wires: 35
''Sonunda gelebildin.''
Jeno kapıyı homurdanarak açtığında içimdeki göz devirme isteğine engel olamadım. Anca gelmiştim, evi zaten uzakta ve yeterince ürkütücüydü. Bu eve ilk gelişimde bana dediği şeyler hâlâ aklımdaydı ve neden gelmiştim hiçbir fikrim yoktu. Ya da sadece eğlence istemiştim.
Jeno beni doğrudan mutfağa doğru çekiştirirken ona karşı çıkmadım. Üzerinde siyah bir pantolon ve siyah boğazlı bir kazak vardı. Saçları son görüşümden bu yana biraz daha uzamıştı. Ona karşı nasıl davranmam gerektiğini bile bilmiyordum, durduk yere sarılması bile içimi kıpıpr kıpır yapmıştı.
''Cidden brokoli mi yiyeceğim?'' diyerek ceketimi çıkardım ve sandalyenin arkasına astım, Jeno çatık kaşlarıyla bana dönmüştü bile. ''Evet? Sana yapacağım şeyi söylemiştim.''
Ocağın önündeki Jeno'nun yanına ilerlemeye başladım. Hayır, kendime engel olmam ve bu anormal heriften uzak durmam gerekiyordu ama ben o kadar gamsız ve laf anlamayan biriydim ki bunu yapmamaya yemin etmiştim sanki. Karnım acıkmıştı ama brokoli yapacağını kesinlikle tahmin etmemiş, dalga geçtiğini düşünmüştüm.
Jeno sırıttı, başını bana çevirdi ve ellerini tezgahın kenarına koydu. Hafifçe zıplayıp boş olan tezgaha kolaylıkla oturdum ve Jeno kısa bir an beni süzdü. ''Yapacağım başka bir şeyi de hatırlıyor musun?''
Yanaklarımın ısındığını, onun da sırıttığını fark etmemem imkansızdı. Elbette hatırlıyordum, sapık gibi banyoya daldığında dediği şey çok net aklımdaydı. Jeno sağa kayıp tam karşımda durduğunda gülümsedim. ''Hafıza kaybı yaşıyorum galiba, hatırlamıyorum.''
''Hatırlatmamı ister misin?''
Yüz ifadesindeki muziplik mideme kocaman bir tekme yemişim gibi hissettirdi. İstemsizce yüzümü buruşturduğumda Jeno güldü, gülmesi bir süre sonra kahkahaya dönüştü ve iki yanıma koyduğu ellerini yukarı kaydırıp yüzüme çıkardı. ''Tamam, bir daha böyle bir şey demeyeceğim. Ama yüzün küçülmüş ve gerçekten yemek yemen gerekiyor. Üstelik artık ilaç kullanmayacağına göre biraz güçlenmen lazım.''
Jeno ellerini yüzümden ayırdı, içimdeki garip hisle birlikte onu izlemeye devam ettim. Üst dolaptan iki tabak çıkarırken düşüncelerime engel olamıyordum. Açık açık dile getirmese de beni düşünüyordu ve bana karşı olan bu insani davranışları içimi hoş ediyordu. İlk tanıştığımızdaki tavırları o kadar yabanim ve iticiydi ki şimdiki haline sadece gülümseyerek bakıyordum.
''Yüzüm eskidi Maya. Şuradan kalk da yemek yiyelim.''
''Özür dilerim ama cidden yemek yemek istemiyorum. Makarna bile daha cazip şu an.'' Jeno ofladı, tabağa fazlaca brokoli koydu ve tabağı bana uzattı. ''İnanır mısın, evde sadece brokoli var. Şimdi otur ve bunu ye.''
''Bunu yiyince elime ne geçecek merak ediyorum. Bence aşırı gereksiz bir şey bence bu şey.''
Jeno kendi tabağına da yemek koydu, ben aşağı inip masaya doğru ilerlerken Jeno da karşıma oturdu. Masa çok büyük değildi ancak aramızda mesafe vardı. Siyah kazağının kollarını yukarı sıyırdı ve sandalyesini çekip karşıma geçti. ''İlla ağzına mı tıkayım Maya? Ye işte.''
''Kokusu bile midemi bulandırıyor Jeno.''
''Bir anlaşma yapalım o zaman.'' Hızlıca başımı salladım çünkü bu yemeği yemek istemiyordum, eğer sonunda para ödülü falan varsa tek kaşıkta bu tabağın hepsini yerdim. Jeno bir süre düşündü ve bana döndü. Yüzünde aynı sırıtış vardı.
''Eğer bu yemekten yersen istediğin her şeyi yapabilirsin.''
Kaşlarım çatıldı. ''Her şeyi?''
''Bu evde istediğin her şeyi yapabilirsin, bir gün boyunca emrinde olacağım ama tek istediğim bu yemeği yemen.''
''Bu çok büyük bir şey değil mi? Ya bir gün boyunca seni kişisel asistanım ve şoförüm olarak kullanırsam?'' Jeno dediğime güldü ve masanın ortasındaki salataya uzandı. ''Bundan şeref duyarım.''
''Pekâlâ.'' dedim omuz silkerken. ''Sanırım bunu başarabilirim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wires
Fanfiction𝐦𝐚𝐲𝐚: en azından ortak bir noktamız var. 𝐰𝐢𝐫𝐞𝐬: neymiş o? 𝐦𝐚𝐲𝐚: eğer benim ne iş yaptığımı biliyorsan sen de kurtulamazsın. 𝐦𝐚𝐲𝐚: benden bir farkın yokmuş demek ki. 𝐦𝐚𝐲𝐚: oyun başladı, iyi olan kazansın. © jieiee | lee jeno +...