Medya: Carla Morrison-DevuelveteAniden tüm varlığında bir sır buldum
Gözlerine saklanmış, beni sana bağlayan
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum
Ölümcül bir dürtüydü,
Vücudum aşkın için yalvardı
Geri dön bana.
~
34.Bölüm:
"Benimle Yeniden Tanış"Hayat bir şekilde devam ediyordu. Çektiğimiz o kadar acıya, verdiğimiz onca kayba rağmen devam ediyordu. Etmek zorundaydı. İnsan nefes alan bir organizmaydı. Yaşamaya devam eden, düşse bile yeniden ayağa nasıl kalkacağını bilen bir canlıydı insan.
Taehyung da devam etmeliydi. Rüyalarına giren adamı tanımasaydı, dudaklarının tadına varmasaydı, kulağına fısıldanan aşk sözcükleri olmasaydı belki daha kolay olurdu işi. Ama hayat Taehyung'a ne zaman adil davranmıştı ki?
Kendine bile itiraf etmese de onu çok özlüyordu. Sesini, kokusunu, tenine dokunmanın verdiği hissi...
Taehyung o günden beri çok yol kat etmişti. Önce evini değiştirmişti, yeni bir ev, yeni insanlar. Ama gel gör ki Taehyung aynı Taehyung'tu. Hala insanlara mesafeliydi. Kimseyi görmek, kimseyle konuşmak istemiyordu. Hem ne önemi vardı, herkes bir gün gidiyordu zaten. Bir tek Yoongi'ye dokunup, onunla konuşuyordu. Bir tek o vardı hep yanında.
Yoongi ofisi değiştiremediği için evden çalışmaya başlamıştı. İstediği olmuştu sonunda ama bu Taehyung'u mutlu etmiyordu. İçinde öyle derin bir boşluk vardı ki, yerine hiçbir şey koyamıyordu.
Tam tamına 26 gün 17 saat 37 dakika olmuştu onu görmeyeli.
Ama hala her gece rüyasında görüyordu o inci gözleri. Hep aşkla bakıyordu ona. Sanki gerçekmiş gibi... Bir zamanlar uyandığında yanında bulduğu adamın yerini dolduran boşluğa bakıp kalıyordu sabaha kadar.
Çok gözyaşı döktü onun arkasından Taehyung. O gittiğinden beri her gece akıttı göyaşlarını. Ama asla ölümü geçirmedi aklından. Yoongi için değil, kendi için yapmadı bunu. Yaşanan onca şeye rağmen bir şey onu tutuyordu yaşaması için. Adını koyamadığı bir duygu vardı içinde. Bilinmez bir yaşama isteği. Aslında hiçbir şeyin düzelmeyeceği hep böyle sürüp gideceğini bile bile yaşamaya devam etti Taehyung. Onsuz da olsa yaşamaya çalıştı.
Belki de o adamın kendisinde bıraktığı iz yüzündendir. Ruhuna kazınan yara izi Taehyung'u iyileştirmişti. Onu daha güçlü yapıyordu. Jungkook, onu yaralamış dahi olsa aynı zamanda iyileştirmişti de. Ona yapabileceklerini göstermişti. Taehyung iyileşebilirdi. Eskiden onunla yürürken kolay görünen her şey, şimdi yalnızken daha zor olsa da bunu yapmaya mecburdu Taehyung.
"Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içimde kalsın dizlerim, yüreğim kadar acımaz nasıl olsa. Cemal Süreya"
İşte bu yüzden buraya gelmişti. Kendisi gibi hayatı kendine zindan etmiş, hasta insanların yanına.
"Evet Taehyung, sıra sende. Seni dinleyelim. Bizimle paylaşmak istediğin bir şeyler var mı?" dedi çember şeklinde oturmuş insan topluluğunun tam ortasındaki adam. Taehyung
düşüncelerinden sıyrılıp, adamın kendisine dikkat kesildiğini farketti."Hayır, yok." diyerek kestirip attı.
"Taehyung, bu bir grup terapisi. Burada hepimiz aynıyız. Kimse seni yargılamaz. Haftalardır buraya gelip gidiyorsun, hiçbir şey söylemeden." Adamın ısrarı, diğer insanların bakışları germeye başlamıştı Taehyung'u. Oradan çıkıp gitmek istiyordu bir an önce. Soğuk soğuk terlemeye başlamıştı. İnsanlar üzerinden çekmiyordu bakışlarını bir türlü. Tam oradan kalkıp gideceği sırada biri kulağına fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsessed
FanfictionSen bilmiyorsun ama biz her gece seviştik Jungkook... (OKB) Bu hikayenin yazarı 'winoyizm' olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.