"İrem?" gelen sesle gözlerimi kapattım. Ayak sesleri yaklaştığında iki çift eli omzumda hissettim. Gözlerimi açtığımda karşımda Arda duruyordu.
"İrem sen, sen ne yaptın" hiçbir şey demeden gözyaşlarım ile birlikte Arda'ya sarıldım. "Biraz sarılabilir miyim? İhtiyacım var" kollarını belime sardığında buruk bir şekilde gülümsedim.
"Ben gideyim en iyisi siz yanlız kalın" Leya'nın dediği şey ile Arda kafasını salladı.
Bir süre daha sarıldık. Ayrıldıktan sonra başımı yere eğdim. Arda'nın ağladığımı görmesini istemiyordum. Fakat çenemden tutup yüzünü yüzüme hizaladı.
"İrem şu an kavgamızı bir kenara atalım lütfen ciddi bir konu var ortada" kafamı onu onaylayacak şekilde salladığımda elleriyle oturağı işaret etti. Birlikte oturduk.
"Arda ben gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum. Evet Tuana'dan nefret ediyorum ama onu öldürmek istememiştim. Sadece Leya ile bir ders vermek istemiştik. Sonra o da ileri gidince ben bir anlık sinirime hakim olamadım ve onu ittim." dedim bir solukta.
"Yapacak bir şey yok İrem olan oldu, yaşıyor olabilir mi bu arada?" bir anlık heyecanla ayağa kalkınca kaşlarımı çattım. "Arda sen salak mısın bildiğin kızı raylara ittim diyorum nasıl yaşasın, sende gördün" dedim.
"Raylara ittin ama kızın kafası raylara girmediği sürece yaşıyor olabilir. Sen tam nereden itmiştin bakalım hemen hadi" şaşkın bir suratla Ardaya bakıyordum. "Sen ciddi misin Arda?" dediğimde "Hiç olmadığım kadar ciddiyim hemde, haydi." dedi.
Ayağı kalkıp Arda'yı Tuana'yı ittiğim yere götürdüm. "Arda sen bak ben bakamayacağım" kafasını sallayıp derin bir nefes aldı.
"Bakıyorum" aşağıya baktığı an gözlerini çekti. "Arda ne oldu hemen neden çektin gözlerini" dedim telaşla. "Fazla bakmaya gerek yok ölmüş"
"Ben sana bakma dedim Arda!" dedim sinirle. "Ne bekliyordun ki?" Boş bir oturağa oturdu. "Umut ettim işte ne yapayım elimden başka hiçbir şey gelmiyor" diyerek ofladı. Bende yanına oturdum.
"Sen bu işe karışmayacaksın Arda Tuana'yı ben öldürdüm katil benim" sinirle bana döndü. "Ne demek ben karışmayacağım? Sevgilinim ben senin karışacağım tabii ki. Oturup izlememi mi istiyorsun?" gözlerimi kaçırdım.
"Biz en son kavga etmiştik Arda. Hala sevgili miyiz?" Aldığı derin nefesin sesini duymuştum. "Şu an kavgayı konuşmanın sırası mı?" ona dönüp ellerini tuttum.
"Tam da sırası Arda. Benden kaçıyorsun, yapma bunu" gözlerini kaçırdı. "Bana bak" yüzünü bana çevirdiğinde ellerini daha da sıkı tuttum.
"Özür dilerim Arda ben seni de kaybetmek istemiyorum. Bak herkes teker teker ölüyor lütfen dargın olmayalım yarın yaşayacak mıyız ölecek miyiz belli deği-" elleriyle dudağıma sus işareti yaptı. "Öyle birşey olmayacak" dedi net bir sesle. "Nereden biliyorsun müneccim misin sen?" kaşlarımı çattım. "Sen eski formuna döndün gene" dedi gülerek. "Sende güldüğüne göre dönmüşsündür herhalde" gülmesi kesildi.
"Arda yapma böyle sende barışmak istiyorsun biliyorum" dedim. "Nereden biliyorsun müneccim misin sen" dayanamayıp kahkaha attı. "Sen benim lafımla bana laf mı soktun şimdi?" Gülmekten gözünden yaş gelmişti. Gözlerinin altını sildi. "Öyle oldu sanırım" sinirle ayağı kalktım fakat Arda kolumdan tuttu.
"Tamam tamam sustum" dediği şeyin ardından kolları ile belimi sardı. Bende ona sarıldığımda gözlerimi kapattım. "Barıştık mı?" diye sorduğumda kafasını sallamak ile yetindi.
"OHA SİZ BARIŞTIZ MI?!" gelen ses ile hızlıca Arda'dan ayrıldım.
"Cenk bir yerden de çıkma be kardeşim" Arda'ya hak verdim. "Ya siz geçin bunları nasıl barıştınız anlatın" oturağa oturup bacak bacak üstüne attı. "Hayırdır Cenk sana hesap mı vereceğiz" Arda kaşlarını çatmış Cenk'e bakıyordu. "Birde bacak bacak üstüne atmış beyefendi kahvede getireyim mi paşam?" Cenkin gözleri parıldadı. "Olurr" dedi heyecanla.
"Senin olmayan beynini sikeyim Cenk enkaz altında nerden getiriyim sana kahve ayrıca olsa bile getirmem hizmetçin mi var burada" Arda'nın kolundan tuttum. "Arda tamam bırak şunu gidelim biz" Cenk hızlıca ayağı kalkıp ikimizin de kolunu tuttu. "Nasıl barıştığınızı anlatmadan hiçbir yere gitmiyorsunuz" dedi. "Ben seninle hangi akla hizmet ederek arkadaş oldum ki beyinsiz hayvan" Arda burnundan soluyordu.
"Aa ayıp oluyor ama Ardacığım alındım, darıldım, gücendim" dedi dudaklarını büzerek. "Çokta sikimdeydi biliyor musun? İrem hadi gidelim biz" dedi elimden tutarak. Cenkin yanından ayrıldık.
Arda'dan
"İrem benim seninle birşey konuşmam gerekiyor" diyerek karşımdaki boş oturağa oturdum. "Hayırdır Arda önemli birşey mi oldu?" o da yanıma oturdu.
"Oldu, ben senin uyuşturucularından birazını içtim" birden ayağa fırladı "NE YAPTIN NE YAPTIN!" ellerinden tutup yanıma oturttum. "İrem sakin olur musun?" Ellerini ellerimden çekti. "Ne sakin olması Arda. Denizin sonunu görmedin mi? Kaç paket içtin sen!" diye sordu sinirle. "İki paket içtim" elleriyle başına vurdu.
"Allah'ım ben ne günah işledim de bana bu kadar dert verdin" sinirle bana döndü. "Ya sana birşey olsaydı Arda? Hiç düşünmüyor musun bunları!" güldüm. "Sen benim için mi endişelendin?" gözlerini bana dikti. "Yok Arda uyuşturucularım bitti diye rahatsız oldum ondan sinirliyim. Sen gerizekalı mısın? Tabiki de endişelendim." dedi.
"Tamam ya kapatalım bu konuyu içim daraldı benim" ayağı kalktığımda bu sefer o beni geri oturttu. "Bu konu bir şartla kapanır Arda. Bir daha o uyuşturucuları sakın içmiyorsun. Duydun mu beni!"
"O zaman sende içmiyorsun" diyerek karşılık verdim. "Ben bağımlıyım Arda. Sen bağımlı mısın? Bana bak benle inatlaşma yoksa sen zararlı çıkarsın." Ellerimi teslim olmuşçasına havaya kaldırdığımda gülümsedi.
Leya'dan
İrem ve Arda'nın yanından ayrılıp öbürlerinin yanına gitmiştim. Yağız yanıma geldi. "Biraz konuşabilir miyiz Leya?" yüzüne bakmadan cevap verdim. "Bizim konuşacak bir şeyimiz yok" dedim net bir sesle. "Hadi ama, senin yoksa benim var" oflayarak ayağı kalktım. "Sırf senin yalvarmalarını dinleyemem diye kalktım.
Tenha bir yere gittiğimizde söze başladı. "Öncelikle ben böyle bir kavganın içinde bulunduğumdan dolayı çok üzgünüm" lafını böldüm. "Sadede gel." ellerimi tutmaya çalışırken hızla kendimi geri çektim.
"Sen ne yapmaya çalışıyorsun! Beni çağırdın geldim işte. Ne konuşacaksan adam gibi konuş." dedim sinirle. "Leya bak ben seni aldatmadım bunların hepsi Tuana'nın bir oyunu. Hatta nerede o? Gelsin o da konuşsun. Telaşla kolundan tuttum.
"Gerek yok biz tek başımıza konuşalım. Onun yüzünü görmeye tahammülüm yok" dedim. "Peki öyle olsun" diyerek karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obstacle
Fiksi RemajaBir metro kazası. Yaşamak isteyen 12 kişi. Bu 12 gençten bakalım kim veya kimler kurtulacak? Yere Yakın Yıldızlara Uzak kurgusundan esinlenilmiştir.