Kolay diyorsun, gel bir de sen yaşa sensizliğimi.

1.3K 63 0
                                    

"Günlerce konuşmaz, yazmaz, aramaz, sormaz... Sonra gelir bir "merhaba" der yine o kazanır. "

"Cemal Süreyya"

Gözlerimi Akın'dan çekip yeniden şarkı söyleyen kıza çevirdim. Gerçekten güzel bir sesi vardı. Ama nedense, neredeyse herkes o kadının varlığından bile haberdar değilmiş gibi duruyordu. Davet hem resmi, hem de samimi bir ortam havası veriyordu. Herkesin elinde alkol bardakları vardı. Ve sanırım eline alkol alanların ,bilmesi gereken bir kural vardı. "Elindeki içkiden en fazla bir kaç yudum içebilirsin. Sarhoş olmamalısın." Kimse bu kuralı sözle söylemesede, herkes elindeki bardakla ne yapması gerektiğini iyi biliyordu.

"Bir şey içmek ister misin?" Dedi Özgür.

Gülümsedim.

"Hayır, teşekkür ederim."

Biz bir kokteyl masasına geçerken, Özgür elinde tuttuğu içki dolu bardakla sinirli şekilde bir yere bakıyordu. Gözlerimi onun baktığı tarafa çevirdim. Akın'a bakıyordu.

"Ben birazdan geleceğim, bekle. " dedi, yüzüme bile bakmadan. Sonra da Akın'ın yanına gitti ve birlikte bahçeye doğru ilerlediler. Ben can sıkıntısıyla etrafa bakarken yanıma bir garson yanaştı ve içki servis etti. Hiç düşünmeden elime bir kadeh aldım. Ve bir yudum içtim. Bir kaç dakika sonra ise gözlerim bir adam ve bir kadına takıldı. Adam yaşlıydı ama kız muhtemelen benim yaşlarımdaydı. Adamla göz göze gelince gözlerimi kaçırdım. Yaklaşık 30 saniye sonra adama tekrar baktığımda, gözleri halâ benim üzerimdeydi. Ve adam benim durduğum, kokteyl masasına doğru yaklaştı.

"Sizi ,bir yerden tanıyor gibiyim ?" Dedi. Kaşlarımı düşünürmüş gibi çattım. Çünkü bu adamı daha önce hiç görmemiştim. Gözleri mavinin hangi tonuydu bilmiyorum ama , bu adamın yaşlarında olsaydım muhtemelen şu an evliydik. Çünkü gerçekten yaşına göre dinç ve yakışıklıydı.

"Sanmıyorum." Dedim.

Gülümsedi.

"Oğlumun ,kız arkadaşısın seni tanıyorum. Daha doğrusu onun hayatını kurtaran kişisin." Dedi. Birden kendimi sanki Özgür'ün 30 yıl sonraki haliyle konuşuyormuş gibi hissettim. Özgür'ün babasıyla konuşmadığını sanıyordum. Ki muhtemelen halâ öyleydi.

"Siz nereden..."

"Ben onun babasıyım, onun hakkında her şeyi bilirim, ama tabiki Özgür'ün bundan haberi yok ona göre ben sorumsuz biriyim."

Sözümü kesmesini umursamadan son söylediği şeye oldukça üzüldüm.

"Özgür ile neden konuşmuyorsunuz?" Dedim.

Gülümsedi.

"İstersen ,sana bunları bir dans eşliğinde anlatabilirim." Dedi ve elini bana uzattı. Bende karşılık verdim. Pistin ortasına geçmeden kenarda bir yerde sessizce dans etmeye başladık. Istemsizce kalbim hızlı atıyordu.

"Özgür sana benim hakkımda tam olarak ne anlattı?"

"Annesinin ölümünden sizi sorumlu tutuyor." Dedim. Gözlerini yere sabitledi. Bir kaç saniye sonra ise yeniden gözlerini, gözlerimle buluşturdu.

"Özgür daha küçükken, ona göre ben bir süper kahramandım. Her şeyi halleden kusursuz bir babaydım. Eşim ,kansere yakalanınca Özgür annesinin ölümünden beni sorumlu tuttu. Diğer iki abisi benim gibi doktor oldu. Özgür ise tüm ısrarlarıma rağmen tıp okumak istemedi. Tabi, onu böyle bir şeye zorlayamazdım. O da benim inadıma, şu ana kadar ki en nefret ettiğim meslek olan influencerlığı seçti. Hatta onun yaptığı işi meslek olarak bile görmüyorum."

Uzun uzun gözlerine baktım. Özgür'ün neden şimdi babasıyla konuşmadığını daha iyi anlıyordum. Cevap vermedim, sessiz kaldım. Özgür'ün babası ise konuşmadığımı fark edince devam etti.

"Sen, bir tek oğlumun hayatına girmedin Lizge. Bir yandan benim hayatıma da girdin Özgür artık ,eskisi kadar asabi biri değil."

Gülümsedim. Şarkı bitince ellerimi usulca bıraktı ve kokteyl masasına geçiş yaptık. Bir kaç dakika sonra yanımıza yılan Akın geldi.

"Lizge, seni en yakın korumam olan Akın ile tanıştırayım." Dedi. Akın ise sanki beni ilk defa görmüş gibi gülümsedi. Gerçekten profesyonel bir yalancı olduğu belliydi.

"Tanıştığıma memnun oldum Lizge Hanım." Diyerek elini bana doğru uzattı. Bende elimi ona uzatıp sıkarken hiç de kibar değildim.

" Bende memnun oldum Akın Bey." Dedim ruhsuz bir şekilde. Sonra da Özgür'ün babasına döndüm.

"Herkese kolay kolay güvenmeyin bence bazen en yakınımız bile bizi sırtımızdan vurabiliyor." Dedim Akın'a bakarak. Akın'ın ise sinirden gözlerinde alevler çıkıyordu. Özgür'ün babası kibar bir kahkaha attı.

"Sanırım haklısın orası hiç belli olmaz." Dedi. Zorlada olsa gülümsedim.

"Kıvanç Bey sizinle konuşmam gereken bir konu var." Dedi yılan Akın.

"Tamam Akın."

"Seninle tanıştığıma memnun oldum Lizge. Umarım hep etrafımızda olursun. "

"Buna, hiç şüpheniz olmasın efendim." Dedim gülümseyerek. Kıvanç Bey'de gülümsedi. Ve Akın ile birlikte başka bir masaya geçtiler. Bir kaç saniye sonra ise Özgür geldi. Sinirli gibi duruyordu.

"İyi misin?" Dedim, koluna dokunarak. Kolunu benden uzaklaştırdı.

"Neden, onunla dans ettin?" Kaşlarımı çattım.

"Ne var ki bunda ?"

Elindeki içki kadehinden bir yudum aldı. Hepsini içmemek için kendini tuttuğunu biliyordum.

"Kıskanıyorum. " dedi sinirle.

"Saçmalama Özgür, baban o senin. "

Histerik bir gülüş çıktı dudaklarından.

"Yanındaki kıza bakarsan ne demek istediğimi daha iyi anlarsın." Dedi. Ve gözlerini karşı masada duran çakma sarışın kıza çevirdi.

"Baban öyle sandığın gibi bir değil." Dedim kendimden emin bir şekilde.

Sinirle bana baktı.

"Ne yani alf tarafı beş dakika dans ettiniz diye ,hemen onun tarafını mı tuttun ?"

Özgür'e göz devirdim.

"Şu an gerçekten saçmalıyorsun."

Sesini çıkarmadı elinde tuttuğu içki bardağını tek seferde içti.
İctikten sonra kimsenin görmediğini emin olmak için etrafa kısa bir bakış attı.

Ve galiba ben çoktan Kıvanç Bey ve Özgür arasında kalmıştım...

Yıldıza dokunmayı unutmayın bebekler ♥️♥️

EMRİNE AMADE ( Düzenlenecek! )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin