05

8.4K 223 20
                                    

"Nişan günü belirlemiş baban. Zeynel ağalara ondan gitmiş."

"Sabır ya Rabbim sabır. Odama çekiliyorum. Görmesin beni hiç. Uğraşamam. Kızın halletsin işleri de."

Tam odaya çıkıyordum ki zil çaldı. Kapıya gidip baktım. Babamın gelmesine daha vardı nasıl olsa. Kapıdaki kız bana gülümsüyordu.

"Sude."

"Evet."

"Melek ben. Alaner'in kardeşi."

"Ah. Kusuruma bakma. Daha önce tanıșmadık sanırım."

"Bu ilk."

"Kapıda kaldın gel."

"Geleyim. Babanlar evde mi?"

"Annemler var. Babam geldiğinde odada olur da giderken bir selam verirsen yeter gel."

Mutfağa bir uğrayıp anneme selam verdikten sonra odaya çıktık.

"Bir şey içer misin?"

"Olur."

"Sağuk, sıcak? "

"Soğuk mümkünse."

"Limonlu soda?"

"Uyar."

Kuzenime aldırıp gardropa gizlediğim mini dolabın içinden iki soda çıkarıp açtım.

"Vayy lükscüyüz."

"Odamdan çıkmadığım zamanlarda lazım oluyor."

"Neden çıkmıyorsun ki?"

"Babamla tartışırsak gözüne görünmem iyi olmuyor."

"Anladım."

"Eee nasılsın."

Sohbet baya bir sarmıştı. Bir süre sonra o bana sesi ile eşlik ederken ona gitar konseri vermeye başlamıştım. Tam ben Jinsan Kim- Crow çalıyor o da hem beni çekiyor hem de dans ediyorken kapı açıldı. Çalmayı bırakıp kapıya döndüğümde Alaner Ali'yi gördüm.

"Meleğimi almaya gelmiştim ama hiç ayrılası yok gibi."

"Valla ha hiç yok."

"E sende katıl. Bir şarkı da senden dinleyelim."

"Çaldığın güzeldi bir daha çal. Sonra bakarız şarkıya."

"Bekle bu sefer kamerayı ayarlayayım. Anı."

Melek masaya ayarladığı telefon ile bana start vermişti. Tekrar çalmaya başladığımda kısaca onlara baktım. Melek zorla Ali'yi de kaldırmıș dans ediyordu. Kameraya yansıyorlardı ve bu video mükemmel bir şey olacaktı. Çalmayı bitirdiğimde videoyu da kapattım.

"Eveettt. Konserimizin bu kısmına Ali bey bize eşlik ediyor. İstek parçanızı alalım Ali bey."

"Yaramızda kalsın."
(Onur Can Özcan gitar ver.)

"Oooo. İyi parça. Başlıyorum."

"İki yalnız bir doğru edebilirdik
..."

O şarkıya başlarken bende gitara bakıyordum. Şarkıya bende katıldığımda ona döndüm. O zaten bana bakıyordu.

"Bahsetme kimselere, yaramızda kalsın
Sığmadık şehirlere, şiirlere taştık
Unutmadım yine, bi' büyüklük bende kaldı
Ah kadehler kırıldılar sana bu gece

Söz ettim mavilere içimdeki yaralardan
Gökteki yağdı yine, yerdekinde yakamoz var
"Bu bir soygundur" der gibi bakan
Gözlerinden artık gider gibiyim
Gözlerinden artık gider gibiyim

Bahsetme kimselere, yaramızda kalsın
Sığmadık şehirlere, şiirlere taştık
Unutmadım yine, bi' büyüklük bende kaldı
Ah kadehler kırıldılar sana bu gece

Bahsetme kimselere, yaramızda kalsın
Sığmadık şehirlere, şiirlere taştık
Unutmadım yine, bi' büyüklük bende kaldı
Ah kadehler kırıldılar sana bu gece. "

Şarkıyı sonlandırıp Meleğe baktım. Telefonu yine elindeydi. Güldüm.

" Bunu da mı çektin? "

" Evet. Kaçar mı bu düet be! "

" Ee nasıldı bari?"

" Mükemmel. En iyi çift sizsiniz var ya. "

" Nasıl öğrendin? "

" Lise de bir arkadaşım da vardı. O öğretti. "

" Nerde? "

"Genelde okuldayken. Hatta bir kere bana öğrettiği şarkıyı öğle arası sınıfta çalmıştım. Başlarda sınıf boştu ama sesi duyan gelmiş. Şarkıyı bitirince bir alkış koptu. Arkama bir döndüm bizim sınıf ful beni izliyor arada öğretmen de var. Tabi ondan sonra ağza dolandık. Ne zaman bir kutlama olsa biz sahnedeyiz. O sene babama gitar aldırana kadar öldüm öldüm dirildim ama. "

" Hahaha ,sever miydin sahnede olmayı?"

"Hiç te sevmezdim ya."

"Heyecan yapar mıydın?"

"Sahneye çıkana kadar evet. Sonrasında sadece performansı önemserdim. Allahım bir de saçma saçma şarkıları ezberlememiz gerekirdi ya. En zor kısımdı benim için."

"Neden?"

"Sevmediğim, ilgi alanım olmayan bir şarkıyı ezberlemek istersem yapamam. Okulda bunu bolca deneyimledim. Ezberlemek istemediğim zaman da aklıma dolanır direk. Değişik işte ya."

"Eee varmı başka değişik anın?"

"Var olmaz olur mu? Bakkal çökertme mi dersin, değişik işlere bulaşmak mı dersin, hocalara rezil olmak mı dersin artık bilemem ama hepsi bende var."

"Mesela."

"Bir kere kuran kursundan kaçtık. Arkadaşta da baya para var. Bakkala girdik. Yaz günü, sıcak. Bir de biz uzunkollu şeyler ile dolanıyoruz. Neyse işte dondurma aldık. Tabi o zamanlar bedava şimdikinin üç katı fazla çıkardı. Dört kişiyiz tamam mı, birimize çıkmazsa birimize bedava çıkıyor. Çıkmazsa para ile alıyoruz onda bedava çıkıyor. En son bakkalcı bizi kovalamıștı. Dondurmalar bitti yeter yediğiniz diye. "

" Gerçekten değişiksin. "

" Kabul ediyorum bunu. Eeee siz anlatın biraz da."

"Ben anlatırım."

Melek pis pis sırıtıyordu.

"Mahallede bir çocuk vardı. Benimle arkadaştı. Abim de hiç sevmezdi onu."

"Hayır anlatma onu."

"Anlatıcam abi. Sus sen. Saklambaç oynuyoruz. Abim çocuğu almış 'Seni öyle bir yere saklayacağım ki kimse bulamayacak' diye çocuğu çamaşır odasına götürmüş. Çamaşır makinesine sokmaya çalışıyor. Annemler onu orda görünce 'Oğlum ne yapıyorsun çocuğa?' demiş. Abim de onlara 'Bu pis şeyi yıkayacağım ama makinaya girmiyor' demiş. O günden sonra çocuk abime yaklaşmadı bile. Ondan sonra bir kez daha bize geldiler misafirliğe. Çocuğa dediği şey tam olarak şu: Beni sinirlendirirsen bu sefer seni makinaya sokarım. Çocuk hala abimden tırsar. "

Sohbetler ile devam eden konuşmamız Ali'nin şirketten telefon almasına kadar sürdü. Ondan sonra da odamda kendi kendime kaldım.



Berdel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin