Sabahın ilk ışıklarında, kuşlar bile daha yeni ötmeye başlamışken yan tarafımdan gelen mırıltılar ve nefes sesleriyle uykumdan anında sıyrıldım.
Gözlerim zar zor açılırken vücudumu kaldırıp oturur pozisyona geldim ve Ömer'e döndüm. Kapalı gözlerinin ardından nasıl kötü şeyler görüyorsa kaşları çatılmış, alnında terler birikmişti.
"Ömer," dedim uykulu sesimle, sakince. İlk zamanlar oldukça korkuyor, o uyanana kadar inlemeleri yüzünden ağlıyordum ama şimdilerde alışmış gibiydim. "Uyan."
Vücuduna dokunduğum an, gözlerini açtı. Bir elini kaldırıp kendisini korumak için bana doğru tuttuğu sırada, o da alışmış olacaktı ki saniyeler içinde beni tanıdı.
Nefes nefese yüzüme baktı, esmer kemikli elini indirdi. Gözlerini kapatıp sıkıntılı bir nefes aldı ve yeniden açtı.
"Özür dilerim," dedi yeşil gözleri yeni aydınlanmaya başlayan havanın güzel ışığıyla parlarken. "Yine uyandırdım seni."
"Hayır, kendim uyandım." yalan söylediğimi biliyordu.
Bir şey demeden kafasını pencereye çevirdi, daha saatin çok erken olduğunu anladı. Kolunu açtı hafifçe.
"Gel." dediğinde hiç itiraz etmeden en rahat olan yere, Ömer'in göğsüne kafamı koydum ve tek kolumu bedenine sıkıca sardım.
"Bugün saat onda gideceğim mekana." diye mırıldandım gözlerim kapalı, tişörtünün açıkta bıraktığı tenini öperken.
"Hani gececi yapmayacaklardı seni bir daha?" dedi kumral saçlarımı okşayıp.
"Yeni gelen kız izin almış, geceye kimse kalmayınca mecburen ben gideceğim."
Bir yıldır yaşadığımız bu şehirde tatil yerleri çok fazla olduğu için bir içkili mekanda garsonluk yapıyordum. Güzel bir iş bulana kadar gireyim demiştim ve sekiz aydır çıkamamıştım.
Ömer'in gazi maaşı ve biriktirdiği paraların artık yeterli gelmediğini hissetmiştim, daha doğrusu onun birikiminden harcamak istemiyordum çünkü ancak bu evi alıp içini döşemiştik.
Eski evini baya yüklü bir miktara satmıştık, hesabında kendisine yetecek parası da vardı. Maaşı ise eskisine göre az bile olsa yetiyordu kendisine. Sadece ben ek gelir olsun diye çalışıyordum. En azından mutfak alışverişini ben yapmak istiyordum.
"İyi, tamam." dedi fazla uzatmadan. Rahatsız olduğunu biliyordum.
"Sen de gel? Seyfi abi seni soruyor kaç gündür, neden gelmiyor diye darlıyor beni." daha fazla uyuyamayacağımı anlayıp kafamı kaldırıp yüzüne baktım, dümdüz önüne bakıyordu.
"Gelirim bir ara." dedi sadece.
Yüzüne bakınca aşırı derecede kanım kaynadı, dişlerimi sıkıp parmaklarımın ucuyla gözü dalmış adamın ağzına yapıştırdım. İrkildi ve bana döndü.
"Bakma şöyle tatlı tatlı lan." dediğimde gözlerini kıstı.
"Senin kendi çipil gözlerinden haberin yok solcu."
"Sayende artık var." dedim gülümseyerek ve uzanıp dudaklarımı dudaklarına sıkıca ve arzuyla bastırdım.
Anında beni kabul edip, karşılık verdiğinde odanın içinde kuş cıvıltılarının yanı sıra öpüşme seslerimiz de yankılandı.
Elimi eşofmanının üzerinden hafifçe erkekliğine koydum ve okşamaya başladım. Kumaşın altından bile belli olan erkekliğini kavradım, beni tutup kucağına çekti.
Onu fazla zorlamadan iki bacağının üzerine oturdum ama hâlâ biraz da olsa sızladığını bildiğim sakat olan bacağına ağırlığımı vermemeye çalıştım.
Öpüşme derinleşirken üzerinde yükselip, kalçamı aletine bastırarak sürtündüm. Sabah sabah onu hissetmek çok iyi olabilirdi.
Zaten dakikalar sonra eşofmanımı sıyırmaya çalışan eller niyetini belli etti. Ona yardım edip altımı tamamen çıkardım, daha sonra onun eşofman ve baksırını çıkarıp kenara attım.
Beni altına aldığı an bacaklarımı ayırdı ve sertlemiş aletini ıslatıp girişime dayadı. Kendini içime ittiğinde inledim.
Yavaş yavaş hareket etmeye başladı, sabahları hep daha sakin oluyordu.
O içime girip çıkmaya devam ederken omzuna öpücükler kondurdum. Sırtını okşayıp, her vuruşunda kısık bir şekilde inlerken, onun boğuk inlemesini duyuyordum.
Bacaklarımı iyice açıp ona yardımcı oldum. Boynumu öpücüklere boğup, dakikalar sonra içime geldi.
Kendini yana bırakırken ona fırsat vermeden kendimi çektim vücudumdan yükselen yangınla, bir dakika kadar sonra ben de rahatladım.
Uykum yeniden gelirken karnımdaki meniyi umursamadan ona sarıldım, zaten bu pek sıkıntı değildi. Karşılık verdi sarılışıma.
"Biraz uyuyalım, madem akşam gideceksin." dediğinde kafamı salladım.
"Olur."
Yanağımdan öptü, birbirimize sarılıp vaziyette yine uykuya gömüldük.
***
Ortamı belli etmek için kısa kısa yazıyorum şimdi...