40

1.3K 104 49
                                    

Medya: Ayna - Gittiğin Yağmurla gel

Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak.
Evinizin sizi içine sığdırmayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz.
Sokağa fırlayacaksınız...
Sokaklar dar gelecek...
Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi...
Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü...
Kendinizi taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksiniz..
Birileri size bir şeyler anlatacak durmadan... "Önemli olan sağlık." "Boşver,her şey unutulur."
Siz hiçbirini duymayacaksınız...
Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksiniz.
O'ndan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksiniz...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz... "Ölüme çare bulundu" ya da "yarın kıyamet kopacakmış" deseler başınızı kaldırıp "ne dedin" diye sormayacaksınız...
Yalnız kalmak isteyeceksiniz...
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak...
İkisi de yetmeyecek Geçmişi düşüneceksiniz... neredeyse dakika dakika...
Ama kötüleri atlayarak...
Onunla geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz...gittiğiniz yerlere gitmek...
Bu size hiç iyi gelmeyecek...
ama bile bile yapacaksınız.
Biri size içinizdeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksınız... aslında kurtulmak istediğiniz halde, o acıyı yaşamak İçin direneceksiniz.
Hayatınızın geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksiniz...
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz...
Herkesi ona benzetip...
Kimseyi onun yerine koyamayacaksınız...
Hiçbir şey oyalamayacak sizi...
İlaçlara sığınacaksınız...
birkaç saat kafanızı bulandıran ama asla onu unutturmayan...
sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren...
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek...
Boğazınız düğümlenecek, dinleyemeyeceksiniz...
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak... Sabahı iple çekeceksiniz...
Bazen de "hiç güneş doğmasa" diyeceksiniz.
Ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler...
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksiniz...
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz...
Nafile... düşüncesi bile tahammül edilemez gelecek...
Rüyalar göreceksiniz, gerçek olmasını istediğiniz... her sıçrayarak uyandığınızda onun adını söylediğinizi fark edeceksiniz...
Telefonun çalmasını bekleyeceksiniz...
Aramayacağını bile bile... her çaldığında yüreğiniz ağzına gelecek...
Ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla... Yüreğiniz burkulacak...
Canınız yanacak... Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz...
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinizden...
Onun sesini bir kez daha duymak İçin yanıp tutuşacaksınız...
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğiniz için kendinizden nefret edeceksiniz...
Yaşadığınız şehri terk etmek isteyeceksiniz...
Onunla hiçbir anınızın olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
Ama bir umut... Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu...
Bu umut sizi gitmekten alıkoyacak...
Gel gitler içinde yaşayacaksınız...
Buna yaşamak denirse...

-Pakize suda- Ayrılık~

Çook eskiden okuduğum bir şiirdi, nedense Fırat aklıma geldi tekrar okuyunca^-^

Keyifli okumalar ♡

Gün yavaş yavaş ışıyordu, yerimden kalkmak için hareketlendiğim an Ümit kolunu daha da sıkı sarıyordu belime.

Uzun ağlayışımızın neticesinde üzerimdeki bedenini yanıma kaydırarak ağırlığını bana vermeden yine vücudunun çoğu üzerimde kalacak şekilde uykuya daldı. Sarhoş diye derin bir uykuda olduğunu düşünsem de her hareketimde gidecekmişim gibi sıkı sıkıya tutunan elleri, belimi saran kolu güçlü duruyordu. Ya gerçekten uykusu hafifti ya da mesleki deformasyondu.

İADE-İ İTİBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin