Bir soluk daha bitti!
Hikayemiz boyunca yanımda olan, destek veren ve yorumlarını esirgemeyen herkese çok teşekkür ediyorum. Birkaç şeye açıklık getireceğim. Hazan&Feza ikilisi benim için özel bir yerde olacaklar daima. İçimdeki duyguları onlarla yansıttım, karakterimden parçaları onlarla bağdaştırdım. Umarım beğeneceğiniz ve tatmin olabileceğiniz bir son olmuştur. Çünkü benim içime sinecek en güzel final buydu.
Özel bölüm yazar mıyım yazmaz mıyım, hiç bilmiyorum.
Multimedia'ya tanıtım bölümünden itibaren kapak fotoğrafımız olan fotoğrafı koymayı uygun gördüm. Bununla başladı, bununla bitiyor hesabı...
Kayıp Hayatlar Senfonisi'nin bitişiyle dram ve gizem - gerilim konusunda 'Ölümün Ayak Sesleri' adlı hikayem yayınlanıyor, isteyenler ona da göz atabilir. Şimdilik bu kadar.
Sağlıcakla kalın...
*
ALTI AY SONRA
Kalabalığın gürültüsü gerginliğimi zirveye taşımaktan başka hiçbir şeye yaramıyordu. Islanan avuç içlerimi üstümdeki yumuşak kumaşa sürdüm. Bordo renkli perde yüzünden görüş açım kapatılmıştı, ahşap zeminli sahnede dikiliyorken gözlerimi tavana çevirdim. Sıvası yer yer dökülmüş ama karşıdan bakınca görünmeyen kısma baktım.
Sakinleşemediğimden, bu sefer elbisemi incelemeye başladım. Dizlerimin hizasında biten eteğimin tamamı Fransız güpürü ile kaplıydı. Kaburga hizamdan yukarısı beyazdı ve düzdü. Kalın askılarım omuzlarıma doğru düşmüştü, onun dışında sadelikten yanaydım. Ayağımdaki siyah babetler, rahatlamama yardımcı oluyordu. İyi ki topuklu ayakkabı giymemiştim.
Yüzümdeki makyajı da kıyafetim gibi sade tutmuştum. Siyah göz kalemi ve bordo rengine yakın bir ruj. Saçlarımdan birkaç tutam enseme omuzlarıma değiyor, tenimi gıdıklıyordu. Düzleştiriciyle kıvırcık biçimi verildiğinden su dalgası kıvamında şekillenmişti. Tel tokalar yardığıyla yaptığımız topuz ne abartıydı ne de salaştı.
Müzik öğretmenimiz, Nesrin Hoca'yla göz göze geldiğimizde gülümsedim.
Bugün on ikinci sınıflar mezuniyet günüydü. Altı ay içinde keman çalmak konusunda inanılmaz yol kat ettiğim için özel ricamla, küçük bir resital verecektim.
Ailemi, tüm on ikinci sınıfları hatta öz annemi davet ettiğimiz bu gösteri, Feza'ya hediyemdi.
Feza'nın vedası öpücüğü, benim vedam ise kemanım eşliğinde çalınacak sözsüz şarkımdı.
Ben hem son hediyemi verecek hem de son vedamı edecektim!
Çünkü o benden giderken, iki şansımı da elimden almıştı. ''Hazır mısın?'' diye fısıldadı gülümseyerek öğretmen. Başımla hafifçe onayladım. Hala terlemekte olan avuçlarımı son kez eteğime silip, Feza'nın hediyesi olan kılıfı narince açtım. Seyircilerden yükselen sesler gitgide kısılırken beyaz kemanımın pürüzsüz sapını kavradım güçlüce.
Arşeyi elime alarak kemanı ahşap zemine bıraktım. Öğretmenimin bakışları altında reçineyi çıkarıp yayda gezdirdim ve küçük kutuyu kılıfa yeniden yerleştirdim. Kemanın çıkardığı sesin güzelleşmesi gerekiyordu, hakkını verebilmeliydim. Hem kemanı hem de arşeyi elimde tutarak doğruldum çömeldiğim yerden. Ezbere çalacağım için dudaklarımın arasından en iyi bildiğim ilk dua döküldü.
Mikrofonun önüne geçerek açık olup olmadığını kontrol ettim. Duruşumu dikleştirdim, kemanı omzuma yerleştirip çenemi uygun yerine yasladım. Arşeyi tellere yaklaştırdım. Öğretmenimizin sesi kulaklarıma dolarken algımı kapatmıştım. Heyecanlanmayayım diye son kez derin bir nefes çektim içime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Hayatlar Senfonisi
Teen FictionYalanlar üzerine kurulan hayatlar; ne kadar çok yalan varsa o kadar çabuk yıkılır.