¬ 6

129 27 21
                                    

wires: 06

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

wires: 06

"Cidden buraya gelmek zorunda mıydık?"

Sınav haftasının bitmesinin üzerinden yalnızca birkaç dakika geçmişken arkadaşım Jiseul beni kolumdan tuttuğu gibi gündüz vakti olmasına rağmen gayet ürkütücü duran bir eve getirmişti. Ev ormanlık alandaydı ve arka bahçeye çıkmaya korkuyordum, ağaca asılı cesetler görmemek için dua ediyor ve arkadaşımı takip ediyordum.

Sanırım okuldan birinin eviydi burası, arkadaşım burayı ezbere biliyormuşçasına salona geçerken onu takip etmek zorunda kaldım. Salonun ortasında kurulu bir çember vardı ve saçma bir oyun oynandığını anlamam zor olmadı.

"Maya, gel hadi."

Şişe çevirmece oyunu ortaokulda kalmamış mıydı? Hatta lisede, daha çocukken oynadığım bir şeydi ve hiçbir eğlencesi yoktu. Başkalarının dürüstlüğü beni zerre ilgilendirmiyordu.

Boş bulduğum bir yere geçip şişenin dönüşünü izlerken etrafa göz atma imkanı buldum, Jiseul'ün konuştuğu kişi ise beni şaşırttı. Telefonumu düşüren çocukla konuşuyordu ve yakın olmalılardı, rahat tavrına ve otoriter havasına bakılırsa onun evine gelmiş olabilirdik. Bu saçma ev gezmesi de onun altından çıkmıştı demek ki, yine saçma sapan işler yani.

Şişe şans eseri benimle onun hizasında durduğunda önümüze içki koyan kıza baktım. Alımlı, minyon denebilecek kumral bir kızdı. Gülümsedi ve masanın etrafını dolaşıp bardakları doldurdu.

"Doğruluk mu cesaret mi?" dedi kalkan kaşlarıyla. Siyah saçları daha özenliydi bu sefer, kollarını rahatça göğsünde birleştirmişti ve gerçekten otorite sağlayan bir havası vardı.

Dudaklarımı ıslattım ve saçımı geriye atıp "Cesaret." dedim, ardından da onun gibi rahat bir pozisyon aldım. Gözüme takılan başka bir şey ise Jiseul'ün onun kolunu tutuyor oluşuydu, çıkıyorlar mıydı?

Çocuk sırıttı ve önce bana, ardından masadakilere baktı. "Kazağını çıkar." dedi yüzünde zerre ifade değişimi olmaksızın.

"Ne?" diye bir tepki verdim, Jiseul'ün kaşları çatıldı ama bir şey demedi, bense neden böyle bir şey dediğini anlamlandıramadım. Masadakiler sessizce bana bakıyorken sırıttım ve başımı iki yana salladım.

Az önce içkileri dolduran kumral kıza döndüm, bana önümdeki bardağı işaret ediyordu. Anında bardağı parmaklarım arasına aldım ve tadı her ne kadar mide bulandırıcı olsa da tek seferde bitirdim. Bardağı sertçe bırakırken şişeyi tekrar çevirmişlerdi ama ben siyah saçlı çocuğa bakıyordum.

Bunu kesinlikle planlamıştı.

O da aynı ifadeyle bana bakarken kaşlarım daha da çatıldı, huzursuz hissediyordum. Ayağa kalkıp lavaboyu bulmak için ayaklandım ve salondan çıktım. Bunu boşuna yapmamıştı ve ben onun kim olduğunu bilmiyordum, kesinlikle kafasında başka şeyler vardı.

İlk denemede lavaboyu bulduğuma sevinirken kapıyı arkamdan kapattım ancak yumuşak bir hareketle birisi buna engel oldu. Hızla arkamı dönerken kapıyı kapatıp kilitleyen ve sırtını da kapıya yaslayan kişiye baktım. Yine aynı kişi.

"Ne istiyorsun benden?" dedim bir adım geri giderken. Bu korktuğum için değil aramızda mesafe kalmadığı içindi. Kazağı vücudunu sıkıca sarıyorken kollarını az önceki gibi göğsünde birleştirdi ve bu kaslarının gerilmesini sağladı.

"Hiçbir şey."

"Eğer soyunmamı falan istiyorsan bunu yatak odanda yapabilirim, amacın ne?" Elbette ki amacı bambaşkaydı ve benim aklıma hiçbir şey gelmiyordu. "Kolların." dedi bana yaklaşıp.

"Kolların ve vücudun."

"Ne saçmalıyorsun?" Derin bir nefes alıp saçlarımı geriye attım ve gerilen suratımla ona baktım. Kesinlikle psikolojik sorunları olan manyağın tekiydi.

"Kollarındaki ve vücudundaki izleri görmek istiyorum."

Başımdan aşağı kaynar sular dökülürken ve ben şaşkınlıktan omuzlarımın düşmesine izin verirken yutkundum. Biliyordu. Beni biliyor ve tanıyordu.

"Ve ben sana hiçbir şey göstermeyeceğim." dedim hararetle. Jiseul ile alakası neydi, bu bir karmaşaydı ama beni biliyor olması beni hiç iyi hissettirmiyordu.

Sırıttı ve kapının kilidini açtı, ardından beni baştan aşağı süzdü. "Bir gün o yaraları görmek için kıyafetlerini bizzat kendim çıkaracağım."

***

jiseulü cok sevıyorum en sevdıgım karakterım olabılır ama burda bıraz kotu karakter kusura bakmiceniz artık, ha bir de jiseul kafamda jaeminle o kadar bütünleşmiş ki jeno ve jiseul'ü manit olarak yan yana düşününce kusasım geliyo (kesinlikle sweater weather'a atif yapmıyorum)

WiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin