O N İ K İ (+18)

686 29 2
                                    

"Hayır anne, ben kendim yerim. Hem bana başkasının yanında böyle davranma demiştim." diyerel elimdeki pizza dilimini almaya çalışan Eylül'e gülüp kendi kestiğim dilimi ağzıma attım.

"Peki küçük hanım. Ayrıca o başkası değil." dedim ne dediğimi fark etmeyerek hafifçe öksürüp boğazıma takılan parçayı yutmaya çalıştım.

"Yani benim arkadaşım." dedim dağıttığım durumu toplama niyetiyle konuşup daha çok dağıtırken.

"Peki anne." diyerek beni taklit eden küçük kızın burnunu sıktım.

"Anne yapma ya. Hem ben sana bir şey soracağım." dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Neden dayımı bırakıp buraya Oğuz abiyle geldik. Biz hiççç dayımsız bir yere gitmezdik ki?" dediğimde ne diyeceğimi bilemeyip sessiz kaldığımda sanki konuşmama süremiz uzatıyormuş gibi peçete alıp ağzımı sildim.

"Çünkü küçük hanım. Seninle tanışmak istedim. " diyerek benim yerime konuşan Oğuz'a baktım.

" Neden ki? " diyerek ona gülümseyerek baktı kızım. Oğuz ise onun bu gülümsemesine şaşkın şaşkın baktı. Bir süre gamzelerinde dolandığında nefesini tuttu sanki.

" Çünkü sürekli senden bahsetmişim farkında olmadan. O da merak etti seni." dediğimde önündeki pizza dilimine uzandı. Oğuz ise kızımı izlemeye devam etti.

"Annen gibi meraklı mısın sende yabancı dillere?" diye sordu karşımda bir anda gözlerini bana kitleyen mavilerin sahibi.

"Evet. İngilizcem zaten Amerika da çok gelişti. Aslında annem almanca öğretmek istedi ama ben Rusça öğrendim. Çünkü annem, babama zorla bir dizi izletmiş ve o dizi Rusça olduğu için bu yabancı dillerle ilgili konuşmuşlar." dediğinde hikayeyi anlatma şekline güldüm.

" Annen babanla ilgili her şeyi anlattı mı sana?" dediğinde hala bakışlarını çekmedi benden. Bana bakarak dinledi Eylül'ü.

" Evet. Her şeyi... Mesela babama ilk aşık olduğunda babama gözlerin ve gamzelerin için aşık oldum demiş. Ve benim gözlerim ve gamzelerim babam gibi. İlk açılan annemmisş. Bana; babanın beni mutlu edebilecek tek erkek olduğu için onu hiç bırakmadım, dedi. Ve babamı sevmeyi hiç bırakmadı. " dediğinde Oğuz'dan bakışlarımı alıp küçük kızıma taşıdım.

"Neden Oğuz abine başka şeyler anlatamıyorsun? Mesela dayının sana öğrettiği şakalardan, dayının sana öğrettiği hikayelerden bahsetmiyorsun?" dediğimde minik elleri ellerimi tuttu.

"Özür dilerim anne. Yine çok konuştum babam hakkında dimi? Ama üzülme tamam mı, ağlama da... Dayımın anlatığı hikayeler anlatacağım. Çok eski zamanlarda... " dinleyemedim. Önümdeki yemeği yapıyormuş gibi yapsamda kızmaya kıyamadığım küçük kızımın söyledikleri ile kalbimin feryadını dinledim. Telefonum çalarken az öncede beri aramalarına dönmediğim abim olduğunu görüp masadan kalktım.

" Efendim." dedim duygusuzca

"Sonunda açtın telefonunu çok korktum Selin."

"Neden korkuyorsun kızımın yanımdayken bir şey yaşamasından mı? Merak etme içip onu kendi haline bırakmıyorum." diyip telefonu kapattım. Kapattığım telefon tekrar çalmaya başladığında sinirden gözlerimi sıkıca kapattım ve derin nefesler almaya koyuldum.

" Bir... " dediğimde karşı taraftan farklı bir ses duyuldu.

" Merhaba Selin Hanım. Ben Arzu Çakal, kadın hastalıkları doktoruyum. Amerika da bir arkadaşım olan doktor George verdi numaranızı ve sizinle ilgilenmem için dosyanızı verdi bana. Eğer tedaviye devam etmek istiyorsanız ki bunca yıl pes etmeden devam ettiğiniz bu tedaviyi bir anda bırakmanız çok kötü olur. Medipol hastanesine bekliyorum. Gelmeden önce aramanız yeterli, hafta içleri her gün beklerim. "dediğinde almaya çalıştığım derin neferlere ara verdim.

Kader  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin