Ormanı öylesine güzel izleyip dalmıştı ki onu o manzaranın içine hapsetmek istemiştim. O oraya ait gibiydi. Huzura ait gibi."Istersen dolaşabiliriz biraz" diye teklif sundum. Izledigi güzelliği hissetmesini istemiştim.
"Üşümez misin, hava çok soğuk" diye dönmeden yanıtladı. Yüzü hala dışarıya dönüktü.
"Hırkalarım var burada giyeriz" deyip içimdeki garip mutlulukla ayaklandım. Onunla bir şeyler yapma fikri beni her defasında heyecanlandırıyordu. Sıradan bir yürüyüş bile benim için özel oluyordu.
Ona olabilecek en bol hırkamı alıp yanına adımladım. Ona uzatıp diğer elimdekini ben giydim. Ağır ağır giyinip bekledi onu yönlendirmemi. Elini tutup bahçeye acılan kapıdan çıktık. Parmaklarımı parmak arasına kenetledim, o sadece elimi tutmuştu benim sıkı sıkıya saran ellerime zıt olarak.
Mevsim kışa döndüğünden ara ara keskin soğukluk vuruyordu yüzümüze. Üşüyordum ama hoşuma gidiyordu tenimde hissettiğim soğukluk. Tüm hücrelerimi tekrar tekrar keşfediyor gibi hissediyordum. Tüm uzuvlarımı soğukla birlikte bana ait olduklarını hissedebiliyordum. Sahiplenme hissini pek bilmediğimden bu denli küçük şeyler beni kendime getiriyordu. Şu an benim elime nazaran Ümitin elleri sıcacıktı. Kışı severdim. Soğuk bana kendimi hatırlatırdı ama ben Ümitin sıcaklığına sığınmak istiyordum.
"Güzel yer!" Diye mırıldandı. Sessiz yürümekten sıkılmış olmalıydı. Avucundaki elini biraz daha kendime çekip diğer elimle koluna tutundum. Ona sarılmaya çekindiğimden koluna sarılma ihityaci duymuştum. Ona kalsa iki askerlik arkadaşı gibi yürüyüş yapıp dönerdik.
"Öyle burada huzurlu hissediyordum" diyerek ortamın sessizliğini bozmamak adına küçük harflerle konuştum. Bastığımız yerlerin çıtırtı sesinden başka hiç bir şey duyulmuyordu, bir de Ümitin nefes alış verişinden başka.
"Artık hissetmiyor musun?" Diye sordu. Geçmiş zaman kullanmama dem vurarak.
"Artık hem huzurlu hemde.." deyip durdum. Kucağımdaki kolunu omzuma atıp göğsüne doğru sokuldum. "Sıcacık hissediyorum" dedim. Omzumdaki kolu bir kaç saniye öyle dursa da beni kendine sarıp tekrar adımladı. Bir elimi belinden diğeri karnından dolamıştım. Içimdeki muzip çocuk akıllı durmayıp elimi yavaş yavaş göğsüne çıkardım.
"Gerçekten huzurlu" dedi
Elim göğsünün oralarda oyalanırken kalbinin üzerinde durdu. Atışını hissetmek istemiştim. Sonra bunu da es geçip daha da yukarıya kaydırdım minik minik okşarken. Vücudu geriliyordu. Farkındaydım. Belki de onun için ilk olacaktım. "Daha önce aşık oldun mu?" Içimdeki haksız kıskançlık baş gösterse de buna vereceği cevabı olgunlukla karşılayacaktım.
Ellerim yavaşça boynuna doğru ilerleyince durdum bende. Başımı göğsünden çekip ona baktım. Elim boynunu ufak ufak okşuyordu. Onu öpmek istiyordum. Belli belirsiz uzandım dudaklarına doğru. Bana olan bakışı anında karşıya kaydı. Utanıyordu.
"Kimseye aşık olmadım" diye yanıtladı can havliyle. Çırpınıyordu elimin altında. Telaşını gizlemeye çalışıyordu başarısızlıkla. Önüne geçtim ellerimi hala vücudundan çekmeden. Belinden tutup kendime çektim nazikçe. Deli gibi istiyordum onu.
O bana gelmeyince ben ona adımlayıp tamamen sıfırladım mesafeyi. Üzerindeki hırkamın duruşu kalbimi daha da hızlandırıyordu. Aramızdaki yarım karışlık boy farkını umursamadan yanağına belli belirsiz bir öpücük kondurdum. Hareket etmiyordu. Sağ elimle boynunu hala okşarken dudaklarım yavaş yavaş boynuna doğru yol aldı. Boynundan dudaklarına geçmek istediğimde çenesini sıkı sıkıya kapadığını fark ettim, boynundaki elimi dudaklarına götürüp gevşemesini istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İADE-İ İTİBAR
General FictionSaygın bir bakanın; hovarda ama kendi halinde yaşayan, kimsenin hayatında iz bırakmayan oğlu ve aniden onun hayatına giren bir genç! 'Fırat♡Ümit'