wires: 20
Jeno'nun açtığı müzik kısık bir tonda arkada çalarken trafiğe takılmıştık. Beş dakikada gittiğimiz yolun yarısını daha on beş dakikada gidememiştik. Benim ellerim dizlerimde, Jeno'nun elleriyse direksiyondaydı. Çıktığımızdan beri konuşmamıştı ve sessizdi. Kırmızı ışığa yaklaştığımızda araba yavaşlamaya başladı.
''Akşam işin var mı?'' dedi, gözleri yoldaydı. Önce başımı sallayıp onu reddettim ancak görmeyeceği için dudaklarımı araladım. ''Hayır.''
''Bir yere oturalım mı?'' Amacını anlamasam da ona onay verdim. Tahmin ettiğim gibi bir şeyleri soracak, daha da üsteleyecekti. Şu an duruma bakınca bunları kimseye söylemeyeceğini düşünüyordum, söylese de eline bir şey geçmezdi ancak sırf arkadaşımla aramı bozacağını bildiği halde sokak ortasında beni öpen birinden her şeyi beklerdim.
Yeşil ışıkta geçip nehre doğru yol almaya başladığımızda midem ağrımaya başlamıştı. Başımdan beremi çıkarttım ve saçlarımı düzelttim ardından uzanıp radyoyu kapattım. ''Başım ağrıdı.'' diye açıklama yaptım kısaca. Nehre geldiğimizde boştu, kimse yoktu. Nehrin yanındaki kafe açıktı ancak tıklım tıklımdı, oraya gidemezdik. Jeno arabayı kenara çekerken karşıdaki bankı gördüm. Direkt olarak şehre bakıyordu. Jeno da orayı gözüne kestirmiş olmalı ki beraber arabadan indiğimizde oraya ilerledi.
Jeno önden, ben de ellerim cebimde bir şekilde arkasından giderken sessizdim. Diyeceği şeyleri merak ediyordum çünkü gerçekten sessizdi, onu hiç bu kadar düşünceli görmemiştim. O bankın sağ tarafına, ben de sol tarafına geçtim. Ellerini cebinden çıkartmadı. Bir süre sessiz kaldı.
''Neden bunu yapıyorsun?'' diye sordu bir anda, sessizliği bozması kısa sürmüştü. Çatık kaşları düzelmedi, hâlâ karşıya bakıyordu. ''Neyi?'' dedim ben de, neyden bahsettiğini anlamam uzun sürmüştü.
''Vücuduna zaten yeteri kadar zarar veriyorken bir de sigara içiyorsun, yemek yemiyorsun. Çevrende arkadaşın kalmadı ve halinden memnunsun, çok garip.''
''Bilmem.'' dedim omuz silkerek. Anlaşılan Jeno bir süre beni izlemişti, hakkımda çıkarımlar yapmıştı çünkü ben etrafta çok dolanmazdım. İnsanların gözü önünde olmak ya da olmamak benim için hiçbir şey değiştirmiyordu.
''Peki sen? Jiseul'ü seviyor musun gerçekten? Sevgilicilik oyunu oynamaya devam mı edeceksiniz?''
''Bilmem.'' dedi o da beni taklit ederek. Başını bana çevirmesi kısa sürdü. Soğuktan dudakları kızarmıştı ve yüzünün buz kestiğine emindim. Elimdeki bereyi sıkıca tuttum ve ona baktım. Gözleri garip bakıyordu. Son yarım saattir garipti, belki de gerçekten pişman olmuştu söylediklerine. Kara gözleri bir o kadar parlak, parlak olduğu kadar boştu da. Hiçbir duygu hissetmediğine emindim.
Rüzgar yüzümüze çarparken kendime engel olamadım, uzanıp elimdeki bereyi başına çevirdim. Jeno ise tepki vermedi, yandan bir gülüş attı. ''Bazı şeylerin üstünü böyle kapatıyorsun demek?'' dedi başını eğerken. ''Eğer en başından söyleseydin sana o kadar laf söylemezdim. Arkadaşınla da aranı bozmazdım.''
''Takma ya,'' dedim gülerek, gevşemiştim. Jeno ses tonuma şaşırmış olmalı ki başını kaldırıp bana baktı, bir yandan da bereyi düzeltti. ''Olacağı varmış. Çok üzülmedim.''
Sonra konuşmadık. Bir süre daha sessiz kaldık. İkimiz de karşıyı izlerken şehir sessizliğe büründü. Ellerime düşen kar tanelerini fark etmem uzun sürmüştü. Başımı sağa çevirip Jeno'ya baktığımda zaten bana bakıyor olduğunu gördüm. ''Baksana, kar yağıyor.''
Sadece başını salladı. Saçlarıma düşüyordu taneler, büyük ve sıklardı. Yer çok geçmeden bembeyaz oldu. Ben gülümseyerek yağan kara bakarken Jeno'nun bana yaklaştığını hissettim.
''Bir şey yapsam,'' dedi yutkunarak. Başındaki bereyle tatlı gözüküyordu. Ona baktım. ''Bana kızar mısın?''
Güldüm ve sallanarak ona hafifçe omuz attım. ''Zaten sinirimi bozuyorsun, artık sana daha ne kadar kızabilirim bilmiyorum.'' Ona gıcık olduğum apaçık bir gerçekti, şu an ona yakın davranmamın tek sebebi burada kimse olmayışıydı. Yarın sabah hâlâ ona gıcık olmuş bir şekilde uyanacaktım. Sadece etraf sessizdi ve kar yağıyordu, tek fark buydu.
Jeno elini yüzüme çıkardığında irkildim. Eli çok soğuktu, teni üşüyordu. Sağ eli yüzümü kavrarken beni hafifçe kendine doğru çekti ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wires
Fanfiction𝐦𝐚𝐲𝐚: en azından ortak bir noktamız var. 𝐰𝐢𝐫𝐞𝐬: neymiş o? 𝐦𝐚𝐲𝐚: eğer benim ne iş yaptığımı biliyorsan sen de kurtulamazsın. 𝐦𝐚𝐲𝐚: benden bir farkın yokmuş demek ki. 𝐦𝐚𝐲𝐚: oyun başladı, iyi olan kazansın. © jieiee | lee jeno +...