Söz 5.Bölüm

37.1K 1.6K 155
                                    

Beğeni ve Yorumlarınızı bekliyorum ❤️
_______________________________

"Kardeşim camı aç ulan. Valla eve kim girse kokudan bayılır. Allah aşkına hiç mi havalandırmadın bu evi?" Kerem'in haklı isyanıyla omuz silkip camı açtım bir kaç adımda.

"Depresyondayım abi neyi anlamıyorsunuz? Bir kaç gün salın beni mk. Bir yandan sen diğer yandan Yağız" dedim kaşlarımı çatıp onlara bakarken.

O gün mesaj yoluyla attıkları konuma gitmediğim için ertesi gün kapıma dayanan bu ikiliyle dahada duygusallaşmış ve bana biraz zaman vermelerini istemiştim. Olayı çakan Yağız üstelemeyip Kerem'i ikna edip giderlerken ben yine kendimle yalnız kalmıştım.

Kenan'ın kolunu okşadığı kadınla bir gece eve girdiğini görmemle dört çocuğuyla kapıda kalmışlar gibi hissetmiştim. İnsan bu kadar kolay mı kapılırdı birine? Ben kapılmıştım. Toplasan 1 ay içinde 5 kere görmüş, 1 saat konuşmuş 20 dakika temasta bulunmuştum. Bu temasın 15 dakikası ondan dayak yediğim güne aitti.

O gece uyumayıp ağlayarak eve geçip kendime sövmüştüm. Aptallığıma. Kendi kendime gelin güvey oluşuma. Düz adamın beni sevebileceğini düşünmeme. Daha doğru dürüst beni tanımıyordu bile.

"Bak yine daldı gitti enayi" diye söylenen Kerem'in sesini işittiğimde irkilip kendimi toparladım.

"Kusura bakayın lan. Endişelendirdim sizide. Benim yüzümden haftasonunuzda heba oluyor" deyip kendimi boş koltuklardan birine attım.

"O ne demek duymamış olalım. Kardeşimiz ayda yılda bir depresyona girmiş elbette destek olacağız" diyen Yağız ile gülümsedim.

"Cansınız siz can" deyip yanıma oruran Kerem'in omzuna kolumu atıp kendime çektim. "Hadi o zaman Depresyondan çıkışımı kutlayalım. Size akşam yemeği ısmarlayayım. Açların karnını doyurmak büyük sevapmış" dediğimde karnıma yediğim dirsekle yüzümü ekşittim acıyla. Pezevengin elide ağırdı.

"İte bak sanki kendi karnı çok tok. Beyimin açlıktan ağzı kokacak babası olmasa haberi yok. Herşey bir yana ben cidden acıkmaya başladım lan kalkında bir şeyler yemeğe gidelim" dedi Kerem ayaklanarak. Onun haraketlenmesiyle bizde ayaklanıp askılıktan ceketleri alıp giyindik. Evden çıktığımızda ikili asansöre yönelirken bende kapıyı kilitliyordum bir yandanda konuşmalarına kulak kesilmiştim.

"Ne yesek lan çok açım" diyen Kerem ile "Pizza yiyip pavyona mı gitsek" diye cevaplamıştı onu Yağız.

"Yok mk bu saatte Pavyon kesmez bizi biz direk Kerhaneye gidelim" dememle Kerem gülmüş Yağız ise omuz atmıştı yanına varmamla.

Gelmeyen asansör ile yavaş yavaş söverek merdivenlere yöneldik. Bir kaç basamak inmiştikki kattaki dairelerden birinin kapısının açılmasıyla merakla arkamı dönmüştüm. Ahu abla kapıyı aralamış bekliyordu. Beni görüp gülümsediğinde bende gülümsemiştim. Aklıma Kenan'ı ondan kıskandığım gelince kendime kızdım. Kadının ne suçu vardı ki amık Kenan mavi boncuk dağıtmasa.

"Ah geldiniz mi?" dedi asansörden çıkan kişiye bakarken. "Kusura bakma senide rahatsız ettim bu saatte" diyen Kenan'ın sesiniz duymamla olduğum yerde kalmıştım. Toplamda 10 gündür sesini duymuyordum ve şimdi kendimi bir garip hissetmiştim.

"Estağfurullah o nasıl söz. Ben bakarım prensese sen işlerini gönül rahatlığıyla hallet lütfen" diyen Ahu ablayla başımı sinirden gülerek sağa sola sallamıştım. Bu saatte ne işiyse artık bu. Karı kıza gidersin anca. Daha fazla durmanın yersiz olduğuna karar verip çocukların arkasından bende gittim.

Kafayı dağıtsak fena olmazdı aslında bugün. Piç Kenan yüzünden aştığımı düşündüğüm Depresyon modum yine gün yüzüne çıkmıştı.

____

"Hadi Behlül kaçar sizde fazla geç kalmayın diyeceğimde itin kopuğun önde gideni olduğunuz için giriş çıkış saatlerinizde belli olmuyor sizin" dedim bir şey demelerine izin vermeden koşarak yanlarından ayrılırken.

Yüzümdeki gülümsemeyle meyhaneden çıkmış eve gidiyordum. Sonbaharın habercisi olan soğuk rüzgarla içimi ürperti kaplarken adımlarımı hızlandırdım.

Soğuk havaları sevmezdim.

Ama karı severdim.

Islaklığı sevmezdim ama yağmur altında uzanıp geçmiş ve geleceğimi düşünmeyi severdim.

Böyle bir manyağım işte.

Binayı görmemle üzerime çöken ağırlıkla hemen uyumak istiyordum. Manasız bir yorgunluk çökmüştü sanki.

Merdivenleri tırmanıp kapının önüne geldiğimde elimi cebime atmıştım anahtarı çıkarmak için. Duyduğum ağlama sesiyle yerimde tepinmek istedim. Bir bebek yedi yirmi dört ağlarmı ya.? Bu nasıl bir şey?

Anahtarı kapı deliğine sokarken arkadan açılan kapıyla omzumun üstünden kimin olduğuna baktım. Gördüğüm suretle hemen önüme dönüp kapıyı açtım. İçeriye girecekken adımın zikredilmesiyle durmak zorunda kaldım.

"Ilgaz"

Elimi kapıdan çekmeden derin bir nefes alıp arkamı döndüm. Kenan'ın bana kızarmış gözleriyle baktığını görmemle kaşlarımı çattım. Ağlamış mıydı?

"Ne var?" asla trip modunda cevap vermemiştim.

"Elif dört saattir çok huysuz. Dün gecede hiç uyumadı" demesiyle ters ters yüzüne baktım.

"Banane. Al kızını götür doktora" dedim ve daha fazla konuşmak istemediğim için. Ona sırtımı dönüp eve gireceğim esnada duyduğum cümlesiyle buz kesmişti bedenim. İnme gelmişti sanki.

"Lütfen gel al kucağına belki en sonki gibi biraz uyur yanında. Söz ne istiyorsan vereceğim sana. Ne istiyorsan yapacağım. Söz"

_______________________________
Yorum ve beğenileri unutmayın❤️
_______________________________

KENAN - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin