Seksendört - Hangimiz
Sabah erkenden uyanmıştım. Normalde ders çalışmak için uyandığım saatte kalkmış ve doğrudan kendimi mutfağa atmıştım. Annemle babamın uyanmaması için olabildiğince sessiz bir şekilde işlerimi halletmeye çalışmış olsam da en ufak bir tıkırtı sesine uyanan annem elbette ki buna da uyanmıştı.
İki elimde tuttuğum kap keklerle mutfağın kapısına doğru dönüp anneme gülümsedim. "Günaydın."
Sabahlığının kuşağını bağlarken mutfağın içerisine girmişti. Yeni uyandığı için yarım yamalak açılan gözleriyle bana bakarken kafasını iki yana salladı. "Sabahın köründe kalkıp şunları yapacak kadar ne yaşadın, çok merak ediyorum Beste." derken tezgahın üzerindeki dağınıklığı göstermişti eliyle.
Dağınıklıkta gözlerimi gezdirirken şirin olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümsedim. "Fena mı? Siz de yararlanıyorsunuz. Hem bugün senin arkadaşların gelmeyecek mi misafirliğe? Onlara da verirsin yaptıklarımdan."
Sandviç hazırlayıp kap kek yapmıştım. Kap kekin üstünü kremayla ve meyveyle süsleme işine girişecektim birazdan. Piknik sepetine koyduğum ufak birkaç atıştırmalığın yanına bunları da eklediğimde her şey hazır olacaktı. Geriye sadece benim hazırlanmam kalacaktı.
Kuşağını bağladığında kollarını göğsünde birleştirdi. "Saat daha altı."
İçini doldurduğum krema torbasını elime alarak tepkisinin üzerindeki kap keklere teker teker düzgünce sıkmaya başladım. "Biliyorum," dedim salak ayağına yatarak. "Bak orada saat var." Duvardaki yuvarlak saati işaret ettim.
"Bir de dalga geçiyor hanımefendi." dedi sahte bir kızgınlıkla.
Gülerek önüme döndüm. Az bir vakit kalmıştı tüm işlerimi bitirip bir an önce evden çıkmalıydım. Otobüs yolculuğu epey uzun sürüyordu.
"Kekimin tadına bakar mısın?" diye sordum üzerini süslediğim kap keklerden birisini anneme uzatarak. Bana göre kendi ellerimle yaptığım her şeyin tadı güzel geliyordu, birinin tarafsız bir gözle tatması gerekirdi güzelliğinden emin olmam için.
"Sabah sabah ağzımın tadı da hiç yok ama ya neyse." Annem ellerinin arasında kaybolan kekten bir ısırık aldığında üst dudağına bulaşan kremaya bakarak gülmüştüm. Muhtemelen Soner'e yedirmeye çalışırken de aynısı olacak ve dudaklarının kenarına bulaşacaktı. Ben de büyük bir zevkle temizlemesine yardım edecektim, belki öperek.
Git gide arsız bir insana dönüşüyor oluşumun farkındalığı yüzümdeki gülümsemenin silinmesine sebep olmuştu. Eskiden sapık gibi davranıyordum, şimdi de iyice arsız olmuştum. Bir ortam yok muydum benim?
"Güzel olmuş," diyen sesini duydum annemin. Sesi beğeni doluydu. "Aferin kız," diye ekledi gururla. "Güzel şeyler öğretebilmişim sana."
Gülümsedim. Mutfak becerimin gelişmesinde annemin büyük bir katkısı vardı. Küçüklükten beri gelen merakım vardı mutfağa. Ne zaman annem yemek yapmak için mutfağa girse peşinden koşturup masaya oturur ve ne yaptığını izlerdim. O zamanlar sırf merakım dinsin diye anlamadığımı düşünerek bana neyi nasıl yaptığını anlatırdı ama ben hepsini kavrardım. Büyüdüğümde de öğrendiklerim bu şekilde kendini göstermeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLER KALIR
Teen Fiction"Sana hiç söylemedim ama sana aşıktım. Bunu yüzüne karşı söyleyememek de benim ayıbım olsun." 070822 ☁️