Bakarken kıyamamak mı yoksa doyamamak mıdır AŞK!

2.4K 99 0
                                    

"Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi sana?"
'Mevlâna'

Özgür yeniden uykuya dalmıştı bende aşağı inmek için hazırlandım. Kıyafetlerimi düzelttim Özgür'ün dediğine göre kadının sevişmediğimizi anlaması için kıyafetlerimin ütülü gibi olması iyi bir izlenim olacaktı. Mutfağa doğru gittim Halime abla bana sıcacık bir gülüş ile baktı bu bile bana yetti. Hemen yanına gittim. Biraz konuştuktan sonra yaptığı çorbanın tadına baktım ve sanırım ona tam 5 dakika boyunca iltifat ettim. Ben iltifat ettikçe onun yanakları daha da allandı. Halime abla bana sürekli Özgür'ün evde yemek yemediğinden bahsediyordu. Konuya dahil olmak istedim.

"Peki neden yatak odasına hiç bir kızın girmesine izin vermiyor?" İç çekerek bana baktı.

"Kaldığı oda annesinin yatak odasıydı onun için çok değerli ."

Ben gözlerinin dolmaması için dua ederken Halime abla devam etti.

"Özgür annesiyle diğer iki abisi kadar çok vakit geçirmedi galiba bu evde de kalmasının nedeni de annesini hatırlatması."

Ben bunları dinlerken işe yaramaz görünmemek için dolaba hızlı bir bakış attım ve menemen yapmaya karar verdim. Ben biberlerimi karıştırırken Halime abla Özgür'ün evine getirdiği kızlardan bahsediyordu. Ben içimden küfürler ederken Halime abla kıskandığımdan habersiz konuşmaya devam ediyordu. Menemenin sonuna geldiğimde Özgür'ü çağırmaya gittim. Odasına gittiğimde hâlâ yatıyordu. Yanağına ufak bir öpücük kondurdum uyanmadı bir kez daha öptüm ama nafile!
Tam bir kez daha yanağından öpüyordum ki bana doğru dönüp dudağımdan öptü ve beni yatağa serdi.

"Özgür ne yapıyorsun! Ödümü kopardın hem neden uyuma numarası yapıyorsun ?"

"Beni öpmen için." dedi gülerek. Utanarak gülümsedim o her zaman yaptığı gibi utanmamı fırsat bilip dudağımdan öptü. O kadar güzel öpüyordu ki sanki bedenim şu an bu dünyaya ait değilmiş gibiydi. Benden ayrıldığında gözlerime uzun uzun baktı. Gözlerimi kaçırınca çenemden tutup ona bakmamı sağladı. Ve konuşmaya başladı.

"Evlensene benimle"

Benim gözlerim faltaşı gibi açılmış vaziyette ona bakarken onun ciddi olduğunu farkettim.

"Özgür biz daha 2 aylık sevgiliyiz farkındasın değil mi? "dedim gülerek. Bozulmuş gibi surat astı.

"Ne yani yeni tanıştık diye bu evlenmeye mani mi ?"

"Beni daha tam tanımıyorsun." dedim.

"Ben seni her halinle seviyorum Lizge senin hakkında bir şey bilmeme gerek yok, sen olduğun gibi kabulümsün , ama benimle evlenmek istemiyorsan anlarım." dedi son söylediği şeye göz devirip ona baktım ve dudağına uzun bir öpücük bıraktım.

"Seninle evlenirim" dedim.

Özgür hemen ayağa kalktı.

"Tamam o zaman hemen gidip nikah tarihi alalım hatta tarihe gerek bile yok şimdi gitsek bir kaç saate evlenmiş oluruz"

Özgür üstündeki tshirtu çıkarmış başka bir tshirt giyinmişken ben sadece ona bakıyordum. Ayağa kalktım ve Özgür'ün ellerinden tutup onu sakinleştirdim.

"Evleniriz ama bana önce anlatman gereken bir şey var."

Özgür anlamamış gibi kaşlarını çattı.

"Neden uyuşturucu kullanıyorsun Özgür" dedim. Yüzü düştü sonra yavaş yavaş giderek yatağa oturdu. Bende yanına gittim.

"Babam ülkenin en iyi tıp okulunda rektör, sana anlatmıştım daha önce de, orda kılavuz adında bir uyuşturucu üretiyorlar yani daha doğrusu zihin açıcı bir şey."

Konuşmadan önce tavana baktı ve sesli şekilde nefesini dışarı bıraktı.

"Ben olmasam onlar bir halta yaramaz kabul etmesemde onların en iyi deneği benim"

Şaşırmış gibi yüzüne baktım.

"Ne yani senin anlattığına göre bir yandan doktor yetiştirip diğer yandan da onları öldürecek hap mı üretiyorlar."

Bana baktı.

"Kılavuzu kullanan doktorlar ameliyatta daha başarılı oluyor öğrencilerin girdiği sınav sonuçları hep yüksek ,zaten birinci sınıfların kullanması da yasak."

Ona hayal kırıklığıyla baktım.

"Sen insanlara uyuşturucu mu satıyorsun Özgür?"

"Ben kimseden para almıyorum." dedi sanki bu olayı masumlaştırıyormuş gibi!

"Her şeyin bir aması vardır bu kılavuz saçmalığının aması ne ?"

nefesini sesli şekilde dışarı bıraktı.

"Eğer bir kere kullanırlarsa bırakması çok zor olabiliyor."

O kadar sinirlenmiştim ki Özgür'e şu an tokat atmak istedim ama yapmadım. Ayağı kalkıp sinirli şekilde konuşmaya başladım.

"Sen ne dediğinin farkında mısın Özgür, neden yapıyorsun bunu?"

"Bak şöyle düşün onlar bir çark bende orda bulunan suyum ben olmasam onlar bir boka yaramaz."

Yanına oturdum ellerini tuttum.

"O zaman izin verme ,çark dönmesin Özgür."

Yataktan kalkıp duvara doğru yöneldi. Küçük bir çerçeveyi itip eline bir şişe aldı. Yeniden yanıma geldi. Şişeyi açtı ve elimi alıp avucumu açtı. Avucuma üç tane siyah elips şeklinde hap düştü.

"Bunlar ne ? "

"Bu elinde tuttuğun şey kılavuz, eğer bundan bir tane içersen canını sıkan her şeyi unutursun ve algıların hiç olmadığı kadar açık olur. İki tane içersen dünyanın sırrını buluşmacasına mutlu olursun ve beynin nerdeyse normalden iki kat verimli çalışır. Üç tane içersen uçtuğunu hissedersin. Ama dördüncüsü seni yere serer. Değil etrafında olanları, kendini bile unutursun. Eğer ölmeyecek kadar şanslıysan, kendine geldiğinde dünyanın en zavallı kişisi gibi hissedersin."

Elimdeki hapları hızla yere doğru attım. O da bir şey söylemedi. Yanıma yaklaşıp bana sarıldı. Boynuma ufak bir öpücük bıraktı.

"Seni seviyorum Lizge ."

Cevap vermedim. Ben aşağı inmek için kapıdan çıktım o da suçlu çocuklar gibi peşimden geldi. Elime aldığım çantayı görünce

"Gidiyor musun? " Dedi bunu öyle bir söyledi ki sanki gitmiyor da onu terk ediyordum. Cevap vermedim kapıya doğru yöneldiğimde elimden tuttu.

" Gitme film filan izleriz sana ihtiyacım var." onu burada yalnız bırakmak istemiyordum ama elimde değildi az önce duyduklarım kolay kolay sindirebileceğim şeyler değildi. Cevap vermedim bana sarıldı.

"Şu an bana çok sinirlisin biliyorum kendini özletme seni çok seviyorum ."

Yine cevap vermedim sadece yüzümdeki hayal kırıklığını görmesine izin verdim ve gittim...



EMRİNE AMADE ( Düzenlenecek! )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin