kendine doğru çekmiş, dirseğini dizine yaslamıştı. O bakışlar üzerimden bir saniye dahi olsa ayrılmamıştı. Ona bakamayaşımı başka şeylere yoruyor olabilirdi ama ben yalnızca yüzüne bakıp gerçekle bir kez daha yüzleşmekten korkuyordum.
Kollarımı dizimin üzerine çıkarıp yüzümü arasına gömerken Soner'in sesi dakikalar sonra ilk kez çıkmıştı. "İşte şimdi..." Kafamı kaldırıp ona bakmamıştım ama ses tonundaki üzüntü canımı yakmıştı. "Sen de herkes gibi benden nefret etmeye başlıyorsun."
"Nefret etmiyorum." Yüzüm kollarımın arasına gömülü olduğu için sesim boğuk çıkmıştı.
"Yüzüme bile bakmıyorsun Beste."
Sert bir biçimde dudağımı dişlerimin arasına aldım. Yüzüne bakmama sebebimi yanlış anlamıştı, ben istesem de ondan nefret edemezdim. Belki de bu salaklıktı, belki de aptallıktı. Bir insan ne yaparsa yapsın ondan nefret edemeyeceğimi düşünmek akıl işi değildi ama Soner çok farklıydı. Ne yaparsa yapsın ondan nefret edemezdim.
Yüzümü kollarımın arasından kaldırıp bakışlarımı Soner'e çevirdim. O hapı almadan önceki hâline göre çok daha iyiydi. Yüzünün rengi yerine gelmişti, artık titremiyordu. Bu illetin Soner'i ne hâle getirdiği bir kez daha aklıma geldiğinde uyuşturucudan tekrar nefret etmiştim. Kullanması kötüyken kullanmaması daha kötüydü. Bir kez bu şeye bulaştıktan sonra artık her ihtimal birbirinden berbattı.
"Senden nefret etmiyorum. Bunun için çaba göstersem bile edemem. Sadece..." Elaları beklentiyle bana bakıyordu. Soner'i ilk kez duygularını bu kadar açık açık belli ederken görüyordum. "Onca zaman nasıl fark edemediğimi anlamaya çalışıyorum." Uyuşturucu kullanan bir insan her zaman kendisini belli ederdi. Her şey açıkça belliyken ben görmek istememiştim sanırım.
Kafasını duvara yasladı, bakışlarını tavana dikerek konuştu. "Fark edemezdin."
Dikkatli olsaydım, edebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLER KALIR
Teen Fiction"Sana hiç söylemedim ama sana aşıktım. Bunu yüzüne karşı söyleyememek de benim ayıbım olsun." 070822 ☁️