Merhaba...
Bu hikaye için çok heyecanlıyım. Umarım seversiniz. Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar....
Bu duyguyu tarif etmek istesem de yapamadım. O kadar anlıktı ki... Tüm hücrelerimi aynı anda etkisi altına aldı.
...
"Kafanızı çarptığınızda bir beyin sarsıntısı yaşadığınızı düşünüyoruz izin verirseniz doktorumuz sizi bir kontrol etsin Selin Hanım." Hemşire koluma elindeki iğneyi batırırken masadan kalkmak için direnmeyi boş vermiştim. Sonuçsuz bir çabaydı bu. Ne kadar yatakta kıvransam da o profesyonel bir şekilde iğneyi koluma batırmayı başarmış ikinci serumu takmıştı.
"Peki tamam. Ama lütfen hızlı olur musunuz? Yetişmem gerekken bir toplantım var ve bunu bir bayılmanın berbat etmesini istemiyorum." Aceleci olduğumun, işine kibar olmayan bir şekilde karışıyordum ama böylesine önemli bir günü bir bayılmanın etkilemesini istemiyordum. Bugün gelecek konuk için bir aydır çalışılıyordu. Burada vakit kaybederek yayına geç kalırsam onlarca insanın emeğine yazık olacaktı.
Beni onaylar bir şekilde kafasını sallayıp odadan çıktı. Kafamı yattığım yatağın sırtına yasladım. Sakinleşmeliydim. Gergin olmam da eminim bu baygınlığı tetiklemişti. Sabah abimin omletini dahil canım istememişti. Tedirgin olmak bana hiç iyi gelmiyordu. Tüm düzenim tuzla buz oluyordu bir anda.
Israrla çalan telefonum tam sustu derken bir kez daha çalmaya başladığında bıkkın bir nefes verdim. Zorlukla yakaladığım rahat konumunu bozarak komodin üzerindeki telefonuma uzandım. Neden uzun süredir ısrarla çaldığı belli olmuştu.
"Efendim patron?" karşı tarafın uyarı dolu nidalarına hazırdım şimdiden. Sakin kalıp her zaman yaptığım gibi o uslanmaz ifademi takınmıştım çoktan. Yoksa buradan sinir krizi geçirmiş vaziyette çıkacaktım.
"Selin nerdesin? Yayının ortasında bayılmışsın ama bundan en son benim haberim oluyor. Neden acaba?" Derken ona sadece tebessüm ettim görmeyeceğini bilerek.
"Kusura bakma amcacım ayılıp sana haber vermeyi unutmuşum. Konu ben olunca kimse seni korkutmak istemez." demek istesem de gerçekten korktuğu için onunla dalga geçmenin hiç sırası değildi.
Bazen beni benden daha çok düşünüyordu. Hatta çoğu zaman... Topuklu ayakkabı yüzünden ayağımı burktuğumda dahi sanki hayati tehlikem varmış gibi davranmıştı.
"İnan bana bende ayıldığım hastanede bundan haberdar oldum amca. Sakin olur musun? Bir kaç tüp kan aldılar sadece, bir doktor muayene edecek sonra geleceğim. Toplantıya yetişirim." dediğim an kapalı odanın kapısı aralandı ve bir doktor girdi odaya.
"Toplantı derdinde değilim Selin. İyi olduğunu görmek istiyorum sadece." Amcanın cümlesinden dikkatimi çeken şey aniden tepkisiz kalmama sebep oldu.
Gözleri gözlerime tutunduğunda kendi nefesimi duymaya başladım. Kalbim olduğu yerden çok boğazımda atmaya başladı sanki. Gözlerimi ondan çekmek için savaşırken daha çok öyle kalmak istedim.
"Merhaba." diyerek odaya girdiğinde telefona dönüp kapatmak için amcamla vedalaştım. Bunu yapabilirdim. Bunu yapmalıyım. Telefon kulağımda saatlerce ona bakamazdım sonuçta. Elim titrediğini dahi sonradan fark ettim.
"Görüşürüz patron toplantıda. " diyerek telefonu kapatıp kenara bıraktım. Ya da fırtattım... Gözlerim odadaki adama bakmak için çırpınırken kendime sakinleşme meditasyonu yapmaya başlamıştım çoktan. Kendime gelmeliydim. Kesinlikle kendime gelmeliydim. Hadi ama Selin. Sen milyonların izleyeceği şeyleri çekereken bu kadar gerilmezsin kendine gel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader (+18)
Romance-DÜZENLENİYOR- "Durmalısın..." dediğimde nefesim titredi. Gözlerim zevkten kapandı. Dudaklarım dişlerim altında ezilirken bu durumdan asla rahatsız değildim. "Bir sorun mu var?" diye sorarken işkence ettiği boynumdan ayrıldı. Nefes nefese bana b...