O N B E Ş (+18)

1.2K 27 0
                                        

"Bu haftalık benden, bizden bu kadar. Haftaya görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın sağlıcakla kalın." dediğimde kameramanın eliyle bittiğini gösteren işareti yapmasını bekledim. Çok geçmeden derin bir nefes aldığımda. Hakan elindeki telefonumu koşarak bana getirdi.

"Abiniz arıyor. Reklam arası verdiğimizde de durmadan aradı." Ona teşekkür edip telefon aramasını cevapladım.

"Efendim abi. Yayın şimdi bitti ancak açabildim." dediğimde abim aceleyle konuşmaya başladı.

"Önemli değil Selin. Oğuz yemeğe gelmeyi kabul etti. Sebebini söylemedim ama kabul etti. Sanırım Amerika'ya uçacak yarın. Ondan önce görmek istemiş olmalı." dediğinde odama girmek için merdivenlere yöneldim. Üzerimdekilerden kurtulup eve gitmek istiyordum.

"Eylül nasıl? Kırgın mı bana ya da kızgın mı? Duygularını yansıtmadı sabah. Ve bu durum daha karışık." dedim odaya girdiğimde. Telefonu hopörlere alıp gömleğimi çıkarmaya koyuldum.

"Aslında o da bana seni sordu. Annem ona bir şey söylemediğim için kırgın mı, diye." dediğinde tişörtümü giyip onu merakla dinlemeye devam ettim.

"Bende sana yalan söylediğimiz için üzgünüz, kendinizi suçlu hissediyordur, dedim. Ama sonra konuşmadı. Odaya girip kendine elbise seçmeye çalıştı. Şuan ona doğum gününde aldığın elbise ile saçlarını tarıyor." Tamamen hazır olduğumda odadan çıkıp telefonu kulağıma yasladım.

"Oğuz bu gece onunla tanışıp gitmekten vazgeçmez ve giderse çok üzülür abi. " dedim kızımın acısını hisseder gibi gözlerim dolduğunda.

"Kızını şimdi de bırakıp giderse bu onun hiçbir şeyi hak etmediğini gösterir ve Eylül'ün yaralarını birlikte sararız." dediğinde göremeyeceğini bilsem de tebessüm ettim.

"Tamamdır evde görüşürüz." diyerek arabama bindim. Can'a haber verip vermemek konusunda kendimle çalişsem de en sonunda aramaya karar verdim. Numarası tuşladığımda ilk çalışta açmadı. Genelde ilk çalışlarda açtığı için şimdi açmamasına şaşırdım. Ama yayın daha yeni bitmişti. Belki de müsait değildi. Telefonu yan koltuğa bıraktığımda çalmaya başladı. Yola odaklı olduğum için kim olduğuna bakmadan açtım.

"Alo." dedim kim olduğunu bilmediğim için. Trafikte telefonla konuşmak çok zordu.

"Alo Selin. Nerdesin? Çıktın mı?" dediğinde sesi çok panik olmuş geliyordu. Bende onunla birlikte gerildim.

"Evet. Eve geçmem gerekti. Bir sorun mu var? Sesin çok gergin geliyor?" dediğimde nefes nefese bekledi. Arkadan gelen adım sesleri kesildi.

"Üzgünüm. Sen yayındayken gitmek zorunda kaldım. Dün ki yayında genç yaşta evlendirilen kızın ailesi ve o damat denilen şerefsiz sana dava açmış. Kişiliğe hakaret olarak. Kızla evlendirilen adamın ailesi twitter da sana yönelik nefret paylaşımlarında bulunmuş. Konuyla biz ilgileniyoruz ama ama keşke sende güvenliklerden birini alsaydın yanına. " dediğinde hayatımın normal bir olayı haline gelen bu duruma güldüm.

" Can sakin olur musun? Dava umrumda değil çünkü fikir özgürlüğü adı altında isim vermeden genel bir yargılama yaptım eğer sorun çıkarsa sosyal medyadaki nefret söylemelerini kullanırız. Sakin olur musun?" Sesi beni bile gererken onu sakinleştirmeye çalıştım.

" Sorun dava değil güzelim? Adamın yazdığı twitterler ölüm tehditleriyle dolu. " dediğinde 'güzelim' demesiyle bocaladım.

"Can. Günde kaç kez ölüm tehditi aldığımı biliyor musun? İnan bana alışıyorsun. Şimdi sakin ol yarın polise şikayette bulunurum. Bir şey olursa ilk seni ararım." dediğimde tekrar adım seslerini duydum.

Kader  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin