Medya: Conan Gray-Heather25.Bölüm:
"Doğum Günü"O sabah birbirlerine söz verdiler, elleri ayrılmadan önce.
"Bunu kimseye söylemeyelim." dedi Jungkook. "Doğum günüme kadar saklayalım herkesten. Sürpriz yapalım." dedi hala kumral adamın elini tutarken.
"Doğum günün için sana nasıl bir hediye vereceğimi bilmiyorum hâlâ ama." dediğinde, kenetli elleri kaldırarak, mutluluktan parlayan gözlerini kahvelerde gezdirdi Jungkook.
"Bundan daha güzel hediye veremezsin bana Taehyung." dedi.
Heyecanı, gülümsemesine yansırken, Taehyung da onun haklılığına bir kez daha ortak oldu.
Doğruydu...
Dünyanın en güzel hediyesiydi belki de bu dokunuş...
Hem Taehyung için hem de Jungkook için...~
İp askılı, kusursuz fiziğini sergileyen kırmızı elbisesinin içinde ihtişamla süzülüyordu Je Na, koluna girdiği Jungkook ile birlikte önden önden yürürken. Kırmızıya boyadığı dudaklarında kendini beğenmiş bir ifadeyle bakıyordu Taehyung'a. Sanki onun kırmızıya olan takıntısını bilirmiş gibi baştan ayağa kırmızı giyinmişti bugün Jungkook'un bu özel gününde.
Grubun geri kalanı, onların arkasından doğum gününün kutlanacağı mekana girdiler. Yoongi, daima Taehyung'un yakınında olmak için özel bir çaba sarf ediyordu sanki.
Kardeşinin önlerinde yürüyen çifte bakarken gözlerinde gördüğü burukluk içini daha da yakıyordu. Onun için yapabileceği bir şey olmaması daha da zoruna gidiyordu her seferinde. Ama bu kez engel olacağına dair kendine söz verdi kendi kendine Yoongi. Geçen haftaki faciayı tekrar yaşatmayacaktı kardeşine.
Jisoo ise Jennie'den yediği azarlar yüzünden bu gece daha sessiz sakin duruyordu. "3 gün boyunca koltukta yatmak zorunda kaldım o yelloz yüzünden. Bugün ne olursa olsun bana hakim olmam konusunda yardımcı olun yoksa bu kez bırak koltukta yatmayı, Jennie beni eve bile almaz." diye arkadaşlarından yardım istemişti.
"İyi misin kardeşim?"
Yoongi, Taehyung'taki
durgunluğun sebebini biliyordu. Arada bir kendisine sahte bir gülümseme verse de aslında içinde neler yaşadığını tahmin edebiliyordu az çok."Çok daha kötü günlerim olmuştu." diye cevap verdi önünde yürüyen çiftten gözlerini ayırmadan. Arada bir arkasını dönüp, kendisine kaçamak, mahcup gözlerle bakan Jungkook ile gözgöze geliyordu.
Kutlama yapacakları mekan, lüks ve büyük bir eğlence mekanıydı. Çok kalabalık olmayan mekanda, insanlar kendi hallerinde içkilerini içip, eğleniyorlardı. Burayı özellikle seçmişti Jungkook, Taehyung
için. Onun gelmesini herkesten daha çok istediği için, rahat hissedebileceği bir yer bulmaya çalışmıştı özellikle.Taehyung'la elele sabahladıkları o günden beridir aralarındaki bağ daha da fazla artmıştı. Henüz kimseye söylemeseler de birbirlerine dokunmaya devam etmişler, üzerinde daha fazla çalışma yapmışlardı hatta. Ama Jungkook, Taehyung'un sadece eline dokunabiliyordu şimdilik, başka bir yerine özellikle de yüzüne dokunamıyordu, dokundurtmuyordu. Hala tam olarak açmamıştı kendini Taehyung, Jungkook'a karşı.
Acaba arkadaşlarımız nasıl tepki verecekler diye merak etmekten dolayı bütün hafta sabırsızlanmıştı ikisi de.
Je Na'ya artık daha mesafeli duruyordu. O günden sonra bir daha ona dokunmamıştı. Je Na da bir şeylerin farkına varıyordu yavaş yavaş. Jungkook, onunla konuşması gerektiğinin, onu daha fazla kandırmanın adil olmadığını biliyordu açıkcası ama doğum gününden önce ondan ayrılmanın hoş bir hareket olmayacağını düşündüğü için hep ertelemişti şimdiye kadar. Ama er ya da geç bu işe bir son vermesi gerektiğini biliyordu. Artık onu sevmiyordu, kalbi ona ait değilken, daha fazla ona yalan söylemeye devam edemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsessed
FanfictionSen bilmiyorsun ama biz her gece seviştik Jungkook... (OKB) Bu hikayenin yazarı 'winoyizm' olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.