Medya: F. D Beni Bırakma
Keyifli okumalar ♡
Kaç saattir böyle duruyordum, bilmiyordum. Ilacın etkisi kaç saat sürerdi, bunu da bilmiyordum. Tüm vücudum görünmez bir ip tarafından nazikçe bağlanmış ve ben sadece nefes alıp vermekle ödüllendirilmiş gibiydim. Yapabildiğim tek eylem gözlerimle Ümitin odadaki hareketlerini takip etmekti.
Geçirdiğim krizden sonra güçlü bir sakinleştiriciyle durulabilmiş, güya işine son verdiğimi sandığım avukat ve Ümitin diretmeleri sonucunda onların istekleri yönünde ifade vermiştim. Neredeyse kalem tutmaktan aciz duran ellerim yamuk bir imza attığı gibi Ümit beni bir otele getirmişti. Yatağa bıraktığı gibi gözümü kapatsam da uyumadığımı o da çok iyi biliyordu.
Üzerimdeki yorganı yan tarafa itmeye bile mecalim yoktu. Zihnim düşünmek istediklerimi erteliyor bir türlü odaklanıp aydınlığa kavuşamıyordum. Sakinleştiricinin etkisi yüzünden ağlayamıyordum bile. Halbuki içimde milyon kez aktif olup sönmüş bugün tekrar taşmaya hazır bir volkan vardı taa ilaçtan önce. Bıraksalardı patlayacaktım. Akacaktım. Yanacaktım belki ama yakacaktım da..babamı.
Sindiremiyordum. Bunca yıl bir caniye kahraman deyişimi sindiremiyordum. Onu karşımda duran merhametsize savunmamı sindiremiyordum. Nefret çok güçlü bir duyguydu ben onu bile hissedemiyordum şu an.
Iki büklüm uzandığım yerden ifadesiz olduğunu düşündüğüm bakışlarımla takip ediyordum Ümiti. Odaya girer girmez televizyonun fişini çekmişti ama kendi kulaklık takip telefonundan bir şeyler izliyordu. Görüyordum. Her bir kanalın haberini tek tek dinliyordu büyük bir ciddiyetle. Karşımda duran ikili koltukta bacaklarını iki yana açmış telefonu yatay çevirip çatık kaşlarla izliyordu, bir elini yumruk yapıp dudaklarına belli belirsiz vurarak.
Bir süre izledikten sonra kapattığı gibi bende gözümü kapadım. Beni kontrol edecekti, biliyordum. Bir süre hareketsiz kalınca tekrar açıp onu izledim. Başını koltuğun sırt kısmına yaslamış tavanı izlerken gözlerinden bir damla yaş aktı. Önce şakaklarına karıştı ardından kısa saçlarında kayboldu. Aralık dudakları belli belirsiz titriyordu. Mutlu olması gerekiyorken hüzünlü duruşu kalbimi incitiyordu. Buna bile tepki veremiyordum.
Bunca hengamenin ortasında aklıma düşenle gözlerimi kapadım.
Ümit beni hiç sevmemişti..
Kızgındım, kırgındım, incinmiş paramparçaydım ama bunun sorumlusu olarak onu göremiyordum. Belki de onun kırgınlıkları benden fazlaydı diye. Belki de hakkım değildi, bilmiyordum. Aldığım ilacın etkisi miydi yoksa yaşananların kalıntısı mıydı bendeki bilmiyordum ama sahiplenemiyordum kendi kalbimi bile.
Kendimle çelişir gibiydim ama Ümiti de istemiyordum hayatımda.
Ümit kalbimle oynamışsa bile hakkıydı, onun acıları buncayken ben bir kalbin hesabını göremiyordum ama gölgesini dahi hissetmek istemiyordum. Doğru muydum yanlış mı, bunu da bilmiyordum. Lânet ilaçlar tüm algılarımı yerle bir ediyordu her defasında.
Hızlı bir hamleyle gözlerini silip burnunu çekti. Gözlerimi kapama fırsatı bulamadan benle göz göze geldi.
"Ne yemek istersin?" Dedi sıradan bir tonda.
Ağır ağır göz kırpma dışında tepki vermemiştim. Cevap vermeden gözümü kapadım, uyumak istiyordum.
"Uyumuyorsun, uyumayacaksın. Biliyorum" dedi. "Aç gözlerini."
Açıp ona baktığımda yatağın ucunda durmuş beni izliyordu. Yorgundu, göz altları şişmiş, yüzünün rengi dahi kalmamıştı. Nefes alış verişi bile ağır ağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İADE-İ İTİBAR
General FictionSaygın bir bakanın; hovarda ama kendi halinde yaşayan, kimsenin hayatında iz bırakmayan oğlu ve aniden onun hayatına giren bir genç! 'Fırat♡Ümit'