33

240K 18.1K 8.7K
                                    

Canozan - Kalbimden Tenime

Koluma sıkıştırdığım defterim ve ceketimin cebine sokuşturduğum kalemimle birlikte Ozanla tayfasının her zaman çevresinde toplandığı öğretmenler masasının boşluğundan faydalanarak o tarafa yönelmiştim. Masanın yanındaki kalorifere kalçamı yaslayıp defterimi masanın üzerine bıraktım. Cebimden kalemimi çıkarırken telefonumu da beraberinde çıkarmış ve defterin yanına koymuştum.

Sınıfta birkaç kişi haricinde kimse yoktu. Öğle arasındaydık ve çoğunluk yemek yemeye gitmişti. Sırasında oturan Seray ile ön sıralardaki kimseye zararı dokunmayan birkaç kız vardı sadece.

Soner de yoktu. Beş dakika öncesinde işi olduğunu söyleyerek sınıftan çıkmıştı, ben de bunu fırsat bilerek internetten uzman birilerini araştırmaya karar vermiştim. Defterimin kapağını açarak telefonumdan Google'a girdim. Psikiyatrist araştırmalarına başlarken dirseklerimi masaya yaslayıp öne doğru eğilmiştim.

"Ne yapıyorsun?" Seray'ın sesini duyunca bakışlarımı telefonun ekranından ayırarak ona çevirdim. Sırasından kalkmış bana doğru geliyordu.

"Bir şey araştırıyordum da." diye cevap verdim telefonuma dönerek. İstanbul'daki tüm Psikiyatristlerin telefon numarası ve adresi ekranda yazıyordu. Önce hepsini not alacak sonra tek tek araştırıp aralarından en iyisini seçecektim. Uzman birisinden destek almak önemliydi ancak daha da önemlisi varsa, o da destek alacağın kişinin ne kadar iyi olduğuydu.

Seray yanıma ulaşıp öğretmenlere ait sandalyeye oturdu. "Psikiyatrist mi?" dedi ekrana bakıp.

Kafamı salladım. "Evet."

Bulduğum bir numarayı ve doktorun adını defterime not edip ekranı aşağıya doğru kaydırdım. "Niye ki? Sınav stresi psikolojini mi etkiledi?"

"Aslında hayır," dedim, numarayı yazmayı bitirdiğimde kafamı kaldırıp meraklı bir şekilde beni izleyen Seray'a bakmıştım. "Kendim için değil." Soner'in adını da vermek istemiyordum. Destek almak ayıplanacak ya da hor görülecek bir durum değildi ama Soner belki bunu kimsenin bilmesini istemeyebilirdi. O yüzden böyle bir ayrıntı vermeme gerek yoktu. "Başka bir tanıdığım için." diye tamamladım.

"Anladım." dedi kafasını sallarken. "Önemli birisi olmalı senin için." Telefonumu işaret etti. "Bu kadar araştırma peşine düştüğüne göre."

Fazlasıyla önemliydi.

Gülümsememek için kendimi zor tutarken "Öyle de denebilir." demiştim. İlgimi tekrardan telefonuma verip bulduğum başka bir doktorun numarasını defterime kaydetmiştim.

"Aslında," dedi masaya doğru yaklaşarak. "Ben bir doktor önerebilirim." Defteri önüne çekip kapüşonlusunun cebinden kendi telefonunu çıkardı. "Kalemi verir misin?" Kalemi defterin üzerine bıraktığımda telefonundan bir şeylerle uğraştıktan sonra bir numara yazmaya başlamıştı. Numaranın sonuna doktorun adını da ekleyerek defteri benim önüme itti. "Fazlasıyla iyi bir doktor."

Deftere yazılı olan numarayı incelerken kapıdan giren Soner'i fark ederek bakışlarımı ona çevirdim. Elinde tuttuğu karton bardakla beraber doğrudan bizim olduğumuz tarafa yürümeye başlamıştı. Elaları gözlerimden bir an bile ayrılmadan masanın başına gelmiş, elindeki bardağı benim önüme bırakmış ve sonra sıramıza doğru yürümeye başlamıştı. Hiçbir şey söylememişti ama bakışlarını benden ayırana kadar gözleriyle çok şey anlatmıştı.

Arkasından engel olamadığım bir gülümsemeyle bakarken çaktırmadan kendi kolumu cimcikleyip kendime gelmeye çalıştım. İyice aptal aşıklara dönmüştüm.

Gözlerim karton bardağa çevrildiğinde üzerinde siyah bir kalemle yazılı olan şarkı ismini fark etmiştim. Canozan, Kalbimden Tenime.

İZLER KALIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin