36

233K 17.3K 9.3K
                                    

Dedublüman - Belki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dedublüman - Belki

Zor bela zarfı açıp içindeki kağıtlarla bakışmaya başlamıştım. Birden fazla kağıt vardı, bu mektup diyemeyeceğim kadar çok yazı anlamına geliyordu. Annesi Soner'e vakti zamanında anlatmadığı ne varsa, ona söyleyemediği ne varsa bu kağıtlarla ona ulaştırmak istemişti.

Sadece Soner'e değil, abisine de mektup bırakmıştı ancak abisi Yiğit o kağıtlarda yazılanları hiçbir zaman okuyamayacaktı.

Hayatımda hiç görmediğim bir aile için bu kadar içimin burkulması, kalbimin acıyla sızlaması normal miydi?

Zarfın içindeki katlanmış kağıtları çıkarmak üzereyken yan taraftan gelen kedi miyavlaması ile dikkatim dağılmıştı. Merakla sesin geldiği yöne baktığımda gördüğüm küçük yavru kediyle kısa süreliğine de olsa karamsar havadan kurtulmuştum. Soner'in de bakışları kediye çevrilmişti. "Yaa," dedim oturduğum yerden kalkarak. Birkaç adım uzaklıktaki kediye doğru yürürken onu ürkütüp kaçırmamak için adımlarım fazlasıyla yavaştı. "Ne tatlı bir şeysin sen?"

Mektubu okumayı birkaç dakika daha erteleyebilirdim.

Kedi, ona yaklaşan beni fark edince kafasını kaldırıp bana bakmış ve kaçmaya çalışmıştı ama ondan önce davranarak ellerimi nazik bir şekilde karnına sarmıştım. "Nereye kaçmaya çalışıyorsun bakayım?"

Arka ayaklarını oynatarak ellerimi tırmalamaya çalışmıştı ama tırnakları o kadar küçüktü ki, tırmalaması canımı yakmıyordu. Yavru kediyi koluma yatırarak Soner'in yanına geri döndüm. Soner yerinde hareketlenmemişti ama gözleri ilgili bir şekilde benim üzerimdeydi. "Soner bak," dedim neşeyle. "Çok tatlı."

Kollarımın arasından kurtulmak isteyen kediyi piknik örtümüzün en ortasına bıraktım ve dizlerimin üzerinde yere oturdum. Kedi etrafına bakınırken onu yemek isteyen birisinin, ki bu kişi bendim, varlığından habersizdi.

Kedinin susamış olabileceğini düşünerek yanıma aldığım karton bardaklardan birisine su doldurup kedinin önüne bıraktım. Bardaktaki suyu tek başına içebilecek kadar büyük olmadığını hatırlayınca yavruyu karnından tutarak havaya kaldırmış ve suya yetişmesini sağlamıştım. Kedi suyu iştahla içmeye başladığında olduğum yerde heyecanla kıpırdanmıştım.

Bu heyecanımla konuşmak için Soner'e döndüğüm esnada gözlerinde gördüğüm hayranlık afallamama ve ne söyleyeceğimi unutmama sebep olmuştu. Hayran hayran beni izliyordu.

Hissettiğimle utanç duygusuyla beraber yutkunarak bakışlarımı kediye çevirdim. Birinin seni hayranlıkla izlemesi çok güzeldi ama aynı zamanda utandırıcıydı da. Hele ki karşımdaki kişi Soner iken onun yaptığı çoğu şey beni utandırıyordu.

İZLER KALIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin