37

1.1K 96 63
                                    

Yine beenn, heyecanlandım^-^

Keyifli okumalar♡

Fırat'tan...

Işığı dahi yakmak istemiyordum. Evin karanlığında düşüncelerim daha katlanabilir oluyordu bana göre. Insanlar günde tek öğünle yaşayabiliyormuş, bunu öğrendim. Kanepede otururken bomboş bir zihinle kapalı televizyonu izliyordum. Dün tüm gün sızmış olduğumdan uykum da gelmiyordu artık.

Göz altlarım ağrıyordu. Başım ağrıyordu, tüm vücudum sızlıyordu ama durup ilaç içecek vaktim yoktu oturup kapalı televizyonu izlerken.

Ümit.. çıtır çerezim.. gitmişti. Saçma bar maceramdan sonra o da bırakmıştı beni, ki fazla bile dayanmıştı. En nihayetinde ilişkimizde gerçeklik yoktu. Belli çıkarlar üzerine kurulmuştu. Belki erkeklerden hoşlanmıyordu bile. Onu öptüğümde verdiği tepkiler o zamanlar için makul sebeplere dayanırken şu an iğrendiği gerçeğine dayanıyordu.

Haklıydı. Kim babasının katilinin oğluna dokunmak isterdi ki.. aptaldım. Bir insanın gözleri yalan söyler miydi? Söylüyormuş bunu da öğrendim. Ümit in gözleri yalan söylüyordu. Babamın gözleri yalan söylüyordu. Halbuki insanlarda ilk baktığım; karakterine referans diye belirlediğim yer gözleriyken şu an kimsenin gözüne bakmak dahi istemiyordum. Baktıklarım da gidiyordu zaten. Ümit gibi.

Muhtemelen vicdan sızısını aldığı bir kaç kuruşluk erzakla rahatlatmış ve gitmişti. Aklıma takılan tek bir nokta vardı Ümit beni hiç sevmediyse giderken yerine neden Alperi bıraktığıydı. Ihtiyaç anında ben hiç Ümite koşmadım ki şu an ihtiyacım olur diye kapıma izbandut kılıklı herifi bırakıyordu. Önemsemiyorsa, kendi gidecektiyse neden arkasından beni düşünüyordu. Çelişkili bir deliydi Ümit.

Zil tekrar çalınca ayaklarımı yere süre süre gidip açtım kapıyı. Fuat elinde yine bir yemek posetiyle karşımda umarsızca duruyordu. Psikolojik destek alıyordu o da. Bundandı kendini bırakmayışı.

Içeri girince arkasında duran Alper içeri girmeye yeltenmedi bile. "Geliyor musun, gidiyor musun" diye sordum durgun bir tonda. Çünkü gidecek gibi durmuyordu ama içeri de girmiyordu.

"Yok benim işim var kapının önündeyim. Fuat biliyor" deyip arabaya ilerledi tekrardan. Omuz silkip kapıyı çarptım. Hepsi ayrı bir kafaydı.

Fuat elindeki poşetleri indirmeden ışığı açıp etrafa baktı. "Titiz beyimiz nereye kaçtı" etrafa iğrenir gibi bakıyordu.

Omuz silkip kanepeye oturdum terkardan. Umrumda bile değildi o toz zerreleri, pislenmiş ellerim, ter kokan vücudum.. Belki bundandı kendimi buraya ait hissedemeyisim artık. Çünkü temiz değildi. Çünkü ben temiz değildim artık.

Orta sehpanın üzerindeki içki şişelerini gelişi güzel yere devirip getirdiği yemekleri açtı. Ev yemekleriydi. "Otur hadi"

Kanepede uzandım. "Yedim ben" deyip kapalı televizyonu izledim sadece.

"Ne zaman? Başlarım şimdi yine şecerene kalk ye adam gibi" deyip bacağıma vurdu. Bu acıtmıştı.

"Vurmasana göt!" Oturduğum yerde kursağımda hissettiğim ağrı çenemin titremesine sebep oldu. Nefret ediyordum artık kendimden.

"Lan çok mu sert vurdum. Noldu" deyip yanıma oturdu. Dolan gözlerimi yere çevirip omuz silktim. Elini omzuma koyup beni kendine çevirdi "tutma içinde. Sana ne dedim ben?"

Yine omuz silkince omzumu sıktı. "Fuat nefes alamıyorum" deyip durduramadigim yaşı akıttım. "Bundan sonra nasıl yaşayacağım bilmiyorum" dedim titreyen sesimle.

İADE-İ İTİBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin