wires: 17
Lee Jeno arabasını evimin önüne çektiğinde saat yediye çeyrek vardı ve ben kapının önünde dikiliyordum. Ayağımdaki kalın çizmelerim beni sıcak tutamıyordu ve soğuktan buz kesmek üzereydim.
Jeno camı açtı ve başını uzatıp bana baktı, hızlı adımlarla açtığı kapıya ilerledim ve ön koltuğa bindim. Onunla konuşmak istemiyordum, onunla yan yana bile olmak istemiyordum ancak kendimi bu suçlu konumundan kurtarıp gitmek istiyordum. Benim o evle bir işim kalmamıştı ve Jeno da bunu görsün istiyordum.
Üstelik beni öpmesi hâlâ kafamda yer edinen bir şeydi. Aklımdan silip atamıyordum. Neden o an ona tokat atmadığımı ya da bağırmadığımı düşündüm ama mantıklı bir sebep bulamadım.
"Nereden gideceğiz?"
"Merkeze varmadan önceki ilk sağ." diye mırıldandım ellerimi cebimden çıkarmazken. Jeno bana baktı ancak bir şey demeden hızla önüne döndü. Onunla göz göze gelme düşüncesi bile sinirimi bozuyordu.
"Jiseul senin adına benden özür diledi." Güldüm. Jiseul tırlatmış kızın tekiydi. İyi ki okulda denk gelmiyorduk yoksa kalbini çok fena kırardım.
"Özür mü? Sokak ortasında beni çekip öpen sendin hatırlatırım, bir de bu özrü kabul mü ettin?"
Jeno direksiyonu sıkıca kavradı ve geriye yaslanarak rahat bir biçimde direksiyonu sağa kırdı. "Kabul ettiğimi söylemedim."
"Ne bok yedin o zaman?"
"Sinirlenince ağzın bozuluyor senin, iki kez deneyimledim." Dilimi dişlerim arasına alarak hafifçe ısırdım ve gözlerimi kapattım. Jeno benim sabrımı sınıyordu. Sırıtması asabımı ciddi derecede zedeliyordu.
"Onunla artık arkadaş değiliz, yani benim hakkımda konuşursa susturursan sevinirim. İsmini duymak bile midemi bulandırıyor artık."
Jeno sessiz kaldı, parmağımla işaret ettiğim yere ilerlerken beş dakikalık yolculuğumuzun da sonuna gelmiştik. Tabi bunun beş dakika olmasında yolların boş olmasının da etkisi vardı.
Jeno arabayı durdurduğunda ondan önce davranıp arabadan indim. Şehrin alt kesimleri çok daha soğuktu ve zaten üşüyen bedenim artık tamamen donmuştu. Hiçbir uzvumu hissetmiyorum. Başımdaki bereyle beraber kahküllerimi düzelttim.
Jeno bana yetişip yanımda durduğunda başımı çevirip ona baktım. Boynunda gri atkısı vardı, uzun siyah saçları sabahki gibi özenli duruyordu. Tutanlar alnının iki yanından dökülüyordu ve ensesindeki saçlar uzamaya başlamıştı. Siyah kısa ceketi ise ince gibiydi ama modu yerinde olduğuna göre üşümüyordu.
"İki tane kural var." dedim zile basmadan önce.
"Birincisi, oradaki insanlar hakkında hiçbir şey soramazsın, özellikle de onların yanındayken."
Jeno kaşlarını çatar gibi oldu ama yine de devam ettim. "Ve ikincisi, kimseye bir şey söylemeyeceksin. Eğer herhangi bir şey duyarsam senden bilirim."
Jeno başını salladı, gerçekten meraklı gözüküyordu. Kapı açıldı ve içeri geçtik.
Umarım ona güvendiğime pişman olmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wires
Fanfiction𝐦𝐚𝐲𝐚: en azından ortak bir noktamız var. 𝐰𝐢𝐫𝐞𝐬: neymiş o? 𝐦𝐚𝐲𝐚: eğer benim ne iş yaptığımı biliyorsan sen de kurtulamazsın. 𝐦𝐚𝐲𝐚: benden bir farkın yokmuş demek ki. 𝐦𝐚𝐲𝐚: oyun başladı, iyi olan kazansın. © jieiee | lee jeno +...