Eveytt 🥺🥺🥺 uzun mu uzunn final bölümümüze çok bi' hoş geldiniz güzel kuşlarım benimm 💕💕
Bu bölümü, kanatları renkli bütün kuşlarıma ithaf ediyorumm 🏳️🌈💘
Umarım beğenerek okuyacağınız bir final bölümü olur 🥺 son bir kez oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfenn 🌠
Keyifli okumalar diliyorumm 💋💋
Direnişler hayatın en büyük mükafatlarını sıkı sıkı tutardı, bereler sarmış avuç içlerinde. Henüz gün doğmadan neler doğar dedikleri zamanlara olan inancıydı insanı dinç tutan. Eğer zaman geriye alınsa da vazgeçmiş olsaydı insanoğlu, şimdi yaşadığı güzel zamanların ardından çokça vah ederek dövünürdü yine kendi dizlerine. Lakin, şimdilerde tam da hayattan vazgeçmiş olanların yine hayatın en güzel zamanlarını yaşayışları, dayandıkları zorluklardan yana şükranlarıydı.
Ben, adada yaşadığımız son zamanlarda, yüzümde yaşam izlerimizin solgunluğu varken vazgeçmişken yine kendimden, bana sıkı sıkı sarılarak hayata da tıpkı onun bana sarıldığı gibi, sıkıca sarılmama vesile olan adamın kolları arasında yeni bir günün cıvıl cıvıl neşesine göz açarken, bu sefer ruhaniyetlerden ırak fiziksel dünya nezdinde sıkı sıkı bedenime sarılmış olan sevgilimle beraberdim, benden mutlusuysa yoktu.
Gün güneşe bırakırken kendisini, açık pencereden içeriye usul usul süzülen ılık meltemler, dört aydır elleri ellerimde, nefesi nefesimde ve teni tenimdeyken hala daha yılmadan ruhuma sarılan sevgilime, o hala daha derin huzurlar uykusundayken biraz daha yanaşmıştım. Bir ben yine ölürken dünlerde, bugün yine ben yaşar olmuştum onunla birlikteyken.
Bugünün düşlerini, hapsolduğumuz o adada aylarca kurduğumuz kabus günlerinden sonra bir bir yaşarken, bu dört ay bana öylesine başka geliyordu ki, bazen gerçekliğinden şüpheye düştüğüm dahi oluyordu. Sanki, sanki Zeynep'in yerine o yatakta öylece bilinçsizce yatan bendim ve bunlar da benim düşlerimde sığındığım hayaller penceremden sahnelerdi. Her yeni güne açtığım gözlerimle biraz daha kaybolurken gerçekliği meçhul zamanlarda, yüzümde can bulan gülüşlerim de bir o kadar sahiciydi.
"Gökyüzüm açmış, günüm aymış..." Öylece dalmış bir halde yüzüm çıplak göğsünde, kirpiklerim kırpışarak odada esen ılık meltemlere eşlik etmek istercesine sevdiğim adamın tenine dokunurken, duyduğum boğuk fısıltı yüzümdeki gülüşün daha geniş bir yelpazede seyralmasına sebebiyet vermişti.
"Yiğit'im... Günaydın sevgilim." Yüreğimde, ta en derinimde sevgisi var olan bedenin uzanıp bir hayli uzamış saçlarımın arasına dudaklarını bastırarak, sıkıca sarıldığı belimi de usul usul okşamaya başlamasıyla beraber neşeli bir ifadede seslenmiş ve dayandığım göğsünün benden yana çarpıntılarına doğru dudaklarımı aynı huzur yumuşaklığında bastırmıştım.
Aylar geçtikçe, güneş yanığı tenimiz ölü derisinden yavaş yavaş arınmış ve altından kendi ten rengimizin albenisi ortaya çıkmıştı. Yiğit'imin her ne kadar yanık tenine bir hayli düşkün olsam dahi, aydan selamlar taşıyan teninin kokusu da bir başka güzeldi. Sıkı vücudunun sağlıklı yapısını parmak uçlarımla okşamaya başlayarak teninde kendimden yana imzalar bırakmaya karar vermiştim. Öyle ki, dudaklarım yeniden aceleci bir tavırda tenine dokunurken, içime dolan, dinmeyen arzular ateşinde sarsıntılara güvenmiştim.
"İşe gidecek misin bugün?" Bir eli saçlarımın arasından kayarak enseme doğru usulca, okşarcasına sarılırken, sesinin tonundan sızan aksi ihtimaller gözdesi hafifçe gülmeme neden olmuştu. Evimizde ve ailemizde düzene girmemiz gibi, iş hayatımızda da düzene girmeye başlamıştık. Çalıştığım şirket amcam ve babamın ortak şirketi olduğu için esnek saatlerde çalışıyordum, çoğu zaman ise işi eve getirerek çizimlerimi evde yapmaya çalışıyordum zaten. Zira, sevdiğim adamın ve ailemin hasreti birkaç saatte dahi içimde yanıyor, yüreğimi kavuruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Gökkuşağı (BxB)
RomantikBir ada, iki farklı insanı ne kadar değiştirebilirdi? "Yan tarafımızda harlanan gamsız ateş, ikimiz arasında geçen ruhani dansa, çıkardığı çıtırtı sesleriyle eşlik etti. Sessiz gökyüzü bizi tüm şefkatiyle izlerken, uçsuz okyanus hırçın dalgalarıyla...