*Bu hikayede tek farklı olan şey Jungkook'un doğum tarihidir.
~
Medya: Vera-Mutluluk Reklamı
O kadar güzeldi ki
Harap olursunuz
Fısıldadı mahur o boşluğa~
19.Bölüm:
"Görevimiz: AŞK"Arabanın içinde sessizlik hakimdi. Dönüş yolunda ikisinden de çıt çıkmamıştı. Sadece arada arka koltuğa yerleştirilmiş Ame'nin mırıldanmaları sessizliği bozuyordu o kadar. Jungkook sürücü koltuğuna zımbalanmış gibi hiç hareket etmeden, elleri direksiyona kilitlenmiş öylece akıp giden yolu seyrediyordu. Gözlerini yan tarafında oturmakta olan bedene çevirmemek için büyük çaba sarf ediyordu.
Taehyung içinse mutluluğun tarifi buydu. Onun yanında olmak. Nasıl olursa olsun, ne hitapla çağırıldığının bir önemi olmadan, sadece onun yanında durabilmek. Bu kadar mutluluğa razıydı Taehyung. Fazlasında gözü yoktu.
Taa, en başından kabullenmişti yazgısını. Bile isteye girmişti bu oyuna, başından beri kaybedeceğini göze alarak.
"Eve de geldik sayılır." Sessizlik yeminini Jungkook bozmuştu. Daha fazla katlanamamıştı demek ki bu gereksiz melodrama. Saçma bir şekilde bozulan ortamın bir an önce bitmesini ister gibi bir hali vardı.
"Evet az kaldı." Sıkkın bir nefes saldı havaya Taehyung. Anları uzatmanın bir yolu olsaydı keşke, diye düşündü. Onunla geçirdiği her bir dakikayı saatlere hatta günlere dönüştürebileseydi.
Araba, apartmanın önüne usulca yanaştığında, akşam güneşi çoktan batmış hava kararmaya yüz tutmuştu. Jungkook öylece bekledi bir süre direksiyonun başında. Parmakları kontağın ucunda hareketsiz dururken ikisinde de arabadan inmek ister gibi bir ruh hali yoktu. Sanki dünya durmuş, zaman durmuş iki adam, o anın içine hapsolmuş gibiydiler.
Jungkook, silkelenerek kendine gelmeye çalıştı.
Arka koltuğa uzanarak Ame'yi almaya çalıştığı sırada Taehyung'un da aynı şeyi yapması yüzünden neredeyse birbirlerine temas edeceklerdi az kalsın. İster istemez anında kendini geriye çekti Jungkook panikle. Taehyung'un gözlerinin içine bakamadan arabadan telaşla attı kendini dışarıya.
Derin derin nefes alıp vermeye başladı soğuk havayı ciğerlerine çekerken, sakinleşebilmek için. Son bir kaç saattir yaşadıkları omuzlarına ağır gelmeye başlamıştı.
Arkası dönük bir şekilde beklemeye başladı arabanın yanında. Taehyung'un da indiğini belirten kapı çarpma sesini duyunca arabayı kilitleyerek doğruca apartmanın içine doğru yöneldi. Kaçıp gitmek istiyordu bir an önce her şeyden.
Dönüp de bakamıyordu arkasından usul usul yürüyen adama. Bakamazdı. Karışan aklını Taehyung'un gözlerine bakarak daha da bulandırmak istemiyordu.
Beraber asansöre bindiklerinde yine o garip his gelip oturmuştu yüreğinin tam ortasına. Bu adamla defalarca baş başa kalmıştı bu şekilde ama ilk kez ruhu bu denli can çekişiyordu.
Bu adamın kokusu hep böyle güzel kokar mıydı?
Nefes almayı kesti. Nefesini tuttu onun kokusuna daha fazla maruz kalmamak için. Asansörden inene kadar da bırakmadığı ciğerindeki soluğunu.
Garip davranıyordu. Kesin Taehyung da farkına varmıştı bu davranışlarının. Kendini aptal gibi hissediyordu. Daha uçurumun kenarında olduğunun bile farkına varamadan aşağı doğru düşmeye başlamış gibi hissediyordu kendini. Duymazlıktan gelmeye çalışıyordu kalbinin canını acıtan yakarışlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsessed
FanfictionSen bilmiyorsun ama biz her gece seviştik Jungkook... (OKB) Bu hikayenin yazarı 'winoyizm' olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.