20

3.4K 94 6
                                    

Karışım çok sertleșince karıştırma işini Ali'ye vermiştim. Bir tabağa pudra şekeri koyup yanına gittim. Fırın tepsisine yağ sürüp bardağa koyduğum kakao'yu elime aldım.

"Tamam teşekkür ederim. Şimdi kenara kay."

"Emredersin güzelim. Şimdi bu ne oluyor bu kadar kara kara?"

"Brownie kurabiye olacak."

"Çok acı olmaz mı? İki bardak kakao."

"Yok olmaz."

Kakao'yu içine döküp iyice yumurdum.

"Bak şimdi ben bunu yuvarlak yuvarlak yapacağım sende pudra şekerine bulayıp tepsiye diz."

"Tamam. Aaa biz bir şey unuttuk."

"Fırını açtım, bir şey unutmadık."

"Hayır o değil."

"Ne o zaman?"

"Markete gidecektik biz."

"Harbi, nasıl unuttuk onu?"

"Bilmem. Bunu yapınca gideriz."

"Saat on ikiyi geçiyor. Açık yer var mıdır?"

"Var var. Merak etme sen."

"Boşa gitmiș olmayalım da."

"Yok açık bir yer biliyorum. Sabaha kadar açık. Adam oğlu gece dışarı çıkıyor diye dükkanı gece açık bırakıp çocuğu başına koyuyor."

"Ne güzel. Aralıklı diz. Şişecek onlar."

"Ne kadar aralıklı."

"Birini çıkar aralarını aç."

"Böyle mi?"

"Hıhmm. Aferin sana."

"Sarmaşık serisinin çizimlerini ne zaman bitirirsin tahminen."

"Bilmem, uzun sürmez ama. Neden?"

"Dedem bir an önce yapıp piyasaya tanıtmak istiyor seni."

"Of çok heyecanlı."

"İlk çizimin olduğu için. Şanslısın. Ben kaç kere red yemiştim. 'Şurası bunun çizimine benziyor, direk aynısını çiz olmamış bu' gibi şeylerle."

"Oyy yazık."

"Kulübede sarmaşık olduğu nerden geldi aklına?"

"Senle resim çizmiştik ya. Aklıma o geldi. Sonra da sarmaşıkları fark ettim. Dedim neden olmasın?"

"Zekana kurban olurum senin."

"Ol tabi."

Güldüğü sırada arkamızdan ses geldi.

"Kahkahanız bol olsun gençlik."

" Melek. Gel senin de olsun."

"Amin inşallah."

"Ne konuşuyorsunuz bakayım?"

"Sohbet ediyoruz."

"Genel."

"Görümcen çizim yaptı bu gün."

"Gerçekten mi?"

"Deden kabul etti bile."

"Oha. Sude. Az değilsin sen kız. Çok fonksiyonlu görümce resmen."

Güldüğümde Ali konuştu.

"Markete gideceğiz. Sen bunu pişirirsin."

"Olur. Bana da çikolata alın."

"Tamam."

"Ortaya koy tepsiyi."

Elimi yıkarken Ali de elindekini tepsiye koyup tepsiyi fırına koydu.

"15-20 dakikaya falan pişer."

"Tamam. Gidin siz."

"Üzerimizi değiştirmemiz lazım önce."

Elini yıkayan beyefendi kafası ila onaylayınca yatak odasına geçtim. İkimize de siyah eşofman ve sweet bulup yatağa koydum. Eşofmanı giymiştim ki Ali geldi. Üzerimi çıkardığımda güldü.

"Oo haşin karım benim."

"Ne alaka?"

Göğüslerimi işaret edip sırıttı.

"Bana sunmaktan utanmıyorsun."

"Utanayım mı yani?"

"Yok canım utanma. Daha da açabilirsin."

"Sapık. Üzerini değiştir hadi."

"Ne o? İzleyecek misin?"

"İzlerim. Kocam değil misin? Hadi."

Kollarımı soktuğum sweet'e tamamen giyip saçlarımı tekrar bağladım. Çekmeceden çorap çıkarıp ayağıma giydiğim sırada konuştu.

"Bana da."

Bir tane alıp yatağın üzerine bıraktım. Çiçekli bir tane de parfüm sıkıp yatağa oturdum. Çorabını giydikten sonra telefonunu ve cüzdanını alıp cebine koydu.

"Benimkini de al."

Telefonumu alıp cebine attıktan sonra o da parfüm sıktı ve çıktık. Arabaya bindiğim sırada konuştu.

"Kemerini unutma güzelim."

"Of hiç rahat olmuyor bu da."

"Olsun tak yine de."

On beş dakika sonra falan minik bir marketin önünde durduk. Arabadan indiğimde bağıran kedi ile bir an korkup iki adım geri attım. Gerçi kedi bağırıyor muydu? Neyse işte.

"Ne oldu?"

"Ne bileyim? Birden vıykırdı işte. Ödüm koptu. Manyak kedi."

"Manyak kedi mi?"

"Ne bağırıyor o da olur olmadık."

"Sakin ol güzelim."

"Sakinim. Yürü girelim şu markete."

"Sakin haline bak. Asıl manyak sensin farkındasın değil mi güzelim?"

"Farkındayım."

Gülümseyip koluna girdim.

"Şimdi girelim artık şu markete."

Gülüp marketten içeri girdi.

"İyi akşamlar kolay gelsin."

"İyi akşamlar."

"Sağ olun hoş geldiniz."

"E şimdi ne alıyoruz?"

"Gözümüze ne güzel gelirse?"

"Tamam."

Raflar arasında dolaşırken gördüğüm jelibonlarla  durdum. Elime bir kaç farklı tane alıp bir kaç tane de ekşili aldım.

"Tüm şansını jelibonda kullanıyor gibisin."

"Olabilir. Çok güzeller."

"Al güzelim."

"Alıyorum zaten."

Bir sürü şey aldıktan sonra eve geri döndük. Kendimize meyve suyu yapıp brownie yedik.

















Berdel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin