¬ 45 : son

134 32 21
                                    

wires: 45

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

wires: 45

Birisi vardı ve bana her şeye değer olduğumu söylüyordu. Bunu duymak için her şeyi yapabilirdim. 

Yaralarım gözle görülür bir şekilde azalmıştı, bunda ilaçların etkisi olsa da Jeno'nun da psikolojik olarak sağladığı destek vardı tabi. Bunu asla inkar edemezdim ama artık aynaya ve bedenime daha rahat bir şekilde bakabilmem, ister istemez kendime olan tutumumu bile değiştiriyordu.

Merdivenleri inerken son derece hızlıydım, ayağımdaki kafam kadar topuklu botları umursamadan ikili ikili iniyordum. Jeno gelmiş olmalıydı, daha fazla bekletmek istemiyordum. Öğle arası olduğu için etraf çok kalabalıktı ve korkuluklardan tutunmasam kesinlikle düşüp kafamı yarardım.

Dış kapıya vardım ve önüme gelen siyah saçlarımı arkaya atıp büyük demir kapıyı açtım. Hava düne göre daha açıktı, daha güzeldi ve bahar geliyordu. Ilık hava yüzüme vururken merdivenlere yaklaştım ve büyük ağacın altındaki Jeno'yu gördüm. Telefonuyla uğraşıyordu. Yüzümde onu görür görmez aptal bir gülümseme belirdi, koşarak ona doğru yaklaştım ve başını bana çevirdiği anda kollarımı boynuna sardım.

''Yavaş ol be, düşecektim az kalsın.'' Jeno sendeleyerek dengesini sağladığında elleri belimi buldu, bedenimi hafifçe geri çektiğimde gülümsüyordu. ''Bugün bir mutlu gibisin?'' dedi kaşlarını kaldırarak. Omuz silktim ve ellerimi omuzlarına indirdim. ''Mutlu olmayayım mı?''

''Ol tabi de, alışık değilim bu sevgi pıtırcığı tavırlarına.'' Jeno gülerek konuştuğunda gülümsedim ve ellerimi saçlarına daldırarak uzun siyah saçlarını düzelttim, kaşlarının üzerine inen saçları kenara çektim. Üzerinde mavi bir gömlek vardı, çantası ve ceketi yerdeydi. ''Oturalım mı?'' dediğimde kaşlarını çattı. ''Yemek yemeyecek miyiz?''

''Doğru ya, unuttum onu.'' Jeno bana gülerek eğildi ve yerden eşyalarını aldı, ben onu izlerken o gereksiz bir şekilde yavaş hareket ediyordu. Etrafı incelemeye bırakıp tamamen ona döndüğümde tam karşıma dikilmişti. ''Hadi gidelim.'' dedim ve uzanıp sağ elimi sol eline geçirdim. Ilık bedeni artık üşümeyen bedenimde elektrikler yaratmıyordu ama kesinlikle çok iyi hissettiriyordu, midemdeki ve bedenimdeki huzur ölçülemeyecek kadar büyüktü.

Jeno'yu peşimden sürüklerken konuşmadı, ben de bir şey demedim. İlk hedefim karnımı doyurmaktı. Jeno bana yetişip elimi daha sıkı kavrarken gülümsememe engel olmak için yanağımın içini ısırdım. ''Ne o, çok hoşuna gitti herhalde?''

''Sus Jeno, çok açım.'' Jeno güldü ve bir anda durdu. Ben de ona baktım. Bahçeden çıkmamıza birkaç adım kalmıştı ve neden durduğumuzu anlayamadım ancak Jeno'nun gözleri arkama kaydığında ve gülümsediğinde kaşlarımı çatmama engel olamadım.

Hızla arkamı dönüp baktığı yere bakarken Dae'nin sırtında kocaman bir çanta ve üzerinde okul forması ile beraber buraya koştuğunu gördüm. Arkasından Johnny geliyordu, Dae kollarını iki yana açmıştı ve siyah saçları dağılmıştı.

''Maya abla!'' Dae eğildiğim anda kucağıma atladı, ince kollarını boynuma dolarken kendime engel olmak istedim ama çok zordu. Bir çocuğun okula gittiğini görmüştüm, çok kez görmüştüm ama ilk defa buna olumlu bir yönde sebep olmuştum. Kalbim hızlanmaya başladı, Dae'nin minik bedenini kucaklarken kalbim ağzımda atıyordu.

''Lütfen acele edin, Dae ilk okul gününe geç kalmamalı.'' Johnny gülerek konuştuğunda gözlerimi sımsıkı kapattım, ağlamamalıydım. Bunun için o kadar acı çektiysem bu, her şeye değerdi. 

''Maya abla, niye ağlıyorsun?'' Dae geri çekilip küçük parmaklarıyla yüzüme dokunduğunda güldüm ve gözlerimi sildim. ''Hayır, ağlamıyorum. Sadece okula gittiğini görmek beni mutlu etti.''

''Jaemin abi ve bu abi,'' derken parmağıyla arkamdaki Jeno'yu gösterdi. ''Bana bir sürü defter aldılar, renkli renkli kalem aldılar. Hepsi mavi renk!'' Dae sevinçle yerinde zıpladığında başımı çevirip yanıma diz çökmüş olan Jeno'yla göz göze geldim. Gülümsüyordu, uzanıp Dae'yi kucakladı ve bana baktı. Dudaklarında asılı kalan gülümseme beni o kadar iyi hissettirdi ki bunun tarifi yoktu, kesinlikle anlatılamazdı.

Ben dolu gözlerimle ikisine bakarken Tanrı'ya bir kez daha şükretmem gerektiğini anladım, her ne olursa olsun Lee Jeno beni mutlu etmeyi başarıyordu ve yaralarım iyileşiyordu. Lee Jeno bende ve hayatımdaki çoğu şeyi değiştirmişti ve ben, onu kendimden bile çok seviyordum.

 Lee Jeno bende ve hayatımdaki çoğu şeyi değiştirmişti ve ben, onu kendimden bile çok seviyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

buraya kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim. yeni bir jaemin fici yayınladım, bakarsanız çok sevinirim (prim) 😄

bu dünyayı çocuklar için cok daha yaşanabilir bir hale getirmek dileği ile 💛🌕

jieiee
120523


WiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin