¬ 10

104 28 23
                                    

wires: 10

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

wires: 10

Jeno denen çocuğun dediği kafeye gitmek için hazırlanmak, sanırım sandığımdan çok daha büyük bir işti.

Benimle tek mi konuşacaktı bilmiyordum ama içimde böyle bir his yoktu, sanki aklında başka şeyler varmış gibiydi. İç sesime asla güvenemiyordum ama bu düşünce kafamda oldukça sadece eşofman giyip gitmek istiyordum.

Dolabımdan kırık beyaz bir kazak çıkarıp boğazımı örttüğüne sevinirken altına da kahverengi bol pantolonumu giydim. Siyah çizmelerimi giyme kararı aldım ve saçımı salık bırakıp dalga dalga sırtıma dökülmesini izledim. Bunu seviyordum.

Hazırlanıp birkaç dakika içinde evden çıktığımda şemsiye aldığım için kendimi iki kat daha şanslı hissettim. Metro durağına doğru yürürken elimdeki telefondan Artemis'in konumuna bakıyordum. Yürüme mesafemdeydi, metroya gitmeme gerek yoktu. Fikrimi değiştirip konumu takip ederken ekranım hâlâ kırık olduğu için sinirliydim. Bunu ona söylemeli ve yaptırmasını istemeliydim.

On beş dakika sonra sade bir tabela ile ismini belli eden kafeye baktım, yağmur çiselemeye başlamıştı. Ayaklarımı kapının önündeki paspasa sildim ve şemsiyemi kapatıp içeri girdim. İçerisi kahve tonlarında dizayn edilmişti ve Jeno da orta kısımdaki masalardan birinde oturuyordu. Üzerindeki yeşil kazağı ile altındaki mavi kotu güzeldi, saçları zaten onda ilgimi çeken ilk şeydi.

Yanına ilerleyip karşısındaki sandalyeye oturdum ve ona baktım, kabanımı yandaki sandalyeye asarken başını kaldırıp bana baktı. Hafifçe gülümsediğini görür gibi oldum ama yine de bir şey demeyip kollarımı masaya yasladım.

"Ee, ne yiyeceğiz?"

"İkimize de kahve sipariş etmiştim." dedi telefonu masaya bırakırken. Telefonuna bakıp başımı sallarken umarım ki çok kötü gözükmüyordum. Kahve içmek zorundaydım, uyku tutmasa bile içmek zorundaydım ve buna laf edeceğini biliyordum. Yaralardan konu açacağını biliyordum.

Ve bunu bilerek yaptığını tahmin etmek zor değildi. Fırsatçı it.

Ben boş boş etrafa bakarken kahveler geldi, istemeyerek de olsa uzanıp bardağı aldım ve arkama yaslanıp ona baktım. Beni çağıran o olduğuna göre konuşmayı başlatması gereken kişi de oydu. Kusura bakmasın artık.

"Ee?" dedim kahveden bir yudum alıp. Sandığımdan fazla acıydı ve bunu içmek kesinlikle bana iyi gelmeyecekti.

"Ne ee?"

"Beni kahve içmeye çağırmadın herhalde, konuş ne konuşacaksan."

"Aslında tam da onun için çağırdım." dedi sırıtarak. Kahvemi masaya bırakırken benim sinirim bozulmaya başlıyordu ve zeka seviyesi kardeşiminkinden farksız olan bu herife katlanmak saniyeler geçtikçe zorlaşıyordu.

En azından elime bir fırsat geçmişti, hem kahve içmek için bahanem kalmazdı. "Peki." dedim ayağa kalkarken ve sandalyenin arkasına asılı olan kabanımı alıp giydim. Sessizce bana bakıyordu. "Sohbet etmek sevdiğim bir şey değil, kusura bakmazsın artık."

"İlgini çekemedim mi?" dedi arkasına yaslanırken. Ses tonundaki gevşeklik beni sinir ederken başımı ona çevirmek zorunda kalmıştım. Ne demeye çalıştığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve bu beni sinir ediyordu. Ellerim masanın üzerindeki telefonuna uzanırken gözlerimi kapattım. Kendince oyun oynuyordu. ''Seninle gerçekten uğraşmayacağım.''

''Jiseul ile çıkıyoruz.'' dedi yüzü daha düz bir ifade alırken, ben öylece ayakta dikiliyordum ve ne demeye çalıştığını hâlâ anlamamıştım. Ben bunu zaten biliyordum ki.

''Biliyorum.''

''Arkadaşının yediğin haltlardan haberi var mı?''

''Ne demek bu?'' Kaşlarım çatıldı, yerime otururken avucumun içindeki telefonu sıkma ihtiyacı hissettim. Jeno ise omuz silkti. ''Bilmem.''

''Ne istediğini açıkça söyle.'' Gerçekten sinirlenmiştim, beni alttan alttan tehdit mi ediyordu kendince? Seul'le çıkması zerre umrumda değildi ama tehdit etmesi beni sinirlendirmişti. Seul şu an umrumda bile değildi ve ilişkilerini asla gerçekçi bulmuyordum.

Jeno saçlarını düzeltti birkaç saniye, resmen vakit harcıyor ve bundan zevk alıyordu. İç çekti ve kollarını yine göğsünde birleştirdi. Sırıttı ve gözlerini kısarak bana baktı.

''Beni o eve götürmeni istiyorum.''

''

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
WiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin