¬ 8

114 24 35
                                    

wires: 08

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

wires: 08

Jeno'nun siyah aracı altımızda yavaşça kayarken başım gerçekten ağrıyordu.

Ön koltuğa oturmamı söyleyip ısıyı yüzüme doğru ayarlarken yanaklarım alev almıştı. Ara ara ona bakıp kafamdaki cümleleri toparlıyordum ama bunu fark etmişti. Direksiyonu sıkıca kavrayıp sinyal verdi ve ben yapsam elim ayağım birbirine karışacak bir şekilde direksiyonu ustaca sağa çevirdi ama bu sadece hoş gözüktü gözüme.

"Ne diyeceksen de."

"Beni nereden tanıyorsun?" dedim kurumuş dudaklarımı ıslatma gereği duyarken. Jeno'nun yüzü dümdüzdü ve sorduğum soruyla beraber hiçbir değişiklik olmadı.

"Neden merak ediyorsun?"

"Yaralardan bahsettin." dedim istemsizce sesimi yükseltirken. Kırmızı ışığa geldiğimizde Jeno aracı yavaşça durdurup başını bana çevirdi.

"Biliyorum çünkü. Uyuyamadığını ve kolundaki izlerin acıttığını."

"Bunu nereden bildiğini soruyorum ben de sana." dedim avucumun içini alnıma vururken. Lafı uzattıkça uzatıyordu. Yeşil ışık yandı, Jeno yine ustaca bir şekilde direksiyonu çevirdi. Gözlerim kollarını sıkıca saran siyah boğazlı kazağına gitti ama dikkatimi yola vermeyi başardım.

"Seninle ilgili çok şey biliyorum ve emin ol sana söylersem kendini imha etmek istersin."

Ona gülmekle yetindim ve yolu izlemeye devam ettim. Neden yol inadıma daha da uzuyormuş gibi hissediyordum?

"Jiseul ile çıkıyor musunuz?"

"Hayır." Hızlı cevabı beni şaşırtmıştı, Seul ise çıktıklarını söylemişti. Yutkundum ve gözlerimi yoldan ayırmadan konuşmaya devam ettim. "O öyle söylemiyor ama."

"Sadece takılıyoruz, yanlış anlamış."

"Kızın kalbini kıracağının sinyalini alıyorum ve umarım öyle bir şey yapmazsın."

Jeno güldü ve başını iki yana salladı, bu hareketi ile gülesim geldi ama kendime engel oldum. Neden onun hoş gözüken yüzüne gülecektim ki?

"Bilemiyorum, sana bağlı."

Duyduğum şeyle beraber önce kaşlarımı çattım, ardından ona döndüm. "Ne?"

"Duydun."

"Ama anlamadım."

"Anlama." dedi omuz silkip. Araba evimin önünde durdu ve bana baktı, sanırım inmem için kısa bir uyarıydı bu. Kafamdaki soru işaretleri ile beraber çantamı koluma taktım ve arabadan indim. Jeno bana bakarken elimi çantama attım ve anahtarımı çıkardım. Başını uzatıp camı indirdi, azalan yağmur yine de saçımı ıslatıyordu.

"Yarın akşam Artemis'te ol." dedi gayet ciddi bir ifadeyle. "Saat altıda."

Konuşmamı beklemeden gaza basıp gitti ve ben, arkasından bakakaldım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
WiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin