On Üçüncü Bölüm

3.6K 291 12
                                    

Yeni bölüm geldi! Umarım beğenirsiniz.

Bölüm şarkılarımız;

Sia - Breathe Me

ve

A Great Big World, Christina Aguilera - Say Something


Bazı insanlar acı gerçekleri öğrenmek değil de sahte yalan mutluluklarla yetinmeye çalışırlar. Ben yıllardır bunun çok acınası olduğunu düşünmüştüm, ta ki başıma gelene kadar. Bir parka oturmuştum, düşünüyordum.

Uzun zaman önce ailem beni karşılarına alıp öz çocukları olmadığımı açıklamışlardı. Evlatlık edinilmiştim. Resmi evrak ve yazışmalar vardı.

Şimdi annem aniden babamın öz olduğunu söylüyordu.

Eğer gerçekse, babam annemi aldatmıştı. Bir zamanlar biyolojik annemden 'seni terk edip giden kadın' diye bahsettiğine göre; o beni istememiş ve babama bırakma kararı almıştı. Peki, neden üvey annem bu zamana kadar bana iyi davranıp Hayat hastalandıktan sonra içindeki nefreti kusuyordu? Babamın öz kızı olmama rağmen niye evlatlık muamelesi görüyordum?

Her şey o kadar anlamsızdı ki nefes alamıyordum.

Boğazıma yumru oturmuştu. Kalbim sığmıyordu sanki göğsüme. Dar geliyordu her yer. Bu park, sokak, cadde, ilçe, şehir, ülke hatta dünya bile küçülmüştü gözümde.

Hayatım yalanlar üzerine kurulmuştu, iki anne ve bir baba benim yaşamımı kendi elleriyle şekillendirmişti. Hiçbirini ben istememiştim ki!

Aklımı başıma toplayabildiğimda hava kararmıştı, saate bakmak için telefonumu çıkardığımda şarjımın olmadığını gördüm. Son umursayacağım şey şarjımdı. Parmaklarım birbirine kenetlenirken banktan kalktım. Küçük adımlarla yürümeye başladığımda rüzgar saçlarımı dağıttı.

Ağlıyordum.

Parmaklarım benden bağımsız havalandı ve çıkık elmacık kemiklerimin üzerinde gezindi. Yanaklarım ıslaktı, çenemde ve boynumda. Ne kadar zamandır bilinçsizce ağlıyordum? İçimdeki zehri böyle akıtmak zorunda mıydım? Bir anda koşmaya başladım. Çantamı tek elimle kavradım ve canımı acıtan sert ayazı umursamadan yokuş yukarı hızla koştum.

Ta ki binamızın önüne gelene kadar.

İçeri girecektim, babam her zaman ki soğukluğuyla eve geç gelmememi söyleyecekti. Annem ise saçlarımı okşayarak işte gerildiğinden bahsedecekti.

Hayır!

Değişen bir şey vardı. Annem saçımı falan okşamayacaktı, babamın kızmasına aldırmadan omuz silkip odasına gidecekti. Belki de beni umursamadan televizyon falan seyrederdi. Binanın kapısını açıp sessizce içeri süzüldüm.

Sanki geldiğimi hissedebilirlermiş gibi.

Binada büyük bir gürültü kopunca irkildim. Geriye doğru sendelerken annemin bağırışını duydum. ''Sen... Hala konuşabiliyorsun!'' Hıçkırıkları kulaklarım yankılanırken duvardan destek aldım. Tüm bedenim titriyordu, ayakta durabileceğimden emin değildim.

''Dünya senin etrafında dönmüyor! İnanamıyorum. Hala inanmak istemiyorum! O kadın karşıma çıktı. Pişkin pişkin kızını geri istediğini söyledi. Hazan'ın onun kızı olduğunu bilseydim, o esirgeme kurumundan alır mıydım sanıyorsun?!''

Binadaki birkaç meraklı komşunun kapılarını açarak tartışmayı dinlediğini fark ettim. Annem ve babam bunu göremeyecek kadar kör olmuşlardı.

Kayıp Hayatlar SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin