26. Bölüm

4.5K 344 817
                                    

Mübarek bir yazar olma yolunda adım adım ilerliyorum xşsiiddi Hii ben hiç atar mıyım ya bu kadar az aralıkla bir bölüm daha 👀 Atarmışım xşidid

Bu arada kuşlarım. Sonraki bölüm için ithaf isteyeniniz olursa seve seve ederim 💙💙💙

Keyif ve sağlıkla okursunuz umarım 😘😘

Her şeyin kabulü ve başlangıcı vardır. Kabul edilen o şeye karşın yaşamaya çalışmak gibi. Korkular ve endişeler vardır. Geleceğin belirsizliğine karşı olan tereddütler.

Denemiştik, yaşamayı ve yaşatmayı denemiştik. Belirli adımları atarak önümüze çıkan çalıları budamayı öğrenmiştik.

El birliğiyle, bilinirliği düşük çokça atılımlarla tekrar tekrar yapmıştık her seferinde okyanusun dibini arzulayan sandallarımızı. Her yeni günde biraz daha umut doluyordu içimize, bu sefer olacak. Bu sefer batmayacak bu sandal. Belki de kurtuluşa açılacağız.

Belki de, sonsuzluğun tadına varacağız.

İki ihtimalimiz vardı. İlki, içimizdeki umutlarımızın çırasını her geçen gün daha da yellediğimiz kurtuluştu.

İkincisiyse, her ne kadar sözsel bir inkar çabasında olsakta, yaşamımızın belirsizliğiydi. Belki binbir güçlükle inşa ettiğimiz sandalımız bu sefer yüzecekti. Ama belki de, ki bu ihtimal en olağanıydı, el emeği sandalımız bizi okyanusun kindar tavrında yüz üstü bırakacaktı.

Er yada geç diye geçirdim içimden. Er yada geç ölümün gerçekliğini tadacaktı fani bedenlerimiz. Ya, bu adada kalmaya ve kendi savaşımızda içten içe, her seferinde daha da mağlup olurken yumacaktık gözlerimizi yada yaşamaya çalışırken verecektik son nefesimizi.

Bir korkak gibi ağaç kabuğuna sığınarak değil de bir çabanın, bir yenişin uğrunda olacaktı sonumuz. Kabul edilebilir bir son.

Gözlerim ısınmak için yaktığımız ateşin dalgalanan alevlerini turlarken sıkıntılıydım. Yarının ne getireceğinden yana kuşkulu. "Fazla düşünüyorsun Fezam, düşündükçe düşünürsün." Soğuğun kurbanı bedenimi sıkıca kolları arasına almış adam kulağıma doğru fısıldarken ikna ediciydi.

"Ve, düşünmeye devam ettikçe daha da dağılırsın gökyüzüm." Üşümüş kollarıma ellerinin sıcağını aktarmak ister gibiydi. Kollarımı sıvazlamıştı. Yiğit'e karşı sessiz kaldım ama ona da uydum.

Düşünmek, içine daha da çok girilen o çıkmazların eşiydi.

"Biraz güzel şeylerden bahsetsek ya?" Kucağındaki bebeğine daha da sarılarak bedenimize sokulan kadına yer açmak için ilk önce Yiğit'in üzerinde olan bedenimi kaydırdım hemen ardındansa hiçbir tereddüt emaresi göstermeden, Yiğit'in güçlü olduğunu göstermeye kanıt istemeyen bedeninin dizlerine oturdum.

Yiğit, belimle fazlaca haşır neşir olan münasebetini daha da arttırarak bedenimi daha da kendine çekerken, belimden ayırdığı tek kolunu Zeynep'e uzatarak, o kırılgan bedeni de yanına çekmişti.

Alışılmışlıktı bu sahne. Zeynep de ben de alışmıştık bu adamın kolları arasındaki saf sıcaklığın buharında tütmeye.

Hemen yan tarafıma gelerek elindeki bebeği kendi ve benim arama koymuş ve Yiğit'in üst gövdesinden Ada'nın da nasiplenmesine vesile olmuştu.

Zeynep de başını Yiğit'in omzuna yaslayarak ona sokulurken başımı uysal bir edayla Yiğit'in omzu ve boynu arasındaki boşluğa yaslamıştım. Soğuktan buz kesmiş burnumun ucu sıcak boynuna dayandığı anda hafifçe irkilmiş ama yine de sessizliğini koruyarak başını, boynunda kendine bir sığınak yaratmış başımın üzerine koymuştu.

Siyah Gökkuşağı (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin