30- YATAKTA SERT KOMUTAN

39.9K 3.4K 1.6K
                                    

Öfkeyle tepsiyi tezgaha koyduğumda gürültü evin içinde yankılandı.

"Yavaş!" diye bağırdı Ömer içeriden.

Kaşlarım havalandı ve arkamı dönüp kapıdan boşluğa hararetle baktım.

"Kes sesini!"

İçeriden tövbe estağfurullah diye mırıldandığında yumruklarımı sıktım. Yirmi dakika önce öğrendiğim şeyden sonra bağırıp çağırıp ortalığı birbirine katmıştım. Gökhan ile dışarı çıkacakken benim delirdiğimi görünce ona kusura bakma diye bakınıp salona geçti. Akif büyük bir sıkıntı çıkaracağımı anlayıp Gökhan komutan ve Erzincanlıyı evden yemek alma bahanesiyle göndermişti. Erzincanlı olayı biliyordu ama Gökhan garip garip bakardı.

Öfkeyle mutfaktan çıkıp koltukta oturan adama yaklaştım. Kumandayla kanalları geziyordu.

"Ne demek özel kuvvetler komutanlığına gireceğim Ömer?" dedim yirmi dakikadır tekrarladığım şeyi bağırarak söylerken.

Akif bağırışıma yüzünü buruşturdu, Ömer hiç tepki vermedi.

"Erdal, istersen saatlerce bağır. Ben kararımı verdim." dedi sadece bir kanal bulup kumandayı kenara koydu ve paketine uzandı.

"Ömer, kendi canını düşünmüyor musun hiç?  İyileştikten sonra orada kendini daha fazla sakat yapıp ölmek için mi gideceksin?"

Özel kuvvetler zordu, zamanında bir kere konusu açıldığında araştırmış ve internetten aldığım bilgilerle oturup saatlerce ağlamış gözyaşlarımla onu zorla gitmemesi konusunda ikna etmiştim. Ya da ikna ettiğimi düşünmüştüm çünkü Ömer sadece ben susayım diye tamam gitmeyeceğim dediğini şimdi anlıyordum.

Eğitimleri, koşulları fazlaca zordu. Tamam, onun yeniden komutanlığa dönmesine ihtiyacı vardı bu ona çok iyi gelecekti ama çekeceği zorlukları, acıları düşündükçe deliyordum. İçim gidiyordu, ne vardı evimizde sakince otursaydık?

"Erdal, ben askeri bir eğitim aldım zaten. Eskisinden pek bir farkı yok." dedi sigarasını yakarken.

"Nasıl yok amına koyayım? Gideceksin göreve sürekli, ev yüzü bile görmeyeceksin belki? Göremeyeceğim seni." kapının önünde durmuş sinirden irileşmiş dolu dolu gözlerimle inatçı adamı ikna etmeye çalışıyordum.

"Seni de yanıma aldırırım, çocuğum bensiz yapamaz derim." dediğinde Akif gülecek gibi oldu. Sinirle ona baktım.

"Gülme lan!" diye bağırdım.

"Gülme lan." dedi Ömer benim aksime daha sakin bir sesle, sanki beni geçiştirmek için.

"Tamam." dedi Akif telefonunu eline alıp ama hâlâ gülüyordu. Bir de bu mala gülme deyince daha fazla gülesi geliyordu.

"Ömer benimle dalga geçme, gitmeyeceksin."

"Valla da gideceğim solcu." dedi sigarasından derin bir nefes alıp. "İstediğin kadar bağır."

"Lan delirtme beni..." dedim öfkeli adımlarla tam dibine gidip. Yeşil gözleri bana döndü.

"Erdal," dedi bıkkın bir nefes verip. "Başımın etini yeme."

"Başını sikerim senin, eğer özel kuvvetlerin kapısının önünden geç bir daha eve almam seni." dediğimde kafasını koltuğa yasladı.

"Girerim bir yerden." hâlâ dalga geçiyordu.

"Dalga geçme şerefsiz," dedim yanda duran yastığı alıp karnına doğru atarken. "Eğer gidersen cümle alem götümü siksin ki senden ayrılırım."

DEVA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin