06

6.9K 206 14
                                    

"Efendim?"

"Sultan."

"Efendim Ali?"

"Beni almaya gelsene."

"Nerdesin ki sen?"

"Barda."

"Hangisindesin?"

"Nilüfer."

"Bekle geliyorum."

Anneme mesaj atıp araba anahtarlarını alarak evden çıktım. Uyuyordu ama bir şey olursa nerde olduğumu bildirdi en azından. Yarım saat sonra bara gelmiştim. Yollar zaten boştu. Gelişim kısa sürmüştü o yüzden. Kapının önünde oturan Ali kafasını duvara yaslamış gözlerini kapatmıştı. Yanına çömelip konuştum.

"Ali."

"Hmm?"

"Kalk hadi."

"Kalkmasam?"

"Eve gidelim öyle yat hadi."

"Biraz daha duralım."

"Alii hadi ama."

Oflayıp gözlerini açtı. Gözleri beni bulduğunda gülümsedi.

"Aaa Sultan. Hoş geldin."

"Eve gidelim hadi."

"Gidelim. Bizim eve mi size mi?"

"Bize gidemeyeceğimize göre size. Kalk hadi."

Kolundan tutup kaldırdım. Biraz zor olmuştu ama sonunda kalkmıştı. Kolum beline sarılı olduğu için tişörtüm yukarı sıyrılmıştı ve belim biraz açıktı. Onun belime sarılı kolundan bedenime yayılan bir sıcaklık vardı. Elini belimde hareket ettirip konuştu.

"Tenin yumuşacık."

"Napacaksın tenimi, yürü hadi. Şurada araba."

"Sultan."

"Efendim Ali."

"Uykum var."

"Eve gidince uyu Ali."

"Ama şimdi uykum var. Bir saat uyusam ne olur? Sonra eve gitsek."

"Olmazz."

"Hadi amaaa. Bir şey olmaz ki."

"Ali eve gidince uyursun işte."

"Ben senin yanında uyumak istiyorum."

"Neden?"

"Bilmiyorum. Sadece senin yanında uyumak istiyorum."

Arabanın arkasına oturtup yanına oturdum.

"Bak yanındayım uyu hadi. Ama sadece bir saat."

"Tamam."

Kafasını arabanın koltuğuna yasladı. Bir süre öyle dursa da sonrasında bir anda bana dönüp sarıldı. Göğsüme yasladığı kafası ve belime doladığı elleri ile içime girmiş kadar olmuştu. Gitmemi istemiyormuş gibi sıkıca sarmıştı. Ne yapsam da kaldıramayınca pes ettim.

"Yoruldum biliyor musun?"

Mırıldanmadan öteye geçmeyen konuşması ile elimi tuttu. Saçlarına koyup tekrar konuştu.

"Biraz sevsene beni."

Saçlarını okşarken cevap verdim ona.

"Kimse sevmiyor mu seni?"

"Seviyor."

"Neden yorgunluğunu onlara anlatmadın?"

"Anlatsam da bir şey değişmez ki."

"Neden değişmesin ki? Daha önce denedin mi anlatmayı?"

"Denedim. Daha da kötü oluyor."

"Neden yoruldun peki?"

"Yaşamaktan, güçlü olmaya çalışmaktan, bir şeyleri düzeltmeye çalışmaktan. Bir çok şeyden. Uyusam bir daha uyanmasam ne olur?"

"Bunu emin ol bende çok kez istedim ama istemekle olmuyor."

"Evet, olmuyor. Keşke olsa."

"Bende yoruldum biliyor musun?"

"Sen neyden yoruldun peki?"

"Babamdan, dayak yemekten, ölü gibi olsam bile mutluymuş gibi olmaktan, kardeşimden, beynimle uğraşmaktan. Bazen öyle düşünceler içinde oluyorum ki hepsi bolca günahlı oluyor."

Kafasını göğsümden kaldırdı ve yüzüme baktı.

"Sende çok yorulmuşsun o zaman. Ama sen sonsuz uykuya gitme. O zaman kime sığınırım ben."

"Ne zaman bana sığındın sen daha önce?"

"İlk gördüğüm günden beri aklımdasın ki sen. Bir türlü çıkmıyorsun aklımdan. Başta sadece kim olduğunu merak ettiğim içindi. Sürekli karşıma çıkıyordun hemde. Ama şimdi daha da derin şeyler var. Yeter bu kadar sensizlik."

Kașlarım çatılınca gülümsedi.

" Çatma o kaşlarını. Gülmek daha çok yakışıyor sana."

Yanağımı öpüp göğsüme geri yattı. Daha önce de mi tanıyordu beni. Nasıl?

Üç saat boyunca uyumuştu ve şu an saat dörttü. Kafasını arabanın koltuğuna yaslayıp konağa sürdüm. Konağa girdiğimde hala uyuyordu. Arka kapıyı açıp onu dürttüm.

" Alii."

"Hmm?"

"Kalk hadi eve geldik."

"Eve mi?"

"Evet eve. Kalk hadi."

"Neden eve geldik?"

"Nereye gidelim başka."

"Yan taraftaki eve gidelim. Orası benim."

"Gidelim anahtarı ver."

Cebinden anahtarı çıkardı ve yardımımla arabadan indi. Ayakta bir süre durdu ve yan tarafa baktı. Eli ile tek katlı küçük yeri işaret etti.

"Oraya."

"Ora ne?"

"Çalışma yerim. Bir odası, yatak odası küçük bir mutfağı ve lavabosu var, banyo da var. Bazen orda olmam daha iyi oluyor."

"Güzelmiș."

"Evet bende seviyorum."

Kapıyı açıp içeri geçtim.

"Otur."

Yere oturup ayaklarını uzattı. Ayakkabılarını çıkarıp kenara koyduktan sonra ceketini çıkardım. Geri ayağa kaldırıp konuştum.

"Yatak odan nere?"

"Koridorun sonu, sağ."

Odaya girdiğimizde kendini yatağa attı. Ama sonra söylenmeye başladı.

"Sıcak oldu."

Dolabından tişört alıp yanına oturdum.

"Kalk ta şunu giy hadi."

"Giyemem. Sen giydir."

"E onun için de kalkman gerek."

"Ama sen giydir."

"Tamam lan kalk."

Elli kere tekrar ettiriyor aynı şeyi. Doğrulduğunda üzerindeki gömleği çıkarıp tişörtünü giydirdim. Sonrasında da iyi olduğuna emin olup eve gittim.






Berdel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin