"Şerefsizler." Ben yaşadığım şaşkınlığı açık etmemeye çalışırken Oğuz farkında olmadan sinirle tuttuğum elimi sıktı. Elim elleri arasında Hafifçe acırken tepki vermedim. Eylül hala sessizce dışarıyı izlerken ben derin nefesler almaya çalışıyordum.
"Selim'e konuşacağım dava için. O polislere özellikle söyledik. Bu konuyu aç... " dediğinde hızla ona döndüm. Eylül'ün yanında bunun doğru olduğunu söylemesinden deli gibi korkarken.
"Oğuz. Daha sonra konuşuruz. Lütfen." dediğimde sonradan fark etmiş olacak ki boşluğa düştü bakışları. Boğazıma oturan korku sesimin titremesine sebep oldu. "Ben öfkelenince öyle boşluğuma geldi." Hafifçe gözlerimi kırptı onu anladığımı göstermek için. Park olan araçtan inip arka koltukta oturan Eylül'ün kemerini çözüp benim yanıma geldi etrafa korkuyla bakındım. Bu durum hala garip gelirken o hızla beni kucakladı. Karanlık havadan dolayı mutlu olurken mumlarla aydınlatılmış girişte ekrafa utançla baktım.
"Keşke doktor söylediğinde sandalyeyi alsaydım." dediğimde nefesim boynunu okşadı. Bana üsten bir bakış atıp gözlerini kıstı. "Ne yani kollarım rahat değil mi?" dediğinde çocuksu sesine güldüm. Elim boynunu okşarken güldüm.
"Oğuz onu kastetmediğimi biliyorsun." dediğimde girdiğimiz salonda bakışları da üzerimde hissettim. Tahminden farklı olarak insanlar samimi gülüşler sunduğunda Oğuz'un boynuna gömdüğüm kafamı çektim.
"İnsanların bakışlarından ilk kez bu kadar utandım. " dediğimde bana güldü. Beni kendine daha çok bastırıp sakalını anlıma sürdü.
"Seni bilmem ama ben dünyanın en güzel kadınını taşımanın mutluluğunu yaşıyorum. Tabi hayallerimde beyaz giyiyordun." Sözleri ilk başta gülememi sağlarken son söyledikleri öylece kalmamı sağladı. Bakışları sorgular şekilde bakarken ben ilk kez bunu söylemesinin şaşkınlığını yaşıyordum.
" Oğuz. Selin kızım. Hoşgeldiniz. " Duyduğum neşeli ses dikkatimi dağıtırken Eylül'ün elini tutup bize bakan Nesrin teyzeye gülüsedim. Bize yıllar öncesinden tanıdığım hayranlıkla bakarken ona tebessüm ettim.
"Merhaba Nesrin teyze." Sözlerimle bize gülerek bakmayı sürdürdü.
"Hadi içeri geçin. Nikah memuru geldi hazırlanıyor." dediğinde Oğuz başıyla onaylayıp içeri yöneldi. Oldukça az insanın olduğu salonda rahatlama hissettim. Daha çok yakın çevre çağrılmış gibiydi.
"Ablam çok abartı sevmediği için sade bir şey istedi. Yakın çevreyi çağırdılar sadece." dediğinde bakışlarımdan ne düşündüğümü anlayıp cevapladığını fark ettim.
"Tam Beliz ablaya göre." dediğimde kafasını sallayıp en önde bir koltuğa oturttu beni. Elbisemin bozulan kısımlarını benden önce düzeltip kendide yanıma oturdu. Eylül'e merakla baktığımda Pınar ile Yeliz ablanın yanında olduklarını gördüm. Oğuz beni gülerek izlerken şaşkınlıkla ona döndüm.
"Noldu bir şeyim mi bozuldu?" dediğimde daha çok güldü. Gülüşünden öpmek isteyecek kadar çok güzeldi gülüşü.
"Çok güzelsin." dediğinde gözlerim kocaman açıldı. Çünkü bunu o kadar yüksek sesle söyledi ki bir çok yüz bize döndü.
"Teşekkür ederim." diyerek fısıldadığımda elini yanağıma koyup okşadı. Beklemediğim hareketleri ile bozguna uğrarken dışarıda ilk kez böyle bir olduğumuzu fark ettim.
"Anne?" Beni yaşadığım bu utançtan kurtaran kızımla ona döndüm.
"Efendim güzelim." dediğimde yanaklarıma koyduğu elleri ile gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader (+18)
Romance-DÜZENLENİYOR- "Durmalısın..." dediğimde nefesim titredi. Gözlerim zevkten kapandı. Dudaklarım dişlerim altında ezilirken bu durumdan asla rahatsız değildim. "Bir sorun mu var?" diye sorarken işkence ettiği boynumdan ayrıldı. Nefes nefese bana b...