37. Bölüm

1.6K 131 463
                                    

Az bir zamanın ardından, bayramın şerefine yine uzun bir bölümle daha merhaba güzel kuşlarımm 💓 her biriniz çokça hoş geldiniss 💜💜

Dün attığım bölümü atlamayınn 🤍

Umarım beğenerek okuyacağınız bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerimm 💗💗

Oy vermeyi de unutmayın lütfen 💖

Gözlerin sakındığı isyanlar ve yankılı dertler efkarı, kulaklara cefa çekmek için var olmuştu. Yenilmez olduğunu umduğu zamanlarda çokça yaralar almış, tamam her şey bitti, her şey yolunda denilen zamanlarda ise asıl acının bir sille misali göğsüne vuruşunu öngöremez olmuştu kişi. Gözleri boşluğa dalıp giderken, durgunluk kazanan yorgun bakışları, onun acılarıyla ağlar örüp, dertleriyle dert kazanmış sevdiğinin güveninde hapsolurdu, kalan son çıkmazlarında.

Ben, Yiğit'imin kolları arasında acıdan ağlar örmüş çıkmazlarımda kaçışlara girişmişken, ben ağladıkça can yaşımı kucaklayan adamın vefalı, bir o kadar da cefalı yapısı karşısında sıkıca yumduğum, yumdukça da babamın hasretiyle ve anılarıyla zulüm çektiğim titrek kirpikler geçidi gözlerimi olağan bir yavaşlıkta aralayarak, gözleri kabarık saçlarımın dalgasında usul usul gezinen adamın bakışlarını yavaş bir göz süzüş hasretinde bulmuştum.

"Yiğit'im?" Benim acımla dara düşen, düştüğü yerde can çekişen bedenin dalmış bakışları gözlerimin içerisine içerisine bakıyor olsa dahi adını seslenene kadar ona baktığımı fark edemezken, gözlerimde yeniden tutuşmasıyla, onun gözlerinde yeniden hayat bulan derin ışıltılı parlaklıklarla birlikte benim buruk, zorluklar çabası bir kalkınmayla iki yana doğru kıvırdığım, ağlamaktan ve öpüşmekten kızarmış ve şişmiş olan dudaklarıma doğru bakmıştı.

"Kalbim gökyüzü kadar olmuş Feza'm. Uçsuz bucaksız sevgisi, gözlerinde can bulduğumun rengiyle boyanmış. Yeryüzü gökyüzüne özenmiş benim aşkıma şahit kalırken, sahip olduğu tüm renklerden utanmış, sadece maviye hasret kalmış. Yetmemiş ama kalbi gökyüzü olana tüm bunlar. Kendi Gökyüzü'nü kucaklamak istemiş işte böyle sıkıca, her an." Benim canım yanarken, onun canı çok daha fazla yanan adamın boğuk bir fısıtıda, gözleri gözlerimdeyken sarf ettiği sözler ağlamaktan yanmaya başlamış olan gözlerimi sıkıca yumup yeniden açmama neden olmuştu.

"Kırmaya kaçındığım tüy nahifliği kalbin, ne kadar çabalarsam çabalayayım elimde binbir parça kırıklıklarla kalırken, bir düş gibi süzülüp gitmesini istiyorum canına zeval her şeyin Feza'm. Belki fazla bencil, belki de fazlaca yüzsüzüm lakin hayatında bir ben olayım, tüm sorunlar ve acılardan muhaf kalalım istiyorum. Bizden gayrı ne varsa bırak yarım kalsın." Gözleri hala daha gözlerimin içerisine doğru bakarken, yarım dahi olsa onunla olmasını istediğim her anın gölgesi sırtıma binmişti. Dudaklarının arasından sızan her bir fısıltı usul usul gönül penceremi aralarken, varlığına armağan olsun istiyordum tüm varlığımın. Tüm varlığım, o'ydu.

"Bizden gayrısı yok Yiğit'im. Gönül pencereme bir taş misali senin adın vururken, acıyla yanan ateşten korlarım da usul usul senin nefesinle sönüyor. Belki biraz zaman alacak tüm bu acılarım ama yine de sönecek, soğuyacak. Yarım kalacak belki dediğin gibi çoğu zaman, belki de devamlı olarak içeride usul usul dertlerimi çalacak gönül sazım lakin, başucumda esmeye devam ettikçe sen, ben de geçip gidebileceğim her zorluğu. Ben de bunu biliyorum." Omuzlarına sıkıca sardığım parmaklarımı usulca uzatarak sakallı yüzünün güneş yanığı tenindeki esmer parlaklığına sürtmüş ve hem Yiğit'imi avutmuş, hem de onunla birlikte avunmuştum.

İçten içe verdiğimiz sözler dudaklarımızın arsında birer fısıltı yankısı olarak çıkmış, sözler yolumuz birbirleri ile kesişmişti. Ben, ne kadar üzülsem de ne kadar can acımı sırtlansam da, bana bakmasa dahi beni görebilen bu adamla birlikte tüm acılarıma göğüs gerebilecek kadar güçlüydüm. Ben, Yiğit'imle birlikte güçlüydüm.

Siyah Gökkuşağı (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin