Zaman benim için nadiren olduğu gibi çok yavaş ilerledi sanki. İlaç tedavisi bacaklarımın iyileşmesi yönünde değiştirildiğinde iki gün daha hastanede kaldım. Çoğunda uyuyordum zaten bu süre içinde.
O hiç yanımdan ayrılmadı.
Odaya ait tekli koltukta uyudu beni rahatsız etmemek için. Eve yatırılma olayı gelince Eylül'ün ısrarı ve Oğuzun mesleğini kullanarak abimi ikna etmesi üzerine Oğuz'un evine gittik. Amcam rahatsızlandığı için yurt dışına Görkem'in çalıştığı hastaneye gitmiş. O yüzden hiçbir şeyden haberi yokmuş. İki haftadır hastanede tedavi görüyormuş. Görkem sorun olmadığını açıklayıp durduğunda pes ettim ve amcam için bu halimle yurt dışına gitmekten vazgeçtim. Bacaklarımı yavaş yavaş hissediyor ama kullanamıyordum hala. Günün çoğunu Oğuz'un bana verdiği odasın yatıp yarım bıraktığım kitabı yazmaya harcıyor geri kalanını da Eylül'e vakit ayırarak harcıyordum.
"Anne. Hadi uyan bu gün yılın son günü. Ayrıca Beliz teyzenin nikahı bugün." Kolumu hafifçe sarsan minik ellerle gözlerimi araladım. İki gündür ilaçların son dozları olduğu için ruh gibiydim. Erken kalkmaya alışık vücudum pes etmişti. Gözlerim ışığa karşı aralanmakta zorlanırken minik dudaklarını yanağımda hissettim.
" Yine ilaçlar seni çok mu yordu annecim?" Anlayışla bana baktığında ona gülümsedim.
"Dün gece siz yormuş olabilir misiniz acaba?"dediğimde odanın kapısının çaldığını duydum. Girmesi için onay verirken onu gördüm. Evde giydiği eşofman takımlarının biri vardı üzerinde ve elinde kahvaltı tepsisi.
" Anne ama çok heyecanlı bir yerde bitti ikinci filmi izlemeseyik nasıl mutlu son olacağını bilebilirdik ki?" Çok bilmiş tavrına gülüp yanağından bir makas alıp yatakta doğruldum. Oğuz elindeki tepsiyi komodine bırakıp doğrulmama yardım etti. Onunla birbirimizi yeniden tanıyor gibiydik. Bana anlayışla yaklaşıyor ben istemeden temas etmiyordu. Gece gördüğüm kabuslar yüzündendi belki de bana dokunamamasının sebebi.
"Anne haklı güzelim onu biraz fazla yorduk gece. Bugün iyi dinlensin de gece uyuyakalmasın." Oğuz'un söylediği şeyle hepimiz kahkaha attık. Çünkü günlerdir akşam dokuzda uyuyakalıyordum. Dün sadece bir saat fazla ayakta kalmıştım ama yorgunluk saatlerce uykusuz kalmışım gibiydi.
" Abim çıktı mı? "dediğimde güldüler.
" Sabah sekizde." Oğuz'un söylediği ile kahkaha attım. Çünkü yeni bir dava ile ilgileniyordu ve müvekkili olduğu kadından çok hoşlanmıştı. Yarın duruşma olduğu için hemen boşanmaları için yardım ediyordu. Öncesinde daha farklıydı onun için hoşlandığı bir kız yoktu takılmalık çok kız vardı. Kızlarda bundan pek rahatsız olmazdı. Ama yurt dışına gittiğimiz de her şey çok değişti. Bir çok kadın onunla yakışlanmak için adım attı ama o hep geri kaldı. Tüm hayatını ben ve Eylül etrafında sınırladı. Böyle bir şey olması evli bir kadın olmasına rağmen beni mutlu ediyordu."Anne hadi ye babam senin için portakal suyu sıktı. Ve komşu teyzeden su böreği aldı." Eylül'ün tepsiyi gösterip sakin sakin anlattığı şeyler onu gülerek izlememi sağlarken söyledikleri kafamda anıları canlandırdı. Abim ve onun ilk tanışması... Kısa bir dalgınlığa esir düştüğümde hemen kendimi topladım. Dizlerime bırakılan tepsiye bakıp Oğuz'a gülümsedim.
"Teşekkür ederim." dediğimde beni gülerken izledi. "Rica ederim asıl ben teşekkür ederim." dediğinde gülüşümü izledi. Onlar beni izlerken önümdeki tepsiye döndüm. Sıcak olduğu üzerindeki dumandan belli olan böreği yemeğe taze sıkılmış portakal suyunu içmeye koyuldum. Onlar beni izlerken en başta bu durum rahatsız edici olsada en sonunda gülüp önümdeki börekten yedirmemle son buldu. Eylül babasına yedirdiğimde kahkaha atıyor kendi yediğinde susuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader (+18)
Romance-DÜZENLENİYOR- "Durmalısın..." dediğimde nefesim titredi. Gözlerim zevkten kapandı. Dudaklarım dişlerim altında ezilirken bu durumdan asla rahatsız değildim. "Bir sorun mu var?" diye sorarken işkence ettiği boynumdan ayrıldı. Nefes nefese bana b...