5. Bölüm

9.1K 743 694
                                    

Etrafımdan gelen kuş sesi ve kıyıya vuran dalga sesleriyle gözlerimi araladım. İlk önce ne olduğunun farkına varamazken yeniden bir kanat çırpma sesi duyunca hemen yerimde doğruldum. Eğer kuş varsa etrafımızda kara da vardır. Kalktığım gibi etrafa göz gezdirmeye başladım ve ilerideki hafif bir şekilde kendini belli eden karartı şekline baktım.

Heyecanla elimi uyuyan Yiğit'in omuzuna atarken hızla sarsmaya başladım. "Yiğit! Zeynep. Yiğit kalkın kara görünüyor." Hem bağırıyor hem de omuzlarını sarsıyordum. Yiğit ilk sarsıntı ve sesllenmeyle hemen ayaklanmıştı ama Zeynep hâlâ tatlı uykusuna devam ediyordu. "Kızım kalksana, kara görünüyor diyorum size. Kurtulduk." Zeynep de sonunda mızıldanarak gözlerini araladı. Yiğit zaten kalktığı gibi gözleriyle araştırmış ve az bir şekilde görünen karartıyı farketmişti. Zeynep de kendine gelirken oraya bakmış ve benim ilk gördüğümde attığım sevinç nidalarından daha büyük bir nida ortaya koymuştu. "Aman Allahım gerçekten kurtulduk." Ellerini sallayarak yerinde tepinmeye başladığında hemen onu durdurdum. Botu ters döndürecekti kız. "Ho ho, yavaş be kızım. Öldüreceksin hepimizi." Suçlu bir ifadeyle ama hâlâ gülümseyerek karartıya baktı.

Hâlâ sesi soluğu çıkmayan Yiğit'e baktığımda düşünceli bir ifade vardı yüzünde. "Ne oldu?" Diye seslendim. "Yok bir şey, düşünüyordum da o karaya gidersek bizi ne gibi bir durum bekleyecek." Omuzunu sıvazlayarak bana dönmesini sağladım. "Merak etme, şu an bu suyun üzerinde ne kadar güvendeysek yine öyle olacaktır." Başını salladı ve bana ve Zeynep'e bir bakış atarak nefes verdi. "Tamam o halde asılın bakalım. Karşıda bizi ne bekliyor görelim." Elini kürek yaparak karartı yönünde hareket ettirmeye başladı. Biz de ona uyarak yüzümüzdeki gülümsemelerle elimizi hareket ettirmeye başladık.

Bir süredir ilerlettiğimiz bot ile artık tam anlamıyla gördüğümüz karartı şeklindeki ada daha açık seçilir hale gelmişti. Varacağımız nokta daha seçilir hale geldikçe biz daha da şevke geliyor daha da canlı bir şekilde ellerimizi itiyorduk. Bot her attığımız kürek darbesinden sonra daha da yaklaşıyordu karartı olmaktan çıkmış adaya.

Ada bakınca ne büyük ne de küçük bir adaydı, düşündüğüm tek şey ise adanın içinde su ve yiyecek kaynakları olmasıydı. Yoksa ne yapardık bilmiyorum. Sonunda su bel hizasına gelecek kadar yaklaştığımızda Yiğit elini kürek olarak kullanmayı bırakmış ve bize dönmüştü. "Siz botta durun ben daha hızlı ilerlemek için suyun içinden çekeceğim." Yiğit bottan indiğinde ben de ardından indim. Yaralı ayağım tuzlu suyla temas etmiş ve küçük bir tıslama çıkmıştı ağzımdan. "Sen ne diye indin?" Yiğit bana kızgınca bakmış ve ayağıma o kadar sardıkları bezin sırılsıklam oluşunu izlemişti. "Ne kadar erken gidersek o kadar iyi olur diye düşündüm." Dedim botun bir ucundan tutarken. "İyi halt ettin." Ağzının içinde homurdanıp başını iki yana sallayarak o da botun diğer tarafından tuttu ve asılarak çekmeye başladık.

Kıyıya yaklaştıkça heyecanlanıp yaralı ayağımı ters atmamla suyun dibindeki kuma batmış ve ben dengemi kaybetmiştim. "Ah, siktir!" Suya doğru inişe geçmişken ve ayağımın feci ağrısıyla kendimi bırakmışken kolumdan sertçe çekilmiştim. Sert çekilişle çeken kişiye doğru savrunduğumda o da dengesini kaybetmiş ve ikimiz de suyun dibini boylamıştık. Ben Yiğit'in üzerine düştüğümden ayağımın ağrısı hariç bir sorun olmamış sadece ıslanmıştım. Ama Yiğit beni tutacak diye suya sertçe düşmüş ben de üzerine düşmüştüm. Öyle cılız bir adam değildim hatta yapılı denebilecek bir cüssem vardı. Öylesine bir hızla üzerine düştüğüm adam felaket bir ağrı çekmiş olmalıydı.

Suya düştüğümüzde hemen Yiğit'in üzerinde doğrulmaya çalışmış ve ayağımın acısıyla yeniden sertçe üzerine düşmüştüm. Yiğit suyun altında amber gözlerini kocaman açmış ve bana öldürmek ister gibi bakmaya başlamıştı. Bir yerlerini kırmamıştım inşallah. Yiğit suyun altından bir elini belime diğerini bacağıma atarak sonunda ikimizi de sudan çıkarmıştı. Ben sonunda nefes aldığıma sevinirken o sinirle bağırmış ve yeniden suyun içine atılmıştım. "Senin yapacağın işe tüküreyim." Yukarıdan Zeynep'in kahkahaları duyuluyordu. Çok eğlendirmiştik galiba genç hanımı.

Siyah Gökkuşağı (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin