38

1.2K 101 68
                                    

Keyifli okumalar ♡

Bekleyişler her zaman heyecan vermişti bana. Onca keşmekeşin ortasında durup Ümitin annesini bekliyor olmak kalbimde gereksiz bir heyecana sebep oluyordu.

Eskiden müstakbel kayinvalidemle tanışacağım diye yaptığım heyecan şimdilerde yerini neye bırakmıştı bilmiyordum ama geleceğini duyduğum an içimdeki o bayram çocuğu sabırsızlığı ve heyecanı başgöstermisti. Kalkıp duş almak istiyordum. Üzerimdeki üç dört günlük olan, muhtemelen kokmaya başlamış olan kazaktan kurtulmak istiyordum. Birbirine karışmış saçlarıma şekil vermek istiyordum o kadınla tanışacağım diye. Ilk görüş önemliydi o kadın için, öyle anımsıyordum. Ümit söylemişti eğer bu da yalan degildiyse, beni avutmak için uydurduğu bilmem kaçıncı yalanı degildiyse.

Ama şu an yerimden kımıldamadan oturmak karakterimle verdiğim savaştı. O kadın benim özenimi görmeyecekti. O kadının gözleri ilk benim gözlerimi bulacaktı, ardından nefret dolu bakışlarını görecektim. Zaten benimde hazırlanmaya mecalim yoktu.

Bebek bir susup üç ağlıyordu. Bebegi bu soğukta dışarı çıkaramayacağı için Alperden rica etmişti annesini getirmesini. Ikimiz evde ağlayan bebeğin sesiyle derin sessizliği soluyorduk şimdi.

"Sedef" dedi Ümit. Anlamaz gözlerle dönüp baktığımda göğsünde uyuyakalan bebeği rahatsız etmemek adına felçli gibi duruyor ve kısık sesle konuşuyordu. "Annemin adı, Sedef"

Omuz silkip tekrar önüme baktım. Önemli değildi ki, kadınla sohbet etmeyeceğim için ismi lazım bile değildi.

Aradan geçen yarım saat sonunda gelmek üzere olduklarını anlayınca odama ilerledim. "Fırat" diye seslense de bakmadım. Yüzsüz gibi annemle tanış mı diyecekti. O dese bile ben yüzsüz gibi o kadının yüzüne nasıl bakacaktım. O nefret bakışlarını görünce nasıl dayanacaktım.

Zil çalınca olduğum yerde durdum. Içimdeki o çocuksu merak odama girmeme engel oluyordu. Yarım yamalak arkamı dönüp içeriye girecek olan kadını bekledim.

Kapı açıldı. Kadın tedirgin adımlarla içeri girdi. Gözü evi inceledi dolu dolu. Bu bir annenin evi inceleyişi değildi. Evin kiri tozu dağınıklığını ölçmek amacıyla inceleyen bir bakış degildi. Tanıyordum bu bakışı. Aylar önce Ümit eve ilk girdiğinde gözünde gördüğüm o ince duygu vardı kadının gözlerinde de. Dolu doluydu.

Kadının gözleri evin her bir köşesini turlarken ben istemsizce onu inceliyordum başımı yana eğip. Ümit in açık tenine nazaran esmer teni kara gözleri ve sacları net şekilde otoriter olduğunu gösteriyordu. Yorgunluğu buradan belliydi. Günlük yorgunluklar değildi yüzündekiler, babamın izleriydi. Bakışlarımız çarpınca anî bir hamleyle odaya yönelip girdim. Yapamazdım. Haklı bir nefretin gözlerini yüreğim kaldırmazdı.

Kapının önünde oturup onları dinlemek istedim. Tüm terbiye görgülerim şu bir kaç günde yerle bir olmuş, ben id ile yaşamaya başlamıştım sanki.

"Anne su ister misin" diyen Ümite annesi gayet olağan bir tonda "o adamdan gelecek hiç bir şeyi yemiyorum içmiyorum oğlum biliyorsun" dedi. Kalbim sancılandı. Dizlerimi kendime çekip sorguladım tekrar tekrar. Günlerdir yaptığım muhakemelerde hep önce babamı sonra kendini darağacında buluyordum

"Anne o adamdan hiç bir şey yok artık bu evde. Suyu ben aldım" deyip adım seslerini duydum. Rahat yürüyüşüne bakılırsa kadın bebeği almıştı. Zaten sesi kesilen bebekten de anlaşılıyordu. Bu yaşta - ya da günde mi demeliydim- bile biliyordu bir anne kucağına geçtiğini. Sessizce gelecek olan ilgiyi bekliyordu.

Kıskanmıştım.

Elimi saçlarıma attım. Benimde saçlarımı okşasaydı geçer miydi bu zihnimdeki düşünceler? Anne eli şifası benim kalbimi iyileştirir miydi? Muhtemelen bu sorun cevaplarını hiç bir zaman alamayacaktım.

İADE-İ İTİBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin