İrem'den
Arda'yla yan yana oturmuş havadan sudan konuşurken aklıma aç olduğum geldi.
"Arda artık son kraker paketini biraz yesek mi?" diye sordum. "Sen ye ben aç değilim" yalan söylediği gözlerinden belliydi. "Arda yalan söyleme biliyorum açsın. Yiyelim hadi" dedim. "Nerden biliyorsun aç olduğunu müneccim misin?" dedi. "Aynen Arda öyleyim." Kraker paketinden 2 kraker aldım ve Arda'nın ağzına götürdüm. "Ye şunu beni delirtme" dedim ısrarla. "Yok ben yemeyeceğim sen ye" dedi o da ısrarla.
"Hayır olmaz beraber yiyeceğiz."
"Neden bu kadar ısrarcısın?"
"Çünkü senin aç olduğun yerde ben tok olamam."Arda gülümseyerek elimdeki krakerleri aldı ve yemeye başladı.
"Yemek için sana böyle iltifat etmemi mi bekliyordun?" sorduğum soruyla elindeki krakerleri bitirip bana döndü. "Ne yalan söyleyeyim evet. Biraz bana yalvarmanı istemiştim" dedi gülerek. "Sen varya sen az değilsin. Benden kapmışsın bir şeyler" dedim gülerek.
"Ne sandın. Kimin sevgilisiyiz. Bu arada oyundan sonra hiç konuşamamıştık. En sevdiğin renk maviymiş." dedi. "Ee yani?" anlamaz gözlerle ona baktım. "Benimde gözlerim mavi ya hani" gözlerini gözlerime yaklaştırdı. Gözlerimi devirdim "Sağol ya hiç bilmiyodum hiç gözlerine bakmadım çünkü sana bakarken ayaklarına bakarak konuşuyorum"
Arda geri çekildi "Ayak fetişin mi var lan" güldüm "Evet ya nerden bildin" bir süre düşündü. "Tamam benim ayağım kaç numara" hemen eğilip ayağına bakacağım sırada gözlerimi eliyle kapattı "Hile yok"
Sallamaya karar vermiştim "Zaten ben hile yapmam ayak numaran kırk üç" dedim kendimden emin bir şekilde. Bir süre sessiz kaldı. "Nasıl bildin lan, yoksa cidden fetişin mi var" sinirle elini gözümden çektim. "Salladım gerizekalı"
"Eee senin en sevdiğin renk ne?" düşündü. "Göz göze geldiğimiz günden beri kahverengi"
"Uydurma sevgilim biz ilk günler birbirimizden nefret ediyorduk. Hatta metroda kaldığımız ilk gün ben seni yere düşürmüştüm" dedim kahkaha atarak. Bana kötü kötü baktı. "Sen nefret ediyordun benim ettiğimi kim söyledi?" Gözlerimi kocaman açarak ona baktım "Yalancı" dedim sinirle.
"Uydurma bana sürekli laf sokuyordun." Eliyle saçını düzelti ve çapkın çapkın bakarak "İnsan sevdiği ile uğraşırmış" dedi. "Ben senle daha çok uğraşıyodum yalnız?" sırıttı "Ee o zaman sen beni ilk gördüğünde bana aşık olmuşsun İremcim" kafasına vurdum hala gülüyordu. "Bak seni şu raylardan aşağı fırlatırım biliyosun yapmışlığım var. Beni delirtmek istemezsin bence" güldü. "Biliyorum bilmem mi?"
O sırada bize doğru gelen Çağanı gördük. Son cümlemi duyduğunu sanarak endişe ile ayağı kalktım. Arda garip gözlerle bakmaya başladı. Çağan yanıma gelince hızlıca konuşmaya başladım "Çağancım nasılsın bugün iyi misin Allah iyilik versin inşallah hayırdır bir sorun mu var?" Yüzüne baktım "Oha yüzün bembeyaz noldu?" elimi anlına koydum "Ateşin mi var lan senin" Çağan beni susturdu.
"İrem taramalı tüfek gibi ne bıdı bıdı konuşuyosun sakin olsana bir nefes al" demesiyle duymadığını anlamıştım. Derin bir nefes alıp saçlarımı düzelttim. Arda mal mal gülünce ona kötü kötü baktım. "Salak salak ordan gülme!" Arda ağzına fermuar çekti.
"Asıl seni sormalı İrem ne bu telaş?" diye sordum. "Senin suratını öyle bembeyaz görünce.." cümlemi yarıda bıraktım. "Neyse aslında ben şey için gelmiştim. Beni Cenk ile barıştıranın sen olduğunu biliyorum. Bu yüzden teşekkür ederim" gülümsedim. "Rica ederim ne demek. Bunu yapmasaydım kendimi kötü hissederdim. İkinizde çok yakın arkadaşımsınız" dedim.
"Ben sizi yalnız bırakayım en iyisi. Tekrardan çok teşekkür ederim İrem" başımı rica eder gibi salladım. Çağan gittiğinde Ardanın yanına oturdum. "Sevgilim niye salak salak davrandın çocuğa?" elimle terimi sildim. "Bir an duydu sandım" anlamaz gözlerle baktı. "Neyi?" kafasına bir daha vurdum.
"Sen cidden salaksın biz en son ne konuştuk?" bir anda aydınlandı. "Haa doğru tamam şimdi anladım." dedi. "Şükür Arda, çok şükür. Ben bu kadar zekiyken neden mal bir sevgilim var cidden anlamıyorum" dedim yakınarak.
"İremcim ayıp ediyorsun şimdi bende en az senin kadar zeki bir insanım. İnsanlar çift yaratılmıştır zaten." dedi. "Aynen aynen. Benim çiftimin sen olmadığı kesin" dedim net bir şekilde.
Leyadan
Cenkle yürüyüp havadan sudan konuşuyorduk. Cesetlere doğru yaklaştığımızda gün geçtikçe dahada kokmaya başladığını farkettim. Kokudan midem bulanınca birden boş bir yere hızlıca oturdum. "Leya iyi misin?" dedi Cenk endişeyle. Kafamı hayır anlamında salladım. "Kokulardan heralde midem çok bulanıyor" dediğimde Cenk yanıma oturdu hemen "Tamam gel gidelim hemen" dedi. Başımı olur anlamında salladım. Ayağa kalktık ama başım çok dönüyordu. Birden kusmaya başladığımda Cenk saçlarımdan tuttu.
"Allah'ım sen bizi koru ya" dedi Cenk. İçinden bildiği tüm duaları etmişti.
Başım dahada çok dönmeye başlamıştı. Cenk bir şeyler diyordu ama onu duyamıyordum. Gözlerim kararıyordu. Yediğim iki gram yemeğide kusmuştum. Kendimi çok aç ve halsiz hissediyordum. Daha sonrasında yalpalandım. Cenk beni sıkı sıkı tutuyordu bana bir şeyler söylüyordu, çok korkmuştu bunu anlayabilmiştim. Daha fazla dayanamayınca gözlerim kapandı ve kendimi yerde buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obstacle
Roman pour AdolescentsBir metro kazası. Yaşamak isteyen 12 kişi. Bu 12 gençten bakalım kim veya kimler kurtulacak? Yere Yakın Yıldızlara Uzak kurgusundan esinlenilmiştir.