¬ 23

89 26 10
                                    

wires: 23

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

wires: 23

Saatin kaç olduğunu bile bilmiyordum.

Akşam şu garip hesaba yazmıştım ve sonra dolaptaki son içki şişesini de bitirip uyumayı beklemiştim ancak uyuyamamıştım. Uyanalı daha yarım saat oluyordu ve uyuduğumda saat altıya geliyordu, yani iki saatlik uykuyla ayaktaydım ve kafam hala fifti fiftiyfi. Etrafta uçuşan kuşları görebiliyordum ve metronun bu saatte bu kadar kalabalık olması kuşların can çekişmesini sağlıyordu.

Kendi kendime oflayarak başımı dayadığım yerden kaldırdım ve cebimden telefonumu çıkarttım. Jeno'nun profiline girerken garip hissediyordum, bunu neden yaptığımı da bilmiyordum ama kendime engel olamadım. Son görülmesi dün geceyi, hayır, üç saat önceyi gösteriyordu. Benden önce uyumuş olmalıydı.

Metro durduğunda başımı kaldırıp hangi durakta olduğumuza baktım. Burada inip okula beş dakika yürüyebilirdim, bu sayede kafam biraz yerine gelmiş olurdu. Metrodan inip merdivenleri çıkarken yine kar yağıyordu. Uzun çizmelerim topuğuna kadar kara batmıştı, hava da buz gibiydi. Ellerimi cebime koyup okula doğru yürümeye başladım.

İki gecedir aklıma Jiseul geliyordu, ona ihanet etmiş gibi hissediyordum. Jeno'yla öpüştüğümüz günün akşamında Jaemin bana Jiseul'ün ilacını getirmişti, ona vermeyeceğimi bildiği halde getirmesi komiğime gitmişti ama bir şey dememiştim. İlaç çantamda duruyordu ve çıkartmaya üşenmiştim. Okula gidip bunu kafasına atmak istiyordum. İç çektim ve kaldırıma çıktım. Arabalar yanımdan vızır vızır geçiyordu, arabaları izlerken bir anda Jeno'nun arabası da yanımdan geçti ve ilerideki park alanına doğru ilerledi. Onunla denk gelmeden okula girmemin bir yolu yok muydu?

Adımlarımı hızlandırıp giriş kapısına yaklaşırken Jeno arabadan inmişti. Ondan kaçması gereken ben değildim ve biz yetişkin insanlardık, aramızda böyle şeyler olabilirdi ama eski arkadaşımla sevgili olması durumu karmaşıklaştırıyordu. Jeno kapıya yaklaştıkça ben daha da hızlanıyordum ve en sonunda kapıya vardım ancak Jeno hemen arkamdaydı, ikimiz de birbirimize bakmadık. 

Ondan önce davranıp okula girdim ve aynı hızda ilerledim ama beklemediğim bir şey oldu. Ani bir şekilde bacağıma vuran ağrı ile duraksamak zorunda kaldım, inleyerek bacağımı tuttum ve dengemi kaybetmek üzereyken düşmekten son anda kurtuldum. Jeno belimden tutmuştu ve dengemi sağlıyordu. 

Başımı kaldırıp ona bakarken dişimi sıkmak zorunda kaldım, neden böylesine bir ağrı vurduğunu anlamamıştım. Son günlerde ilaç da almamıştım, yan etki yapacak hiçbir şey yoktu. Jeno beni umursamadan doğrulmamı sağladı. ''Giymişsin ayağına kafam kadar topuklu, düşeceksin göreceksin gününü, kafan yarılınca sorarım ben sana.''

''Kafan kadar mı?'' dedim kendimi tutamayarak. Başımı eğdim ve ayaklarıma baktım. Maksimum beş santimetreydi ve asla uzun değildi. Jeno elini belimden çekerken bacağıma masaj yaptım ve ondan uzaklaştım. Onunla topuk kavgası yapmayacaktım. ''Her neyse,'' diye mırıldandım yavaşça yürümeye başlarken. Jeno umarım ki arkamdan gelmiyordu.

Jiseul'ü aradı gözlerim. Okulun önünde oturuyordu, kapının önüne koydukları oturaklardan birindeydi ve sanırım Jeno'yu bekliyordu. Yanına ilerlemeye başladım. İlacını ona verecek ve onunla sonsuza kadar iletişimimi kesecektim. Zaten bacağım ağrıyordu ve başım zonkluyordu, o kadar içmemem lazımdı.

Jiseul'ün yanına vardığımda beni fark etmesi uzun sürdü, elimi çantama attım ve silindir şeklindeki kutuyu kucağına attım. ''İlacın. Üretimi olmayan var ya, o.''

''Neden-'' diye konuşsa da elimi kaldırdım ve susmasını sağladım. ''Günde iki defa kullanacaksın, işe yaramazsa çöpe atarsın.'' Ardıma bile bakmadan okula girerken adımlarım gerçekten yavaştı, bacağımı hissetmemeye başlıyordum. Jeno'nun hemen arkamda olduğunu camın yansımasından gördüm. 

Jiseul'ün yanına gelmişti, nefes nefese kalmıştı. Onları dinlemek istedim ama bunu yapamazdım, o kadar da değildi yani. Aksine Jeno benim duyabileceğim bir tonda konuşmuş ve beni şok eden o iki kelimeyi sıralamıştı.

''Jiseul, ayrılalım.''

''

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
WiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin