18

3.4K 105 1
                                    

Bir haftadır şirketteydim. Çizimi sorun değildi de tasarımın nasıl olacağını düşünmek çok zordu. Sürekli aklıma başka yapılar da geliyordu. Kendime özgü bir şey olmalıydı. Benzersiz olmalıydı. Öyle olmalıydı ki piyasaya sürülebilsin. Ama nasıl olmalıydı? Neye göre çizmeliyim?

Çok gereksiz ama aklıma Ali ile ormandaki kulübeye gittiğimiz zaman geldi. Beynimde çizim yaptığımız zaman oynarken ağaca sarılı olan sarmaşığı çiziyordum. Sarmaşık mı? OHA SARMAŞIK. NASIL AKLIMA GELMEDİ.

" Tabi yaa."

"Ne oldu güzelim?"

"Aklıma bir fikir geldi. Bana güzel bir mücevher seç."

"Tamam."

Önümde duran kalemi elime alıp çizmeye başladım. İki Sarmaşık gibi dolanan bilekliğin ortasına da mücevheri için yer açtım. Yaprak şekilli kola dolanan kısmı oldukça detaylı çizmeye özen göstermiştim. Ali'nin seçtiği safiri iki Sarmaşık dalının ortasına koydum ve etrafına sardığım küçük dikenler ile onu çiçek gibi gösterdim. Kaç saat orda oturdum bilmiyorum ama çizimi bitirirken odada Ali, Cenk, Duran babam ve Veysel vardı. Sonunda bittiğinde çizime ait tüm detaylar ile kağıdı kaldırdım ve önce Duran babama gösterdim. Veysel hemen kalkıp çizime baktı. Çizimi gördüğü gibi kala kaldı.

"Vay canına yandığım. Daha önce böyle bir şey görmedim ben."

"Bende."

"Olmuş mu yani. Gideri var mı?"

"Gideri var mı ne demek yenge hanım. Yeni kreasyon çıkar buradan."

"Valla kızım haklı."

"Bende bakayım."

Duran babam çizimi Cenk'e uzattı. Cenk eline aldığında ağzı açık kalmıştı.

"Şirkete yeni gelip de bu kadar iyi çizmen yenge. Ama hakları var. Bu şirket ilk defa böyle bir şey görüyor. Nerden aklına geldi?"

"Ormandaki kulübeden."

"Ali'nin kulübesi mi?"

"Evet. Ordaki ağaçlarda bir sürü sarmaşık vardı. Bir an dedim neden olmasın ki?"

"Valla olmuş. Da sen ne zaman kulübeye gittin? Beni içeri almıyor."

"Yalnız ben sen miyim?"

"Doğru. Tamam sustum ben."

Çizimi en son Ali'nin masasına koydular. Ali başta şöyle bir bakmıştı zaten. Bir daha baktı. Gözleri ile süzdü resmi. Duran babam kalktı ve resmi aldı.

"Ben bunu babama göstereyim."

"Bunun kolyesi de yapılır."

"Dedem beğenirse yaparız kolye, küpe."

"Takım olarak sürülür evet."

Onlar çıktıktan sonra masa'ya oturup Ali'ye baktım.

"Sence nasıl?"

"Senin gibi."

"Nasıl yani?"

"Değişik ama kendine özgü bir güzelliği var. Daha önce yapılan hiç bir şeye benzemiyor."

"Beğendin yani."

"Bir hayli fazla hemde. Bu arada dedeme dedem dedin."

"Ne? Benimde dedem artık."

"Senin ağzını yerim."

"Ben yiyince olmuyor ama sen yiyince oluyor mu?"

"Evet."

Koltuk altımdan tutup masadan indirdi ve kucağına oturttu.

"Hey."

"Ne? Karımsın artık."

Bir elini bacaklarıma sardı ve tuttuğu yeri sıktı. Saçlarımı arkaya atıp boynumu öptü.

"Çok güzel kokuyorsun."

"Ne kokuyorum?"

"Çiçek gibi."

"Hmm."

"Isırayım mı seni?"

"Hayır."

"Evet."

"Hayır."

"Bence evet."

"Hayır ya. İzi kalır."

"Kalmaz."

"Kalır. Hemen de kızarır."

"O kadar ısırmam."

Çenemden tutup yanağımı ısırdı. Ardından öptü.

"Eğer izi kalırsa bittin sen."

"Buna değer."

"Değermiș. Kızarınca sende olmayacak sonuçta."

Çenemi de öpüp elini çekti. Elini karnıma koyduğunda refleks olarak karnımı içine çektim. Güldü ve karnımı sıktı.

"Yapmasana."

"Karnın çok hassas. Ben bir şey yapmıyorum."

"Yapıyorsun."

"Yapmıyorum."

Omzunu ısırdığımda güldü.

"Ne yapıyorsun? Seni küçük cadı."

"Omzun çok hassas. Ben bir şey yapmıyorum."

Kahkaha attığında omzunu öptüm.

"Çok acıdı mı?"

"Evet."

"İyi oldu. Sen benimle oynamaya devam et."

Daha fazla gülmeye başladı. Kapı çaldığında gülmesi durdu.

"Kim o?"

"Benim Alaner bey. Veysel."

"Ne oldu Veysel?"

"Duran bey sizi Zeynel beyin odasına çağırıyor. Yenge hanımı da."

"Tamam Veysel sağ ol."

"Hadi hayırlısı."

"Seni böyle götüreyim mi?"

"Hayır indir beni."

"İn seni tutan mı var?"

"Ellerin ne iş yapıyor şu an peki?"

Bacağımı ve belimi tutan eline baktığımda güldü.

"Tamam tamam. Al serbestsin."

Kucağından inip kapıya yürüdüm. Arkamdan gelip elimi tuttu. Kapının önünde karşıma çıkan kız ile durdum. Kız önce elimize baktı ardından da Ali'ye.

"İstediğiniz dosya Alaner bey."

"Masaya koy."

Dedenin odasına gittiğimizde Duran babam ve Cenk buradaydı. Dede çizimi çok beğenmişti ve takım olarak çıkarma işine de oldukça güzel bakıyordu. Çizimi sakince tamamlamamı söylüyordu. Acele etmeme gerek yokmuş.





































Berdel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin