Yumuşak bir zeminde yatıyordum. Üzerimde alışık olduğum takımlar dışında oldukça rahat bir elbise vardı. Kolumun altında bir kol vardı. Yaslı olduğum göğsten tanıdık bir koku geliyordu. Anlıma avuçlarım arasındaki çehrenin sakalları batıyordu. Yüzüm yaslı olduğum göğüsle birlikte düzenli bir şekilde kalkarken kafamı hafifçe kaldırdım. O vardı. Tarih kendini bir anlık gösterdiğinde altı yıl öncesine gitsem de artık o kadın olmadığımı biliyordum. Çekinmeden yüzünü avuçladım. Gözlerim hafifçe dolarken buna engel olamadım. Duygularımı uzun süredir törpülüyordum zaten. Sevdiğim boyutta olan sakallarını oksadım. Hafifçe tebessüm ettiğinde gözlerini açmadı uyanık olduğunu biliyordum. Çünkü az önce saçlarımı okşadığını hissediyordum. Kolunun üzerinde yastıkla temas etmeyen kısımda bir sargı olduğunu fark ettim onun saçlarımı okşadığını düşündüm. Süreli ensemde acı hissetmiştim ama yara biraz daha yukardaydı demek ki ve o kolu ile oranın acımasını engelliyordu.
"Gözlerimi açtığımda rüya olduğunu görmekten çok korkuyorum." diyerek fısıldadığında dolu gözlerle gülümsedim. Cevap vermek için uzunca bir süre bekleyip yüzünü incelemeye devam ettim.
"Bende korkuyordum ama değilmiş." dediğimde baş parmağım alt dudağını okşadı. Gülümsemesi ile hafifçe inceldi. "Kesin rüya." dediğinde zorlukla ona doğru yükseldim. Bacaklarım hala hissizdi. Onlarla hareket etmek çok zordu. Onu hafifçe çekmek zorunda kaldım.
"O halde sana rüya olmadığını göstermeliyim." dediğimde hareketsiz dudaklarına bir öpücük bıraktım. Ama geri çekilmedim. Öylece bekledim. Mavileri hızla açıldığında boştaki eli direk yüzüme gitti. Geri çekmediğim dudaklarımı özlemle öptüğünde ona karşılık verdim. Çok kısa bir süre sonra zorlukla kendini benden ayırdı. Anlını anlıma yasladı ve gözlerime bakarak dudaklarını yaladı.
"Rüya kadar güzelsin. Ve yaşadığın için teşekkür ederim Selin. Kendimi sana affetirmeden sana bir şey olsaydı..." dediğinde dudaklarını parmaklarım ile kapattım. Nefesim düzensiz olmasaydı bunu farklı şekilde yapardım tabi.
"Beni bulduğun için teşekkür ederim." diyerek fısıldadığımda mavilerinin parlayışını izledim. Dudaklarındaki parmaklarımı yanağına koydum.
"Can olmasaydı seni bulamazdım." dediğinde gülümsedim. "Ona da teşekkür etmeliyim o halde." dediğimde gülümsedi. Gözlerini izleyen gözlerimi izledi, gülümseyen dudaklarımı.
"Hala gerçek değilmişsin gibi geliyor. Seni bulduğumu sürekli hayal ettim ama bu kadar güzelini hiç düşünmedim. Yanına uzandığımda beni yataktan atmandan bile korktum." dediğinde bir şey söylemedim. Çünkü bende onun beni bulduğunu hayal etmiştim ama bu kadar güzel bir kavuşma hayal etmemiştim.
" Sana aşığım Selin." dediğinde daha çok gülümsedim. " Seni kırdım ama hepsini telafi... " dediğinde tekrar kapattım dudaklarını.
"İkinci şans..." diyerek fısıldadım sadece. Bu ben değildim. En azından yeni ben değilim içimdeki geçmişe ait Selin'di
Ama aklıma gelenler yeni ben olmamı engelliyordu.
" Herkes kapının önünde seni görmek istiyor." dediğinde gözlerimi onun göreceğini bile bile yumdum. Kafamı göğsüne gömerken kokusunun beni sakinleştirmesini bekledim.
"Eylül?" diyerek sorduğumda bir şeyler olduğunu o da biliyordu. Anladı. Anladığını biliyorum. Kalbi hızlanmıştı.
"Selim daha rahat uyusun diye eve götürdü. Yarın sabah gelir ancak. Ama amcan, Görkem, ablamlar, Can ve babası kapının önünde." dediğinde kızımın rahat uyuyor olmasına gülümsedim.
"Yarın görüşsem?"
"Ne zaman istersen o zaman alırız odaya." dediğinde gözlerimi daha sıkı yumdum. O an onun varlığı bile o dokunuşları hissetmemi engellemedi. Nefesini karnımda hissettiğimde ürperdim. Benim yaşındaki bir kadının bunları böyle hatırlayıp acı çektiğini düşündüm. Peki ya minicik yaşında bunu yaşamak zorunda olan kızlar? Gözümden akan bir yaş tişörtüne düştüğünde kolları beni sıkıca sarıp kendine bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader (+18)
Любовные романы-DÜZENLENİYOR- "Durmalısın..." dediğimde nefesim titredi. Gözlerim zevkten kapandı. Dudaklarım dişlerim altında ezilirken bu durumdan asla rahatsız değildim. "Bir sorun mu var?" diye sorarken işkence ettiği boynumdan ayrıldı. Nefes nefese bana b...
