Yirmi Üçüncü Bölüm

2.6K 259 12
                                    

Merhaba arkadaşlar, yeni bölümümüz buyurunuz ^^

Alıntılar için Ayşenur'un Yüreğinden Dökülenler grubumuza beklerim... Kısa olduğunu düşünmüyorum çünkü bin altı yüz kelime civarında... Diğer bölüme daha çok Hazan&Feza sahnesi koymaya çalışırım.

En yakın arkadaş...

Bu kelimelerin anlamını çözebilmem uzun zamanımı almıştı. On sekiz yaşına kadar iki elin parmağı kadar arkadaşım olmuştu. Kimisi sırtımdan bıçaklamış, kimisi ardımdan zavallı damgası yapıştırmış, kimisi ise sadece işlerine yararım diye yanıma yaklaşmıştı. Gerçek dostluk kavramını Çisil'le keşfetmiştim. O, benim için hüngür hüngür ağlıyordu. Anlatacağı şeylerin ağırlığı omuzlarına binmiş olmalıydı.

''Sinem... Dışarı çıksın.'' diye mırıldandığında karşımdaki nefret dolu kızın yumruklarının sıkıldığını fark ettim. Müdür başını onaylarcasına sallayarak Sinem'e döndü.

''Çık dışarı da bekle.''

Hırsla ayağa fırladı ve Çisil'in omzuna çarparak kendini dışarı attı. Çisil önce derin bir nefes aldı, ardından ise alnımı fark etti. Birkaç adımla aramızdaki mesafeyi kapatarak parmaklarını sargı bezine sürttü. ''Çok acıtıyor mu?'' diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.

''Anlat artık.'' diyen müdürümüzdü. Çisil karşımdaki, Sinem'in boş olan koltuğa yerleşirken aynı zamanda boğazını temizledi. Hala ağlıyordu ama sessizdi. Gözyaşları yanaklarından kayıyor, çenesine kadar iniyordu.

''Benim... Babam hapiste...'' dediğinde bugün kendi aileme karşı olan davranışım aklıma geldi. Şartlar çok farklı da olsa, onun hapiste kalması canımı acıtırdı. ''...Birisini öldürdüğünü söylüyorlar.''

Müdürün bundan haberi vardı, belliydi. Umursamazca başını salladı. Çisil sağ elini hafifçe kaldırdı ve parmak uçlarını boynundaki çiziklere sürttü.

''Sinem... Akrabamızdı. Onların yanında kalmaya başladım mecburen. Onun öfkesi her geçen gün büyüdü. Babam... Aslında suçsuz biliyor musunuz? Çünkü o... Birini öldürmez! Hele kendi akrabasını hiç öldürmez! Sinem dayısını benim babamın öldürdüğünü düşünüyor. Aslında kayıtlara aynen böyle geçildi. Pek haksız sayılmaz. Babası ve annesi çalıştığı için evde ikimiz kalıyorduk. İlk başlarda mutfağa girmeme izin vermedi, ardından da şiddet uygulamaya başladı. Gidecek hiçbir yerim yoktu. Kimseye anlatamadım.''

Kelimeler canını yakıyormuş gibiydi, duraksadı. Seslice yutkunduktan sonra devam etti.

''Ben artık dayanamıyorum. Sinem'in yaptığı şey; katlanılamaz... Boğazımdaki çizikler, dudağımdaki patlak, alnımdaki çoktan alınan dikişler... Sinem'in ailesi benim sokaklarda gezip dayak yemeye gönüllü bir manyak olduğumu düşünüyor.''

Soracağım sorudan korkarak birkaç saniye bekledim. Ardından parmaklarımı birbirine kilitleyerek güçlü durmaya çalıştım.

''Sinem'in babası veya annesi, senin neyin oluyor?''

''Halam.''

Çisil sağ eliyle yanağından süzülen gözyaşlarını sildi. Ardından çok komikmiş gibi gülümseyerek ekledi. ''Herkes babamın kendi öz kardeşini öldürdüğüne inandı. '' deyiverdi. Anladığım kadarıyla üç kardeştiler. Sinem'in bir dayısı ölmüştü, diğer dayısı ise katildi.

''Tek istediğim şey; okulumu huzur içinde bitirebilmek.''

Müdür anlıyormuş gibi başını salladığında gözlerimi kaçırdım. Çisil'in yaraları ağırdı. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak... ''Sinem'i de dinlemek istiyorum. Çıkın dışarı.'' diyen müdürü dinledik. Hepimiz toparlanırken ilk üç adımımda başım dönmeye devam etti. Kapıya ulaşana kadar kendimi toparlamıştım. Feza'nın parmakları koluma kenetlenmişti, beni korumaya çalışıyordu.

Kayıp Hayatlar SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin