"Seni öpmesini kıskanmış olmam normal mi?" diye sordum yaşadığım tarifsiz duyguyla. Bana bakıp gülümsedi. Gözlerindeki parlayış gözlerine daha derin bakmaya itiyordu beni. Ama şuan yaşadığım korku bunu engelliyordu.
"O asistanlardan biri. Dosya bırakmaya geldi. Ayrıca herkese öyledir. " dediğinde istemeden gözlerimi devirdim.
"Gördük kız zorla selam verdi bana." dediğimde yanağıma minik bir buse bıraktı.
"Tanımadığı içindir. Ayrıca kıskanınca geriliyorsun ayrı güzel olduğunu fark ettim." söylediği şeyle gözlerimi devirip sinirle güldüm.
"Benim olduğunu herkese duyurmak için kendi haberimi kendim yapacağım ama annen üzülmesin diye yapmıyorum. Dua etsin onlar." dediğimde beni kendine çekip sıkıca sarıldı.
"Abin nerede?" dediğinde birinin arkamda öksürdüğünğ duydum. Abim olduğunu anlayınca Oğuz'dan hafifçe uzaklaştım.
"Abim Selim. Abi bu da Oğuz." dediğimde merakla verecekleri tepkileri bekledim. Abim mesafeli şekilde elini uzattı.
"Avukat Selim Atmaca."dediğinde gülmeden edemedim. Tabi Oğuz bir an duraksadı.
" Doktor Oğuz Yılmaz. " dediğinde tokalaştılar. Oğuz kenara çekilip içeriyi gösterince içeri girip ayakkabılarımı çıkardım ve dolabın bir rafına koydum. Abim de benim gibi yapınca ona gülümsedim. Ciddi durmaya çalışması delice komik geliyordu. Kahkaha atmamaya çalışıyordum.
" Az önce sen bana sevgilim mi dedin?" diye sordu soran Oğuz ' a gülümseyip abimin koluna girdim.
"Acıkmışsınızdır hadi kahvaltı masasına geçelim direk." diyerek mutfağı gösteren Oğuz' a gülümserken abimin kolundan çıkmadan mutfağa girdim.
"Kahveni nasıl içerisin Selim?" diye sordu Oğuz. Abim bir süre sessiz kalınca gerildim. Tma onun yerine ben cevap verecektim ki abim konuştu.
"Sade, sert olsun." dediğine 'sert' diye vurgulamasına gülmeden edemedim. Abim kahvesini asla sade içmezdi. Üç küp şekerin olmadığı bir çayı bile içemezdi.
Ona dönüp göz devirirken oturduğum sandalyeden kalktım. Oğuz tezgahın üzerindeki kahvaltılıkları bar masasının ilerisindeki , büyük ihtimalle abim için açtığı, masanın üzerine taşıdı. Bende yerini bildiğim fincan dolabından üç fincan çıkarıp kahve makinesini çalıştırdım."Bakıyorum eşyaların yerini bilecek kadar çok vakit geçirmişsin burada." diyerek bana bakan abime gülmeden edemedim. Şuan yaptığı sadece kıskançlıktı.
Beni kıskanıyor olamazdı heralde değil mi?
Hayır, hayır olamazdı.
"Biliyorsun abicim hafızam güçlüdür. Geldiğim zaman onu oradan bardak çıkarırken gördüm." dedim biraz yalan söyleyerek. Oğuz yanıma gelip makinedeki cezveyi fincana boşlatırken bana bakıp gülümsedi. Onun bu haline gülüp sade kahvelerden birini ve abim için hazırladığım sütlü şekerli kahveyi alıp masaya ilerledim. Abim bardağını görünce göz devirdi.
" Yapmaya çalıştığın şeyi biliyorum abi. O zaten şuan gergin ayrıca üzerine gitme daha fazla lütfen." dediğimde bana bakıp boğazına kadar iliklediği düğmelerinden birini açtı. Ben onun ve abimin tam arasına otururken onları karşılıklı oturttum.
"Biliyor musun abi Oğuz ilk başta beni tanımadı." dedim ortamın sessizliğini bozmak için. Abim ona bakıp gülerken bende hedefime azıcık da olsa ulaşmış olmanın mutluluğunu yaşıyordum.
"Bunun için hiç sosyal medyayı takip etmiyor ya da televizyon izlemiyor olması gerekiyor." dediğinde tutamadığım kahkahamı bıraktım. Oğuz bana bakarak güldüğünde çekinerek konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader (+18)
Romance-DÜZENLENİYOR- "Durmalısın..." dediğimde nefesim titredi. Gözlerim zevkten kapandı. Dudaklarım dişlerim altında ezilirken bu durumdan asla rahatsız değildim. "Bir sorun mu var?" diye sorarken işkence ettiği boynumdan ayrıldı. Nefes nefese bana b...