1.6

227 25 103
                                    

Yutkundum. "Cevap versene İrem, birşey söyle. Çıldıracağım ya" dedi beni dürterek. "Bilmiyorum Deniz, bilmiyorum. Müneccin miyim ben? Töbe estağfurullah. Bana bak kimsenin yanında ölücem ölücem diye gezinme ve kimse bu durumu bilmeyecek duydun mu?" dedim gözlerimi onun gözlerine odaklayarak. Başını salladı.

"Tamam kimse bilmeyecek" Gülümsedim. "Güzel" Ayağı kalktım. "Sen dinlen bünyenide yorma gidiyorum ben yanlız bırakayım seni" tamam anlamında başını salladı.

Deniz'in yanından ayrıldığımda Arda'ya rastladım, bana sesleniyordu.

"Hey, İrem" yanıma geldi. "Konuşabilir miyiz bir konu hakkında?" diye sorduğunda ona döndüm. "Tabii."

Boş bir yere oturduğumuzda derin bir nefes alarak bana döndü.

"İrem bana anlatacağın, paylaşacağın bir şeyin var mı?" anlamaya gözlerle ona baktım. "Ne alaka anlayamadım?"

"Son zamanlarda aklın bir karış havada, durgun gibisin. Ne bileyim belki benle paylaşacağın, anlatacağın bir sıkıntın, derdin vardır." dedi.

"Pardon da" dedim yüz ifademi değiştirerek. "Benim seninle paylaşacağım bir şey olsaydı çoktan paylaşırdım. Sen kendini ne zannediyorsun? Ben hayatımda ki her şeyimi seninle mi paylaşmak zorundayım? Diyelim bir derdim, tasam var anlatmak mı zorundayım Arda? Ne demeye çalıştığını, nasıl davrandığını artık anlayamıyorum"

Cümlemi bitirdikten sonra yüzündeki hayal kırıklığını hissedebiliyordum. "Ben öyle demek istememiştim İrem, yanlış anladın. Ben sana yardımcı olmaya çalışıyorum, bu kötü bir şey değil ki. Bence ben bu davranışları haketmiyorum. Biliyor musun sen hiç değişmemişsin. Hala insanların sana yardım etmesine izin vermiyorsun birde üstüne onların kalplerini kırıyorsun. Yazık, çok yazık" dedi ayağı kalkarak. "Ben sadece bir arkadaşın olarak sana destek olmak istemiştim. İstemezsin, istersin o senin kararın. Kazanan veya kaybeden sen olursun benim için hiçbir şey değişmez."

Dediklerimden pişman olmuştum ama son pişmanlık neye yarar ki? Çoktan yanımdan gitmişti. Zaten zor günler geçiriyordum bir de üstüne bu eklenmişti.

Ellerimi yüzümün arasına alıp ofladım o sırada yanıma birisi oturdu.

"Cenk?" dedim ona dönüp. "Noldu?" Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Belki bana inanmayabilirsin ama ben dediklerimden pişman oldum. Sen bağımlısın ve ben sana resmen bağımlı olduğun şeyi bırakmak zorunda olduğunu söyledim. Lütfen beni affet İrem yanında olmam gerekirken böyle yapmamalıydım." dedi üzgün bir surat ifadesi ile.

Bu normalde ciddi bir konuydu ama kahkaha atmaya başlamıştım çünkü Cenk'in bu halleri çok komik oluyordu.

"Ne gülüyorsun İrem ya ciddi bir konu konuşuyoruz şurada" dedi kızgın bi ses tonuyla. Bu beni daha da çok güldürmüştü.

"Tamam tamam şamatayı keselim, evet gerçekten çok saçma şeyler söyledin. Ama hatanın farkında olman beni mutlu etti açıkçası. Teşekkür ederim Cenk. Herkes senin gibi hatasını anlamayabilirdi." dedim gülümseyerek. O da bana karşılık verdi.

"Her zaman yanındayım bir dostun olarak. Bunu sakın unutma" dedi. "Tamam tamam unutmam" dedim gülerek.

"Peki bu lanet uyuşturucudan seni kurtarmak için ne yapabiliriz?" dedi ilgi ile. "Araştırmadığımı mı, denemediğimi mi sanıyorsun? Ama kurtulamıyorum işte olmuyor. Beni öyle bir kendine bağlamış ki bırakamıyorum artık." dedim oflayarak. "Atlatacağız İrem, her şeyi atlatacağız merak etme." dedi sırtımı sıvazlayarak.

Ardadan

İrem'in yanından ayrıldığımda bir o kadar üzgün bir o kadar da sinirliydim. Ben ona ne zaman yardım etmeye çalışsam beni terslemesi gerçekten beni çok üzüyordu ve ben bunu hak etmiyordum. Ben onun maalesef sadece arkadaşı olarak ona destek olmak istiyordum ötesi değil. Ama o benim iyi niyetimi anlamıyordu. O da onun sorunu yapacak bir şey yok. Ben her zaman elimden geleni yapmaya çalıştım bana karşılık olarak bunu görüyorsa eyvallah. Bir gün gerçekten ama gerçekten anlayacak beni. Çünkü karma gerçektir benim yaşadıklarımı o da yaşayacak :)

Telefonumu çıkararak bir şarkı açtım şu an bana en iyi gelecek tek şeydi.

Tut elimi, bur'dan gidelim
"Olmaz" demeden, dinle beni bi'
Rüzgârım söndü, dindi ateşim
Ah bebeğim, ben hâlâ deliyim

Sen yokken ne gece ne de gündüz
Ne Ay var ne tek bi' yıldız
Her yer karanlık ve ıssız, göremiyorum

Sen yokken ne gece ne de gündüz
Ne Ay var ne tek bi' yıldız
Her yer karanlık ve ıssız, göremiyorum

Tut elimi, bur'dan gidelim
"Olmaz" demeden, dinle beni bi'
Rüzgârım söndü, dindi ateşim
Ah bebeğim, ben hâlâ deliyim

Denizden

Uzandığım yerden doğrulup etrafa baktım her yeri bulanık görüyordum ve başım dönüyordu. Zar zor ayağı kalktım ve İrem'i buldum.

"İrem" dedim tutunarak onun yanına giderken. "Deniz? Noluyo?" kolumdan tutup beni eski yerime götürdü. "İyi misin?" Başımı olumsuz anlamda salladım. "Çok başım dönüyor" Ofladı.

"Of Deniz of. Başımıza neler açtın, ne olacak şimdi? Zaten yer altındayız bide başımıza bu çıktı" Dolu gözlerle ona baktım.

"İrem bu durumun bi çözümü yok mu ben ölmek istemiyorum" dedim. "Bilmiyorum Deniz. Olsa da yer altındayız elimizden ne gelir ki?" dediğinde gözyaşlarımı ondan saklamak istediğim için arkamı döndüm ve sessizce ağladım.

"Benden çekinmene gerek yok, Deniz" dediğinde ona dönüp sarıldım. "Biraz böyle kalabilir miyiz? İhtiyacım var" dediğimde başıyla onayladı.

Ardadan

İrem ve Denizi sarılırken gördüğümde sinirlerime hakim olamamıştım. "Noluyo lan burada" ellerimi sıkıp onları izlemeye başladım. "Bi ayrılmadınız ya tamam yeter kardeşim" Bir süre sonra bir birlerinden ayrılıp gülüşmeye başladılar. Yüzümdeki bütün yüz ifadesi değişti ve yerine hayal kırıklığı geldi. Az önce kavga etmiştik ya biz? Ben bu kadar üzgün ve kırılmış iken onun bu kadar mutlu olması adil miydi?

"Senin ile olan hayallerim, başkası ile olan gerçeklerden daha güzel." gülümseyerek gitti genç adam. O hayallerinde mutluydu.

Bol İrar'lı bir bölüm ile geri dönüş yapayım dedimm😋

~mevoli

Obstacle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin