Medya: Notre Dame de Paris-Tu Vas Me Detruire
Cehennemden geliyorsan, seninle oraya gelirim.(...) Senin olduğun cehennem benim cennetimdir, görünüşün Tanrı'dan daha cezbedici!"
Victor Hugo-Notre Dame'in Kamburu
.
..
Yazar notu/ Bu hikayeyi yazmaya başlamaya karar verdiğimde bana ilham veren şarkı ve kitaptır. Görünüş, hiçbir şeydir. Herkesin kendi içinde verdiği bir savaş vardır. İnsanlar sevilmeye aç yaratıklardır ve bizi asıl mahveden her zaman en sevdiklerimiz olmuştur.
~
29.Bölüm:
"Beni Mahvedeceksin!"
Bu yollardan defalarca geçmişti Taehyung. Her biri daha da acı ve karanlık olmuştu. Her yolun sonunda kendini bir kere daha kaybolmuş olarak bulmuştu. Aşk denen acı şerbeti kana kana içmeye hazırdı, zehir olsa dahi içmeye razıydı. Ama hiç tadamamıştı aşkın tadını... Ta ki onu bulana kadar. Jungkook... Rüyalarını süsleyen adam... Yıllarca her gece yüzünü ezberlediği, çaresizce beklediği o adamı bulana kadar... İnsanların uğrunda ölüp bittiği aşkın ne demek olduğunu Jungkook ile karşılaşınca anlamıştı Taehyung... Nihayet aşkını bulmuştu.
"İyi akşamlar." demişti sevdiği adam kendi evine doğru yürürken. Arkasından bakakalmıştı Taehyung. Bir karar almışlardı. Daha doğrusu Jungkook önermiş, Taehyung ise istemeye istemeye kabul etmişti. Çok sık birlikte olmamaya, birbirlerinin hayatlarına çok fazla dahil olmamaya söz verdiler. Arada kendilerine nefes alabilecekleri zaman bırakmak istemişlerdi. Daha doğrusu Jungkook böyle tabir etmişti bu durumu. Bunu ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için yapıyorlardı sözde. Ama Taehyung her akşam Jungkook'un gidişini izlerken kalbinin sızladığını en derinden hissedebiliyordu.
"Bu gece benimle kalmayacak mısın?" dedi evine girmeye yeltenen adama. Sesinin titrediğini fark etmemesini umdu.
Yavaşça döndü Jungkook, sevdiği adamın gözlerinin içine bakarken onu öldürdüğünü bilemediği gülümsemesini sundu kumral adama. "Bugün çalışman gerekmiyor mu senin? Aklını karıştırmak istemem, işine odaklanmalısın. Hem benim de yapacak işlerim var. Yarın akşam bir şeyler yaparız."
"Tamam." diyebildi sessizce. Onu zorlamak, kendinden soğutmak istemiyordu kumral adam. Şu an onun aşkına sahip olması bile bir mucizeyken, bu mucizenin bozulmasını istemiyordu. Jungkook'u da kaybetmek istemiyordu. Tekrar ayağa kalkamayacağını adı kadar iyi biliyordu çünkü. Hissettiği bin bir duygunun sessiz çığlıklarıyla boğuşuyordu şimdi bile, kim bilir o gün geldiğinde ne halde olurdu Taehyung. Düşüncesi bile korkunçtu...
Kötü düşünceleri kafasından atmak istediği için başını salladı sağa sola doğru. İçinde arzuladığı son isteğe daha fazla dayanamayarak tekrar seslendi kendisine aşkla bakan adama "Yeşil." dedi yüksek sesle. Onu korkunç bir istekle öpmek istiyordu şu an...
Daha bir kaç ay önce ona dokunmayı bile hayal edemezken, bunun imkansız bir şey olduğunu düşünürken şimdi ondan, onun teninden, temasından kopamıyordu... Sürekli ona açmış gibi hissediyordu kendini.
Jungkook, daha da öldürücü bir gülümsemeyle bakarak attı adımlarını Taehyung'a doğru. Kokusu yaklaştıkça kalbi daha da hızlandı Taehyung'un. Ölüm gibi bir sessizlik ve sonsuzluğun ardından daha da yakınlaştı birbirlerine aç iki dudak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsessed
FanfictionSen bilmiyorsun ama biz her gece seviştik Jungkook... (OKB) Bu hikayenin yazarı 'winoyizm' olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.