Telaşla bir o yana bir bu yana koştururken oturduğu yerden gülen Yiğit'e de sesleniyordum. Ateş başındaki konuşmamızdan bu yana ikili ilişkimiz daha da ilerlemişti.
"Yiğit! Orada oturup güleceğine bana yardım et." Ona doğru bağırıp elimdeki ılık suyu taşımaya devam ettim. Ada'nın kırkı gelmişti ve bugün ilk banyosunu yapacaktı. Onu yıkamaktan çok korkuyordum ama yapacak bir şey de yoktu. Elbet bir gün yıkayacaktık, ha şimdi ha bundan aylar sonra.
Yiğit'in hâlâ oturup güldüğünü görünce gözlerimi devirdim. Yanına yaklaşıp saçlarını geriye ittim, sıkıca saçlarını geriye yatırmıştım. Işıldayan gözlerinin içine baktım. "Hadi ama yakışıklı, git de Zeynep'i buraya getir." Yiğit gözleri kocaman olarak gülmeyi bırakınca ben bu sefer gülmüş ve arkamı dönüp ilerlemiştim. Bu ona böyle ilk seslenişimdi. E, tabi doğal olarak şaşırmıştı. Ben de bu ani çıkışımdan dolayı, fazlaca utanmıştım.
Yiğit şaşkınlığını üzerinden atınca ayaklandı ve kulübenin içine girdi. Zeynep'i üzerine serdiğimiz birkaç parça kıyafet parçasıyla sarıp eskiden oturduğu, kayalığın üzerine oturttu.
Gözlerim etrafa kaydığında küçük kızımı, başını ona yaptığımız yuvada sallandırırken gördüm ve onun da iyi olduğunu bilmenin iç rahatlığıyla yaptığım işe geri döndüm. Bugün hava sıcaktı ve biz Ada'ı banyo yaptırırken içimiz rahat hareket edebilecektik. Çünkü en ufak bir rüzgar esmesinde, çabucak hasta olabilirdi.
"Yiğit." Diye seslendim yaptığım işe ara vermeden. Gelip gidip suyun sıcaklığını kontrol ediyor, her emin olmadığım sıcaklıkta ya yeniden ateşin üstüne koyuyor ya da içine soğuk su ekliyordum. "Efendim?" Uzakta olduğunu sandığım beden hemen arkamdan konuşunca hafif korkak bir edayla yerimden sıçradım. Başımı onun olduğu tarafa çevirince göz göze geldik. Tam arkamda durmuştu, üzerindeki ince tişörtü terden üzerine yapışmıştı. Benim üzerimdeki tişört ise sanki suya girip çıkmışım gibi bir ıslaklığa sahipti.
"Ada'yı getirebilirsin artık. Suyun durumu iyi." Başını salladı ve tam dibimden bana hafif sürtünerek geçip gitti. Bir süre donup kaldıktan sonra kendime gelip hemen ateşin üzerindeki suyu aldım ve Zeynep'in önünde ayarladığımız alana yöneldim. Birkaç çantadan bulduğumuz bakım ürünleri içerisinden çıkan sabun ile Zeynep'in kestiği yumuşak dokulu bir bez parçası vardı elimizde. Bizim için de Allahtan biraz bakım ürünü vardı. Şampuan, diş macunu falan. Ama sınırlılardı, onları düzenli kullanmak zorunda olduğumuzdan hafta da bir banyo yapıyor diş macununu da hergün bir kere azar azar kullanıyorduk.
Yiğit kulübeden kucağında çıplak bir şekilde olan Adayla çıktığında elime hemen hindistan cevizi kabuğunu soyarak yaptığımız tas benzeri şeyi tutup son kez suyun sıcaklığına baktım. Onlar geldiğinde sırılsıklam olmuş tişörtümü başımdan yukarı çıkardım ve köşeye bıraktım. İyice rahatsız etmeye başlamıştı.
Eskiden kısa kesim olan saçlarım hafif uzamış anlıma doğru dökülüyordu. Terden sırılsıklam olmuş, anlıma yapışmıştı, uzamış saç tutamlarım. Onları da geriye ittirdikten sonra Adayı yıkamaya hazırdım.
Yiğit bebeği Zeynep'in kucağına verdi ve benimle aynı işlemi uyguladı. Gözüme mükemmel bir görsel şölen gibi gelen bedeniyle karşımda durunca, uzun zamandır bir ilişkimin olmamasından dolayı çabuk etkilendiğimi hissettim. Boğazımı temizleyerek önüme döndükten sonra Zeynep'e baktım. Bugün daha iyi görünüyordu.
"Bebeğim sen ilk bıcıbıcını mı yapacaksın, hım?" Zeynep Adayı yüzüne doğru kaldırmış suratına öpücüklerini diziyordu. Ada gülerek annesine bakarken ben de gülüyordum. Arkamda bir benden hissedince yüzümü arkama çevirdim. Yiğit tam arkamda bana yaslandı. Ne yapacağımı bilemezken elim yandaki ağaç kabuğuna tutundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Gökkuşağı (BxB)
RomanceBir ada, iki farklı insanı ne kadar değiştirebilirdi? "Yan tarafımızda harlanan gamsız ateş, ikimiz arasında geçen ruhani dansa, çıkardığı çıtırtı sesleriyle eşlik etti. Sessiz gökyüzü bizi tüm şefkatiyle izlerken, uçsuz okyanus hırçın dalgalarıyla...