09

5.3K 145 7
                                    

"Buraya gel."

"Gelmem."

"Zorundasın. Buraya gel."

"Banane ya. Değilim zorunda."

"Ceza ya da cesaret. Seç birini."

"Olmaz ama ya."

"Sadece saçını mı bağlamak yoksa makyaj da ekleyeyim mi? Sen cesaret dedin. Ya ceza ya cesaret."

Kuzenim Damre, Melis ve ben doğruluk mu cesaret mi oynuyorduk. Ha bir de Damre'nin sevgilisi İrem. Sonunda teslim olan Damre'nin uzamış olan saçlarını beş tane örüp fotoğrafını çektim. Fotoğrafı onu  etiketleyerek instagrama attım.

" Akşama tatlı var. Geliyor musunuz sizde?"

"Gelelim mi?"

"Gelin. Hatta İrem sende gel. Kadın komşuyuz diye çağırdı. Çocuğu bizi tanımıyor zaten."

"Kıyafetler."

"Melisle Damre'nin kıyafeti var burda. Ne olur ne olmaz durur burda. Sana da buluruz bir pantolon tişört. Ohh miss. Makyajlar da benden. Eksik var mı?"

"Yok sanırım."

"Buraya da ayakkabı ile geldiniz. Çok süslü olmamıza da gerek yok zaten."

"Ben tamamım zaten."

"Ee bende tamamım. Saçlarımı da sevdim. Bunlarla giderim. İrem?"

"Geleyim madem."

"Hadi sana kıyafet bulalım."

Hazırlandıktan sonra - ki bu İrem'e kıyafet ararken iki saat sürmüştü- tatlı yerine geçtik. Tam kapıdan girerken adım seslenildi. Arkamı dönmem ile Alaner'i gördüm. Diğerleri içeri girerken ben ona doğru yürüdüm.

"Rastlantının böylesi."

"Yaa. Neyiniz oluyor?"

"Babamın arkadaşı çağırdı. Oğlunun tatlısıymıș."

"Alaner sizin etrafınız da ne kadar kalabalık ha. Aşiret falansınız da haberimiz mi yok?"

" Yo babanın haberi var. "

" Gerçekten aşiretsiniz mi? "

Haberim vardı elbette. Ama bir şeyi merak etmiştim.

" Yani. "

" Ohoo. Beni koruyabilir misin bir şey olsa? "

Yüzümdeki sorgular ifadeye baktı ve kulağıma doğru biraz eğildi.

" Sana kimse el süremez ben varken. "

Geri çekilip yüzüme baktı. Gülümsedim.

"Sende bizimle gel. Davete icabet, annemde geldi."

"Olur önce bizimkilere söyleyeyim. Geliyorum iki dakikaya."

"Tamam."

Az ilerde birkaç adamla konuşan babasının yanına giderken bende içeri geçtim. Bizimkiler el salladığında onları zar zor fark etmiştim. Masaya geçtiğimde annem konuştu.

"Neredesin kız sen?"

"Alaner'ler de burdaymış. Onun yanındaydım. Gelir şimdi hatta."

"İyi bari. Hem onun ne işi var burda."

"Babasının arkadaşıymıș bizim komşu."

Alaner kapıdan girdiğinde masamızın sırasını mesaj olarak attım. Mesaja baktıktan sonra kafasını şöyle bir masalarda dolaştırdı ve beni görünce yürümeye başladı.

"Geliyor."

Ayağa kalkıp iki üç adım öne çıktım.

"Annene de haber verdin mi?"

Kafası ile onaylayıp anneme ve Melis'e selam verdi.

"Damre kuzenim, İrem sevgilisi. Alaner Ali sözlüm."

"Memnun oldum."

Onlar tanışırken oturmayı unutmuş olan Ali'yi kolundan tutup aşağı çektim.

"Damre otursana."

İkazım ile aklına düşmüş gibi o da oturdu. Uzun bir süre boş boş oturdum. Damre ile Ali, Melis ile İrem konuşuyordu arada sohbete girsem de ortam basmıştı. Annem de arka masadaki bir tanıdık ile konuşuyordu.

Alaner Ali'nin koluna dokunduğumda bana döndü.

"Biraz dışarı çıkalım mı?"

"Ne oldu ?"

"Bir şey yok. Hava almak için."

"Tamam."

Anneme söyleyip onay aldıktan sonra Ali ile mekandan çıktık. Ara sokaklara doğru yürürken bir grubun yanından geçtik. Birinin laf atması ile Ali durdu.

"Güzelim abinin yanından ayrılıp bizimle gelsene."

"Abisi?"

"Sen sus."

Alaner ikaz etse de üç adam susmayıp üstüne dahada sınırı aștıklarında Alaner artık köpürüyordu.

"Sen biraz geri çekil güzelim."

Uslu uslu biraz ötelerine gittiğimde ortalığın karışacağı belliydi. Bir anda Alaner birine vurduğunda adamlar aynı anda Alaner'e saldırdı. Korkmam gerekiyor muydu? Çünkü şu an aksine heyecanlanmıștım. Adamın biri elinde bıçakla Alaner'e arkadan yaklaşmaya başladığına yerdeki taşlardan büyük birini alıp arkadan kafasına vurdum. Hafif olmasını umuyorum ama adam bir anda yeri boyladı. Alaner kısa bir an bakıp sonra adama bir kere daha vurduğunda kulağına yediği darbe ile o da yeri boyladı. Vurduğum salak gözlerini açtığında Alaner elimi tutup beni ara sokaktan çıkardı.

"Soysuzlar."

"Korktun mu?"

"Çok havalısın."

"Ne?"

"Eline bakayım."

Elimi tuttuğu elini kendi avucuma alıp yanlışlıkla duvara vurduğu eline baktım. Çantamda her daim bulundurduğum yara bandını soyulan yere yapıştırdığımda acımış olmalı ki elini bir anlık çekti.

"Üzgünüm."

"Önemli değil yandı birden."

"Eh beni koruyacağını da göstermiş oldun."

Göz kırptığımda güldü.

"Güya hava alıyordun."

"Şuraya oturalım."

"Nereye?"

"Bak şurada bank var."

"Oturalım madem."









Berdel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin